İdlib’de Yaşananlar HTŞ Provokasyonuymuş!

Yeni Şafak İdlib’deki gelişmelere ilişkin olarak yine Kıymet Sezer imzalı temelsiz iddialarla örülmüş bir habere yer verdi.

Yeni Şafak geçtiğimiz haftalarda İdlib ve Halep çevresinde muhalif gruplar arasında yaşanan çatışmalara ilişkin Kıymet Sezer’in kaleminden çıkmış bir haber-yoruma yer verdi. Daha önce de İdlib ve HTŞ konulu pek çok haberinde olduğu gibi Kıymet Sezer’in bu haberinde de HTŞ’ye yönelik ağır suçlamalar, karalamalar göze çarpmakta.

Haberde yer alan iddiaya bakılırsa "Türkiye’yi zor duruma sokmak için, Suud ve BAE talimatıyla hareket eden yönetici kadrolarının provokasyonlarıyla HTŞ İdlib’de muhalif gruplara saldırmış. Bu saldırıyla bölge çok kritik bir sürece sürüklenmiş ama Türkiye sahaya ağırlığını hissettirerek HTŞ’yi geri çekilmeye mecbur bırakmış ve böylece provokasyon önlenmiş!"

Buyurun önce Kıymet Hanım’ın haberinin başlığını ve detaylarını okuyalım:

İdlib'teki oyunu Türkiye bozdu

İdlib’de HTŞ üzerinden devreye sokulan provokasyon tutmadı. Türkiye, HTŞ ve ÖSO arasında bir çatışma ortamına dönüştürülmek istenen İdlib’de sükuneti sağladı.

İdlib’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) grubu üzerinden devreye sokulan provokasyon tutmadı. ABD'nin Münbiç'ten çekilme kararı ve DEAŞ’la mücadelede Türkiye’yi öne çıkaran Başkan Donald Trump’ın açıklamaları sonrası İdlib’de HTŞ provokasyonu devreye sokuldu. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan tarafından fonlanan HTŞ içindeki Mısırlı Şer’i sorumlularından Abu Yekzan Al Mısri fetva vererek Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) mürted ilan etti.

FETVAYLA SALDIRI

“ÖSO’ya saldırmak ve elindeki toprakları almak caizdir” fetvası üzerine HTŞ askeri kanadı saldırı başlattı. Ürdünlü HTŞ askeri sorumlusu Abu Hüseyin Ürdüni’nin talimatıyla harekete geçen HTŞ unsurları, ÖSO’ya saldırdı. ABD, İsrail ve Körfez ülkelerinin İdlib üzerinden kurdukları büyük plan; İdlib’i karıştırarak huzurlu ortamı bozmak, Soçi mutabakatını sekteye uğratmak, Türkiye’nin yönünü Fırat’ın doğusundan Fırat’ın batısına, dolayısıyla Münbiç’ten İdlib’e çekmeyi amaçlıyordu.

ZENGİ ÜZERİNDEN KIVILCIM

HTŞ’nin yaklaşık 20 kişiden oluşan siyasi-askeri şura sorumluları arasındaki Mısır ve Ürdün asıllı üyelerin HTŞ içindeki Mısır ve BAE etkisini arttırmaları, HTŞ içindeki Türkiye karşıtlığını daha da pompaladı. HTŞ ile Nurettin Zengi arasında geçmişten gelen husumet, Zengi grubunun camiden çıkan 5 HTŞ’liyi vurmasıyla çatışmaya dönüşünce Mısırlı Şer’iler ile Ürdünlü askeri kanat üyeleri çatışmaları büyütmek için bu olayı büyük bir fırsat olarak gördü.

PROVOKASYON TUTMADI

HTŞ, Zengi grubunu ve ÖSO’yu hedef alan saldırılar düzenledi. Çatışmalar sonucu her iki taraftan da 100’e yakın kayıp olduğu bildirildi. Çatışmalar devam ederken Esed rejimi de fırsattan istifade bölgeye ağır silah yığdı. Soçi mutabakatıyla ateşkesin korunduğu bölgede Rusya ve Türkiye’nin girişimleriyle bölgede çatışmalar, alevlenmesine fırsat verilmeden dindirildi. İdlib’deki TSK gözlem noktalarına yönelik artan potansiyel tehdit üzerine, Türkiye bölgeye askeri güç ve ağır silah takviyesi yaptı. Rusya’nın devreye girmesiyle rejimi kışkırtma hedefine ulaşamayan ve çatışmaları büyütemeyen HTŞ’li gruplar, Türk askeriyle karşı karşıya kalmaya cesaret edemeyince çatışmalar durduruldu. HTŞ’li gruplar, ele geçirdikleri ağır silahları da muhaliflere iade etti. Böylelikle İdlib’de Suud-BAE ekseninde ortaya konulan provokasyon planı tutmadı.

Haberin içinde çatışmanın nasıl başladığı net bir şekilde ifade edilmiş ama muhabir için hiç bir ‘kıymet’ ifade etmemiş. Camiden çıkan 5 mücahidin katledilmesi ve ardından suçluların yargılanması talebinin görmezden gelinmesi karşısında HTŞ’nin yapması gerekenin ne olduğu sorusu atlanmış!

Ayrıca haberin sonunda HTŞ’nin Türkiye’nin baskısıyla ele geçirdiği ağır silahları teslim ettiği söylenmiş ama bunun da aslı yok. Bilakis ÖSO gruplarının kaybettikleri mevzileri tümüyle terk ettikleri ve buraların İdlib merkezli Geçici Hükümete bırakıldığı biliniyor. İddiaların aksine çatışma sürecinde Türkiye’nin devreye girmediği, kaypak tutumlarıyla itibar kaybeden ÖSO gruplarının arkasında durarak HTŞ’ye karşı bir tavır sergilemediği bilinmekte.

Özetle başından itibaren HTŞ’yi mahkum etmek üzere kurgulanmış bir haber bu! Kıymet Sezer’in HTŞ’yi provokasyonlara açık, Amerikan uşaklarının işbirlikçisi, fırsatçı, karanlık bir örgüt olarak tanımlayan önceki yazılarıyla uyumlu! Bu iddiaların tek bir delili var mı diye sorsanız, yok! Ama olsun yazı içinde birtakım Arapça isimler sıraladığınızda ve yazınıza “o şununla irtibatlı, bu öbürüsüyle” türünden birtakım laflar sıkıştırdığınızda okuyucuyu bir biçimde etkilemeniz zor olmuyor. Üstelik de bu tür haberlerin tutarlılık diye bir kaygısının olmadığı, asıl amacın istihbarat kaynaklı birtakım bilgi kırıntılarını dolaşıma sokarak muhtemel birtakım hesaplara zemin hazırlamak olduğu da gözden ırak tutulmamalı!

 

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?