İhvan-ı Müslimin İslami İlkelerden Taviz Vermedi

Mısır’da askeri bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılan İhvan- Müslim’in hareketini ve son dönemde yaşananları konunun uzmanı, araştırmacı-yazar Beşir Eryarsoy hoca ile konuştuk.

Yılmaz Bilgen / Haksöz Haber

Başta Kuran Meali olmak üzere Hadis, Fıkıh, Siyaset ve Dünya Müslümanlarının meselelerine yönelik bir çok esere imza atan Beşir Eryarsoy Mısır ve Suriye’de yaşanan hadiseleri yakından izleyen ve düşüncelerini yazdığı makalelerle kamuoyuyla paylaşan bir mütefekkir.

Haksöz Haber’den Yılmaz Bilgen’in konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Beşir Eryarsoy:

‘’İhvan-ı Müslimin planı ve proğramı açık olan bir harekettir. Ne dün neden bugün demokrasi vurgusu ve ideali olduğuna dair en küçük bir vurgusu ve beyanatı olmadı. Türkiye’de bazı çevrelerin ‘Demokrat İhvan’ ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum’’ ifadelerini kullandı.

‘Mısır darbesini, içerideki İslamı hazmedemeyen odaklarla, İsrail öncülüğünde oluşan harici ittifakın ortak projesi ‘olarak değerlendiren Beşir Eryarsoy sözlerini şöyle sürdürdü.

‘’İhvan bir öze dönüş hareketidir ve meşruiyyet esasına göre İslam’ın nizamını dava etmiştir. Dün ve bugün hiçbir İhvan yetkilisi ‘Şeri’ metod dışında ve Kuran’ın hükümleri haricinde söylemde bulunmadı. Girmiş olduğu seçimi de İhvan hareketinin meşruiyyet arayışının bir sonucu olarak görmemiz gerekir. Bu durumu bir tür ‘beyat’ olarak da değerlendirebiliriz.’’

Muhafazakar medyanın da dahil olduğu İhvan-ı Müslimini demokrasi yanlısı, demokrasi savunucusu gösterme çabasını nasıl değerlendirdiğine yönelik sorumuza Beşir Eryarsoy’un cevabı şöyle oldu:

“Öncelikle bu tavrı olumlu yanlarından bakarak şöyle yorumlamak mümkün. Bu girişimi daha çok ‘Batı’yı etkileme metodu olarak değerlendiriyorum. İslamofobi zaafı herkesçe bilinen Batı kamuoyunu İhvan’ın seçilmişliği üzerinden ikna çabası gibi görüyorum. Buna bağlı olarak ta sergilenen Demokrasi ikiyüzlülüğünü vurgulama çabası da diyebiliriz yapılmak istenene.

Süreçte getiri yüzdesine baktığımızda bu tutum, Mısır darbesi ve sonrası adına hiçbir olumlu katkı yapmasa da, benim değerlendirmem bu yönde.

Ancak bu noktada İhvan’ın mücadelesi Demokrasiye indirgendiğinde Müslümanlar nazarında hafifleşme tehlikesini de beraberinde getiriyor. Ne bugün Adeviye’de ne de dün farklı yerlerde can veren başta İhvan’ı kuran Hasan El-Benna ve diğer Şehit olan İhvan mensupları böyle basit bir amaç için hayatlarını feda etmediler.

Bu nokta bence çok önemli.

Ne demokrasi nede diğer beşeri ideolojiler Müslüman’ın uğruna ölmeyi göze alacağı değere haiz değildir.

Batılıları memnun edelim derken kendi zeminimizi de kaybetmemeye özen göstermeliyiz. Doğrusunu isterseniz karşımızda ikna olacak bir batı gerçeği falanda yok.”

Batının tavrının nasıl okunması gerektiği sorusuna Eryarsoy Hocanın cevabı dikkat çekiciydi:

“Özellikle Mısır konusunda Batılıların kendilerine münhasır bir politik tutumundan bahsetmek mümkün olamaz. Gerek İhvan-ı Müslimin’in seçimi kazanması ile birlikte başlayan dönemi gerekse İhvan İktidarını ve darbe sürecini Batılılar hep İsrail üzerinden görmüştür.

Batı, bu noktada Tel Aviv merkezli politikaların takipçisidir. Olaylara Tel Aviv’den verilen tepkiler ABD’nin ve Avrupa’nın yol haritasını belirleyen esas hükmündedir.

Türkiye’li Müslümanlar, Demokrasi vadetmeyen ve yöntem olarak benimsediğini bugüne değin bir kez olsun ilan etmemiş İhvan hareketini kendi stratejimize uygunluk arzetsin diye Demokrat gösterme çabasına girmemelidir.

Zira İhvan-ı Müslimin hiçbir zaman demokratik bir hareket olmadı...”

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"