İdlib’e Yönelik İşgal Girişimi Diyarbakır’da Protesto Edildi

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Esed-İran-Rusya şer bloğunun İdlib'e dönük saldırı ve işgal girişimlerini protesto etti.

Ofis camiinde kılınan Cuma namazı sonrası ofis AZC Plaza önüne yürüyen kalabalık orada toplanarak bir basın açıklaması yaptı.

“İşgalci Katillerin karşısında Direnen İdlibin yanındayız”, “Zulme Teslim Olmayan  İdlib’teki kardeşlerimize Bin selam” yazılı pankartların açıldığı  eylemi dernek üyelerinden Ömer Aslan yönetti. Aslan eylemin amacını anlatarak İdlibteki kardeşlerimizle dayanışmanın zorunluluğuna dikkat çekti ve Rusyanın, İranın ve Esedin sekiz yıldır sürdürdüğü katliamların benzerini şimdi İdlibte yapmak istediğini ifade etti. İdlipteki kardeşlerimizin yalnız olmadığnı ve bu eylemin amacının da yaşanan zulümlere dur demek için olduğunu söyledi.

Ardından basın açıklamasını okuması için Özgürder Diyarbakır Şubesi Başkanı Süleyman Nazlıcana söz verdi.

Basın açıklması okunurken "kahrolsun iran", "zalim esed hesap verecek", "Katil rusya Suriyeden def ol", "İdlib Halkı yalnız değildir", "müslüman uyuma kardeşine sahip çık" sloganlarıyla beraber tekbirler de çekildi.

Basın açıklamasının ardından kitle dağıldı.

Basın açıklamasının tam metni:

İdlib’e Sahip Çık, Katliamlara Sessiz Kalma!

Suriye’de sekiz yıldır devam eden savaşın acı bilançosu artmaya devam ediyor. Rusya’nın, İran’ın ve Esed’in işledikleri cinayetler ülkeyi adeta bir mezbahaneye dönüştürdü. Geçen süre zarfında bütün dünyanın gözü önünde yüzbinlerce insan vahşice katledildi, milyonlarcası da ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.  Sivil ve savunmasız insanların katledilmesine kör, sağır ve dilsiz kalan bölgesel ve küresel güçlerin ahlaksız, vicdansız ve umursamaz tavrı Suriye’deki trajediyi bugün daha da ileriye taşıyor. Bu umursamaz tavırdan cesaret alan Suriye’deki şer güçler ise yeni katliamların peşinde.

Malum olduğu üzere bu süreçte emperyalist güçlerin ikiyüzlü politikalarının bu savaşı derinleştirdiğini ve yaşanan acıların devam etmesine neden olduğunu biliyoruz. Özellikle Rusya’nın Ortadoğu’da nüfuzunu artırarak bu sürece dâhil olması, ABD ve AB’nin ikircikli tutumları bölgeyi tamamen kaosa sürükledi. Şimdi ise bu kaosu tekrardan fırsata çevirmenin hesaplarını yapıyorlar. Onların çıkarı için insanların ölmesi, acı çekmesi ve zayıf düşmesi hiç önemli değildir. Yeter ki devletlerinin çıkarı tehlikeye girmesin.

Diğer taraftan bölge devletlerinin sorunu çözme konusundaki kifayetsizliği, Müslümanların güçsüzlüğü ve parçalanmışlığı Suriye’de çözüm adına artık hiçbir umudu beslemiyor. Tarihin bir kez daha sayfalarına kaydettiği bu tablo utanç ve mahcubiyetten başka bir tanımı hak etmiyor. Maalesef bu tablo Müslümanların utancıdır. Bu tablo Müslümanların içine düştüğü zilletin ve mahcubiyetin fotoğrafıdır.

Burada özellikle ifade etmek istiyoruz ki, Esed zalimi ve onun kollayıcısı İran şimdiye kadar yapılan toplantı, müzakere ve anlaşma prensiplerine hiçbir zaman sadık kalmadı ve çatışmasızlık bölgelerinde dahi sivil katliamlara devam etti. Bu süreci takip eden bizler şuna şahit olduk ki; gerek Cenevre’de, gerek Astana’da, gerekse de Ankara’da yapılan görüşmelerden şimdiye kadar mazlum Suriye halkı lehine bir karar çıkmadı ve bundan sonraki görüşmelerden de mazlumlar adına bir sonuç çıkmayacaktır. Sırf adaleti talep ettikleri için kendi halkını terörist gören zalimlerin merhamete gelmesini beklemek nafiledir ve bugün için de Tahran görüşmeleri bir sonuç vermeyecektir.

Çünkü iktidarı için milyonların katledilmesini göze alan gözü dönmüş bir diktatör ve reel politikaya tapınan ve bunu kendi devletinin siyasal itikadı haline getiren İran gibi devletler merhamet namına vicdan namına bir kırıntıyı bile bünyelerinde taşımazlar. Onun için İran devleti bundan sonra zihinlerimizde zalim, katil ve hain olarak kalacaktır.

Bununla birlikte savaşın başından beri Suriye’deki mazlumlara sahip çıkan Türkiye’nin düne kadar izlemiş olduğu olumlu politikalar ehli vicdan sahibi olan herkes tarafından görüldü ve desteklendi. Türkiye’nin bu tavrı devam ettiği müddetçe bizler tarafından da desteklenmeye devam edecektir. Umarız Türkiye mazlum kardeşlerine sırtını dönmez ve onları sahipsiz bırakmaz ve uluslararası arenada gücünü ortaya koyarak bu katliamlara engel olur. Çünkü bu Türkiye için insani bir sorumluluktur ve bu sorumluluktan kaçmamalıdır. İfade ettiğimiz bu sorumluluk gereği Türkiye derhal BM nezdinde harekete geçmeli ve bu katliamların son bulması için bütün gücünü ortaya koymalıdır.

Bugün yanı başımızdaki kardeşlerimize sahip çıkma günüdür. İdlib’te şu anda 4 milyona yakın insan yaşamaktadır. Zalim Esed’e teslim olmayı kabul etmeyen bu mazlum halk şu anda ağır bombardıman ve kitle imha silahlarıyla yok edilmek istenmektedir. Eğer gereken tepkiler verilmezse maalesef İdlib de diğer bölgeler gibi yıkıma uğrayacak ve ağır bir bilançoyla karşı karşıya kalacağız. 

Suriye’nin diğer bölgelerinde yaşanan katliamların İdlib’te de yaşanmaması için bütün Müslümanlar topyekûn dayanışma sergilemeli ve zalimlere karşı sesini yükseltmelidir. Aksi takdirde mazlum bir halkın ölümüne seyirci kalmanın vebalini hiçbirimiz yüklenemeyiz.

Bu vesileyle burada toplanan ve hassasiyet gösteren bütün kardeşlerimize teşekkür ediyor ve şahitliklerinin Allah katında kabul olmasını diliyoruz.

ÖZGÜRDER DİYARBAKIR ŞUBESİ

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi