Astana’da mutabakata varılan “çatışmasızlık bölgeleri” veya “güvenlikli bölgeler” projesi kapsamında Türkiye’den İdlib’e kesintisiz yardım sağlanması için Kilis-Azez hattından bir koridorun açılması gerekiyor. Bu da Tel Rıfat’taki PYD/PKK ve rejim güçlerinin çekilmesini zorunlu kılıyor. “Garantör ülkeler” İran ve Rusya bu konuda Türkiye’nin talebini karşılayacak mı? Astana’da mutabakata varılan projenin kısa vadede sahada uygulanabilir olup olmadığı evvel emirde bu soruda düğümleniyor. Nitekim “garantör ülkeler”den Türkiye’nin de bunun farkında olduğu anlaşılıyor. Yeni Şafak’ta yer verilen bir haber de bunu teyit ediyor.
Konuyla ilgili Yeni Şafak gazetesinde yer verilen Kıymet Sezer imzalı haber şöyle:
GÜVENLİ KORİDOR İSTEDİK
Suriye’de silahların sustuğu çatışmasızlık bölgeleri acil insani yardım bekliyor. Türkiye, Suriye’de sivillerin yığıldığı İdlib bölgesine kesintisiz insani yardım için Azez ve Tel Rıfat üzerinden güvenli koridor açılmasını istiyor. Koridor için Tel Rıfat üzerinde bulunan Esed güçlerinin doğuya, terör örgütü PKK/PYD güçlerinin batıya çekilmesi gerekecek.
Suriye’de ateşkesin tesisi için Astana girişimini başlatan Türkiye, Rusya ve İran, ülkede çatışmasızlık bölgeleri kurulması konusunda önceki gün mutabakata vardı. Çatışmanın durduğu bölgeler ise acil insani yardım ve altyapı çalışmalarına muhtaç. Bu nedenle Türkiye, Suriye’de sivillerin sığındığı İdlib bölgesine kesintisiz insani yardım için Azez ve Tel Rıfat üzerinden güvenli koridor açılmasını istiyor. Esed’in kimyasal saldırılarıyla gündeme gelen İdlib, çatışmasızlık alanlarının en önemlilerinden birini oluşturuyor. Halen Türkmenlerin ve muhaliflerin en yoğun şekilde bulunduğu, Hama, Humus ve Halep’ten kaçan sivillerin de sığındığı bölge olarak öne çıkan İdlib’in çatışmasızlık bölgeleri arasına girmesi Türkiye’nin girişimleriyle oldu.
RUSYA DEVREYE GİRMELİ
İdlib’de çatışmasızlık alanlarının sınırları ve buralara açılacak insani koridorların belirlenmesine yönelik yürütülecek çalışmalarda Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı’yla güvenli hale getirilen bölgeden İdlib’e uzanacak bir koridorun hayata geçmesini önerecek. Uluslararası koalisyon gözetiminde yahut Rusya’nın garantörlüğünde bir fiili güvenli koridor tesisinin kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor. Koridor için de Tel Rıfat üzerinde bulunan Esed güçlerinin doğuya, PKK/PYD güçlerinin batıya çekilmesi gerekecek. Burada da Rusya’nın devreye girmesi gerekiyor.
TÜRKİYE İÇİN GÜVENLİ İDLİP
İdlib’deki olası çatışmalar, Türkiye’ye getireceği büyük göç dalgası endişesinin yanısıra, gerek Fırat Kalkanı ile tesis edilen güvenli bölge gerekse Türkiye için güvenlik sorunu yaratıyordu. İdlib’de Suriyelilerin güvenli bir şekilde yaşaması için gerekli adımlar da bir süredir atılmaya başlanmıştı. Türk Kızılayı ve Katarlı sivil toplum kuruluşu AFIF Charity arasında İdlib’e yaklaşık bin adet kalıcı konut yapılmasına dair protokol imzalanmıştı.
Suriye'yi paylaşım haritalarını bozdu
Astana’da mutabakat altına alınan çatışmasızlık bölgeleri oluşturulduğunda yıllar önce masaya konulan Suriye’yi paylaşım haritaları da bozulmuş olacak. Söz konusu haritalarda Afrin’den itibaren Akdeniz’e sınır boyunca güneye inen alan rejime bırakılan alan olarak gösteriliyordu. Türkmen ve muhalif yoğunluklu İdlib’in yanısıra Halep, Hama, Humus gibi vilayetlerin bazı bölgelerinde güvenli alanların tesisiyle birlikte bu planlar bugün için rafa kaldırılmış görünüyor.
Çatışmasızlık bölgesi literatüre girdi
Astana’da ortaya koyulan “çatışmasızlık bölgeleri” tabiri, uluslararası hukukta yer alan bir tabir değil. Bugüne kadar yaşanan çatışmalara yönelik alınan tedbirler kapsamında uluslararası hukuka giren tabirler; tampon bölge, güvenli bölge, uçuşa yasak bölge ve askersizleştirilmiş bölge olarak sıralanıyor. Astana mutabakatı kapsamında çerçevesi çizilen çatışmasızlık bölgeleri ise bu tabirlerden Güvenli Bölge’ye en yakın çerçeve olarak görünüyor.