İhtilaller Ülkesinde Hukuk Mücadelesi

27 Mayıs darbesi 60. Yıldönümünde birtakım etkinliklerle anılırken, darbe döneminin en önemli ve başat aktörü Kurmay Albay Alparslan Türkeş’in rahmetle yad edilmesini hakikat ve adalet çerçevesinde değerlendiriyor.

Kenan Alpay'ın yazısı:

Hakikat asla aldatmaz, adalet kesinlikle kimseye zarar vermez. Bununla beraber hakikate sırtını dönen, adaletle arasına mesafe koyan kaybetmeye mahkûmdur. Ancak hırslar, ihtiraslar şaha kalkar da aklı felç ederse işte o zaman insan hakikat ve adaleti keyfine göre tanzim edebileceğini sanmaya başlar. Hakikatle oyun oynanamayacağını, keyfi yöntem ve söylemlerle adaleti tezyif etmenin bedelinin çok ağır olacağını öğreniriz öğrenmesine ama genellikle iş işten geçtikten sonra.

Sabun köpüğünden farksız pop kültürün pop siyaset ve pop tarih olarak da kitleleri kuşattığı iğreti ve tutarsız bir iklim ne yazık ki toplumun hemen bütün kesimlerini esaret altında tutuyor. Pop siyaset ve pop tarih ne derinlik ve tutarlılık kaygısı güdüyor ne de geçmiş ve gelecek arasında sağlam bir köprü kurma derdi taşıyor.

Her şey günü kurtarmaya, yanlış ve kötü bile olsa şimdilik faydalı olana endekslenmiş durumda. Bir nevi “iktidarını koru, gerisini bırak” modeli stratejik konsept gibi işliyor. Siyasi kadrolar tarafından ilaç sanılan popülizm önce bağımlılık oluşturup kısa bir süre sonra da makul, ahlaki, yapıcı ve kuşatıcı hareket etme melekelerini çürüttüğü için topluma karşı devlet merkezli otoriter ve totaliter yöntemleri teşvik ediyor.

İhtilaller Ülkesinde Hukuk Mücadelesi

27 Mayıs’ın 60 yıl dönümü dolayısıyla bir takım etkinlikler yapıldı, beyanatlar verildi, bilgi ve belgeler tekrar nazara verildi. İhtilal mahkemelerinin kurulduğu ve idam kararlarının alındığı Yassıada, 27 Mayıs darbe sürecinin ne denli barbarca işlediğini canlandıran bir açık hava müzesine çevrildi mesela. Demokrat Parti Hükümeti’ni silah zoruyla düşüren, yüzlerce siyasetçi ve bürokratı en rezil muamelelerle cezaevlerine tıkan askeri cuntacılar lanetlenirken idama sürüklenen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın mazlumiyeti vurgulandı. Hukuk Fakültesi hocalarının ihtilalcilerin emir subayı gibi davranışı da gazetelerin ihtilalci eşkıyalara çanak tutan bültenler gibi yayınlar yapmış olması da bütün çirkinlikleriyle teşhir edildi.

Bu yılki 27 Mayıs anmalarında tuhaf bir şey daha oldu. Milli Birlik Komitesi’nin hukuku çiğneyen, halkın iradesinin üzerine tank sürüp silah doğrultan eşkıyalığı lanetlenirken bir isim özenle istisna tutuldu hatta itinayla temize çıkarılmak istendi. Evet, tahmin ettiğiniz gibi dönemin en önemli ve başat aktörü Kurmay Albay Alparslan Türkeş’i 27 Mayıs ihtilalinin devasa günahlarından ayrıştırmaya yönelik gayretler geçmişte olup bitenlerle ilgili değil de bugün kurulan siyasi ittifaklarla ilgiliydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak tanzim edilen Yassıada’da gerçekleşen törenlerde yaptığı değerlendirme şöyleydi: “Sürgüne gönderildiği Hindistan'dan idam kararlarının hukuki ve meşru olmadığını, insanlık duygularıyla uyuşmadığını belirterek trajediyi engellemek için çırpınan merhum Alparslan Türkeş'i rahmetle yad ediyoruz.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!