Suriye’de Beşşar Esed güçlerinin İdlib’in Han Şeyhun beldesindeki kimyasal saldırılarından kurtularak, Türkiye sınırında yer alan İdlib’de bir kampa iltica eden siviller, hâlâ saldırının etkisinde olduklarını, evlerine geri dönmeye de korktuklarını belirtiyor.
AA muhabirine yaşadıkları korku dolu anları anlatan Han Şeyhun sakinlerinden Abdulhadi es-Sattuf, saldırının düzenlendiği alana uzak bir evde yaşadıklarını, bu sayede kaçmayı başardıklarını söyledi.
“7 Çocuğumu Alıp Şehri Terk Ettim”
İletişimin telefonlar çekmediği için telsizle sağlandığı bölgede, sabah gerçekleşen saldırıda kimyasal silah kullanıldığı şeklinde anonslar geçildiğini hatırlatan es-Sattuf, “Sabah 06.30-07.00 civarı uçak sesleri duyduk. Telsizlerden saldırıda kimyasal madde kullanıldığını söyleyerek, uyardılar. 7 çocuğumu alıp kenti terk ettim.” dedi.
Türkiye sınırındaki Deyr Hassan Kampı’na iltica ettiklerini belirten es-Sattuf, “Saatlerdir güneşin altında bekliyoruz. Evimize geri dönemeyiz. Han Şeyhun zaten sık sık bombalanıyor. Daha önce de geçici süreliğine bir kampa gelmiştik. Kentte zehirli gazın etkisi de sürüyor. Çocuklarımı riske atamam.” diye konuştu.
“Rejimin Tek Hedefi Daha Çok İnsan Öldürmek”
es-Sattuf, saldırı günü yaşadıklarına dair şunları anlattı:
“O gün sanki bir dünya savaşı vardı. Öyle hissettik. Çok yoğun saldırı ve uçuşlar vardı. Beldede rejime baskı yapacak hiçbir askerî varlık yoktu. Rejimin tek hedefi daha çok insan öldürmek, daha çok sivile zarar vermek ve onları göç ettirmek.”
“Beldede Kalanlar Hâlâ Yoğun Kokudan Şikâyet Ediyor”
Bir diğer belde sakini Ammar el-Kutayni de yanlarına alabildikleri tüm eşyalarla birlikte kampa iltica ettiğini, ancak yeterli çadır olmadığı için bir tanıdığının çadırında kaldıklarını söyledi.
el-Kutayni, beldede kalanların hâlâ yoğun kokudan şikâyet ettiğini vurgulayarak, geri dönerek risk almak istemediklerini dile getirdi.
“Han Şeyhun’a Dönersek, Rejim Bizi Yeniden Vurur”
Cabir el-Kasım da uçak seslerini duyduktan sonra hızla yanlarına bir şey almadan kenti terk ettiklerini ifade ederek, “Uyuyakalanlar ise yerlerinden kalkamadan hayatlarını kaybettiler.” ifadelerini kullandı.
Bir süre sonra eve girerek birkaç eşya çıkarmaya çalıştıklarını anlatan el-Kasım, “Eşyalarımıza kimyasal kokusu sinmişti. O yüzden pek bir şey çıkaramadım.” diye konuştu.
Han Şeyhun’a dönmeleri hâlinde benzer bir saldırının yaşanacağı yönünde endişeleri olduğunu ifade eden el-Kasım, “Han Şeyhun’a dönersek, rejim bizi yeniden vurur. Çocuklar da uçak sesinden çok korkuyorlar.” dedi.
Saldırılardan etkilenen 10 yaşındaki Rima Kasım da “Burası bizim için daha iyi. Çünkü en azından burada bize kimse saldırmıyor. 2 arkadaşım öldü. Yaralananlar oldu.” ifadesini kullandı.
“Mahallemdeki Herkes Şehit Olmuş”
Han Şeyhun’dan kaçarak kampa iltica eden Usame Kaddur da saldırının “kimyasal içerikli” olduğunu bilmedikleri için amcasının oğluyla birlikte yaralılara yardım etmek için olay yerine koştuklarını anlattı.
Kaddur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Olay yerine vardığımızda amcamın oğlu hemen bayıldı. Ben ‘Kimyasal gaz saldırısı!’ diye bağıranları duyduğum için hemen burnumu tıkadım ve geri koştum. Kısa süre sonra gözlerim görmemeye başladı. Vücudum tamamen uyuştu ve yere yığıldım. Yere düştükten sonra birisi beni kaldırarak araca götürdü. Beni kurtaran kişi, kendini iyice korumaya almıştı. Sonrasında beni İdlib Hastanesi’ne kaldırdılar. Hastanede 3 gün kaldım. Amcamın oğlunun öldüğünü öğrendim. Tedavi bittikten sonra eve döndüm ama evimiz maalesef yerle bir olmuştu. Mahallemdeki herkes şehit olmuş.”
Rejimin kimyasal gaz bombası attığı yerde hiçbir askerî varlık olmadığını vurgulayan Kaddur, “Kimyasal silah depoları olduğu iddiası bir iftiradır. Zaten iddia edilen yerler, önceden defalarca vurulmuştu.” dedi.
“Gazın Kokusunu Hâlâ Hissediyorum”
Abdulfettah Maerati de saldırı yerine uzak olmasına rağmen nefes almakta zorlandığı için eve giderek telsizi dinlediğini, “Kimse saldırı noktasına gitmesin. Orada kimyasal silah saldırısı düzenlendi.” anonsunu duyduğunu söyledi.
Ardından bir sağlık merkezine gittiğini ve kısa süreli tedavi gördüğünü anlatan Maerati, şunları kaydetti:
“Sağlık noktasına gittiğimde çok kötü durumda olan insanlar gördüm, bazıları yerde yatıyordu, bazıları da ölmüştü. Bazılarının yüzleri sapsarı olmuştu. Yerde yatan nefessiz bir sürü insan gördüm. Genellikle daha çok çocuklardı. Sonra Han Şeyhun’dan çıkarak kampa geldim, burada da tedavi gördüm. Gözlerimde hafif ağrılar var ve gazın kokusunu hâlâ hissediyorum.”
Esed güçleri, 4 Nisan Salı günü Han Şeyhun’da kimyasal saldırı düzenlemiş, saldırıda 100’den fazla sivil hayatını kaybetmiş, 500’den fazla sivil de yaralanmıştı.