Ülkesindeki gelişmeleri yakından izleyen bir Suriyeli, temmuz ayına kadar her şeyin biteceğini söylüyordu.
Çünkü normal zamanda sadece cuma günleri bir araya gelinirken, Ramazan'da bu her gün mümkün olacaktı. Ayrıca okullar kapanacağından büyük gösteriler kolaylaşacaktı. Öngörü tutmayınca şimdi Kurban Bayramı'na gün verenler var. Ama birçok açıdan Tunus, Mısır ve Libya'dan farklı olan Suriye'deki değişimin ne kadar hızlı gerçekleşeceği ve nasıl ilerleyeceği hâlâ belirsiz. Rejimin geleceğini belirleyecek Sünni ağırlıklı Şam ve Halep henüz değişim arzusunu ortaya koymuş değil. 9 ayrı istihbarat servisi olan Baas rejimi için taşradaki sesleri bastırmak da çok zor olmuyor.
Libya'da yaşadıkları hayal kırıklığı yüzünden Çin ve Rusya'nın değişime yeşil ışık yakmaması, BM'nin meşruiyet kaynağı olacağı adımları zorlaştırıyor. Güvenlik Konseyi önüne gelen son yaptırım taslağında, bu ülkelerin desteğini almak için geri adım atılması bunun göstergesi. İran, son dönemde Ortadoğu'da elde ettiği kazanımlar açısından kritik noktadaki Suriye'yi kaybetmemek için rejime her türlü desteği vermeye hazır. Dost Türkiye'nin reform çağrılarını kulak ardı etme dönemini çoktan geride bırakan Baas yönetimi, daha Ankara kendi yaptırım listesini açıklamadan Türkiye'den gelecek mallara ambargo koyduğunu duyurdu.
Türkiye'nin 1998'de Öcalan konusunda Hatay'dan yaptığı sert uyarının Baas rejimi üzerindeki etkisini hatırlatanlar, benzer kararlılıkla Ankara'nın atacağı bazı sembolik adımların Şam'da büyük etki yapacağı görüşünde. Bu çerçevede Erdoğan'ın Hatay'daki kamplara yapacağı ziyaretin ve bu kampları dünya kamuoyuna açma kararının ne gibi etkileri olacağını göreceğiz.
Ancak dış etkilerin de yardımıyla bir değişim gerçekleşse de başarısı büyük oranda içerideki aktörlerin tavrına bağlı. Hele karşımızda oldukça kozmopolit bir toplumsal yapısı olan Suriye gibi bir ülke varsa. Bu çerçevede, Suriye'deki önemli aktörlerden biri olarak bakılan Müslüman Kardeşler liderliğinin bugünkü gelişmelere ve geleceğe dair yaklaşımları çok önemli.
Pazar günü, yakın zamana kadar Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in liderliğini yapan Ali Beyanuni ile Ortadoğu'da değişim isteyen kitleler üzerinde büyük etkiye sahip olan dinî lider Yusuf Kardavi'nin Doha'daki bir toplantıda verdiği mesajlar, değişimin içeriden nasıl okunduğunu görmek açısından anlamlı.
Baas'ın ayakta kalmasını sağlayan uluslararası güçlere ve Suriyeli elitlere sitem eden Beyanuni'nin söyledikleri satırbaşlarıyla şöyle:
"Suriye'deki elitler, Baas'la devam etmek veya toplumdaki İslamî eğilimi kabul etmek arasında tercih yapmalı. Hiçbir grubun diğerine kendi görüşünü empoze etme hakkı yok. Bizim arzumuz, Baas rejiminin sona ermesi ve modern, çoğulcu, sandığın sonucuna saygı duyulan sivil bir devletin kurulması. Devlet, sosyal sözleşmeye dayalı sivil anayasaya dayanmalı. Müslüman Kardeşler kesinlikle her türlü şiddete karşı."
Laikliğe bakışını ise şöyle özetliyordu: "İslam devleti, sivil devlettir. Biz, dini devletten ayırmıyoruz. Zaten Suriye'de bu mümkün değil. Ancak bu bizim görüşümüz, başkasına bunu empoze edemeyiz. İdeolojik açıdan soğuk baktığımız birçok gruplarla ittifaklar yaptık; onlarla konuşmaya, işbirliğine açığız." Rejime verdiği destekten dolayı uluslararası toplumu eleştiren Beyanuni şöyle diyordu: "Suriye Dışişleri Bakanı'nın kısa süre önce ABD ve Avrupa'ya yaptığı ziyaretler, Baas rejiminin hâlâ desteklendiğinin işareti. Askerî müdahale istemiyoruz. Ancak uluslararası toplum gerçekten Suriye'de demokrasi istese Rusya ve Çin buna engel olamaz."
Türkiye'nin, rejimin reform kabiliyetinden umudunu kesmesini önemli gelişme olarak not eden Beyanuni'nin mesajlarında, İran, İsrail ve ABD ile ilgili de mesajlar vardı. İran: "Diğer Arap ayaklanmalarını destekleyen İran, zulmü daha şiddetli olmasına rağmen Suriye'de tam ters tutum takınarak rejimin yanında yer aldı." ABD: "Suriye'de yaşadığımız sıkıntıların sorumlularından biri ABD. Beşşar'ın iktidarını önce tebcil eden ABD, 2005'te baskı uyguladı ama rejimin değişmesini istemedi." İsrail: "Baas rejimini desteklemesi için ABD'ye baskı yapıyor. Beşşar'ın kalmasından yana."
Ortadoğu'daki değişimlerin ne kadar doğal ne kadar komplo olduğunu ve yönünü merak edenler için ise Kardavi'nin şu sözleri manidar: "İstihbarat örgütleri dahil kimse Arap Baharı'nın gelişini öngöremedi. İnşallah devrimlerin hepsi başarıya ulaşacak. Bu, Allah'ın kuralı (sünnetullah). Müslüman Kardeşler halkın yanında yer alırsa destekleriz; karşısına geçerse karşı çıkarız. Din adamları, halkın karşısında değil yanında olmalı. Biz, Doğu'nun veya Batı'nın demokrasisini değil; özgür, İslamî demokrasi istiyoruz."
ZAMAN