İdlib’de insani felaket kapıda bekliyor!

Kamplardaki yoğunluk ve temizlik şartlarının zayıflığı ile boğuşan İdlib'de artan korona vakaları zaten yetersiz tıbbi altyapıyı tıkanma noktasına getirebilir.

Kaynak: Al-Monitor  

Çeviri: Haksöz-Haber

Beyaz Baretliler olarak bilinen Suriyeli sivil savunma örgütü 22 Kasım’da yaptığı açıklamada İdlib ve çevresindeki hastane ve sağlık kuruluşlarında 6’sı erkek, 1’i kadın yedi kişinin koronavirüs teşhisine bağlı olarak öldüğünü açıklıyordu. Bu kişilerin İdlib çevresindeki yerleşim yerleri olan Kefr Tharim, Maaret Mısrin, Killi, Berişa, Sarmin ile Batı Halep’teki Darut İzze’de defnedildikleri de duyuruldu. Beyaz Baretliler ayrıca aynı gün 2’si enfekte, 7’si ise şüpheli durumda kişilerin karantina merkezine alındığını da ekliyordu. 

Öte yandan Türkiye’nin denetimi altındaki bölgelerde ise hasta ve takip altındaki kişilerin sayısının teste bağlı olarak çok daha yüksek seyrettiği biliniyor. Suriye Milli Koalisyonuna bağlı Geçici Hükümetin eski sağlık bakanı yaptığı açıklamada şimdiye dek toplam 13.500 vakanın tespit edildiğini söyledi.

Dr. Meram eş-Şeyh hastane ve sağlık merkezlerinde bugüne dek 117 ölüm olduğunu, evlerde gerçekleşen ölümlerin ise bilinemediğini açıklarken yoğun bakım yatağı ve vantilatör ihtiyaçlarının bulunduğunu belirtti. 

İdlib Sağlık Departmanı’ndan Salim Abdan da ellerindeki çok sınırlı yoğun bakım yataklarının % 80’inin şu anda dolu olduğunu söylüyor. Abdan yatak sayılarını şöyle bildiriyor: “İdlib’de Ziraat Hastanesinde 60, Carlton Otel’de 70, Cisr eş-Şugur Hastanesinde 40, Şam Hastanesinde 60, Kefr Teharim Hastanesinde ise 40 yatağımız var. Salkin’de açmaya çalıştığımız karantina hastanesinde ise 60 yatağımız mevcut. Ayrıca toplam 80 vantilatörümüz bulunuyor.” 

Abdan kamplarda gerek yoğunluktan, gerekse de temizlik şartlarının yetersizliğinden ötürü durumun çok tehlikeli olduğunu, bu halin hastanelerin zaten zayıf olan kapasitesinin tıkınma noktasına gelmesine sebebiyet verdiğini belirtiyor ve sağlık sektörünün ayakta kalabilmesi için semptom gösterdiği anda herkesin kendisini tecrit etmesinin şart olduğunu söylüyor. 

Türkiye sınırındaki Atme’de bir kampta yaşayan 65 yaşındaki Ömer Ahmed 18 Kasım’da kendisini hastanede ziyaret eden Al-Monitor muhabirine hikayesini şöyle anlattı: “Kendimi birden çok bitkin hissetim ve nefes alamaz hale geldim. Gece yarısı ateşim çok yükseldi. Çocuklarım beni zorlu bir yolculuktan sonra Atme hastanesine getirdiler ama hastane yatak olmadığından kabul etmedi. 12 km ötedeki Dana Hastanesine geldik ama buraya da kabul edilmedik. 35 km. ötedeki İdlib şehir merkezine gitmek zorunda kaldık. Burada nihayet tedavi sürecim başlatıldı.” 

İdlib’in kuzeyinde bulunan Deir Hassan’da ikamet eden 60 yaşındaki Ümm Muhammed ise yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “6 torunumla birlikte yaşıyorum. Babaları 3 yıl önce Maaratul Numan’a rejim saldırısında şehid oldu. Anneleri ve ben çocuklara bakıyoruz. Hepimiz bir çadırda yaşıyoruz.

Gelinim ve bende şiddetli ateş ve öksürük başladı. Fakat hastaneye gidemedik çünkü çocukları yalnız bırakamazdık. Test yaptırmadık ama korona olduğumuzu biliyorum. Gribe hiç benzemiyordu. Dördüncü gün durumum çok kötüleşti. Ama hastaneye gidemedim. Yakındaki bir sağlık merkezine gittim ve bana bazı ilaçlar verdiler.

Ümm Muhammed şöyle ekliyor. “Maske takmıyoruz, çocuklardan kendimizi tecrit de edemiyoruz. Çünkü zaten tek bir çadırda yaşıyoruz.” 

Suriye Haberleri

Ahmed el-Şaraa: Türkiye her zaman Suriye'nin yanında yer aldı, bunu unutmayacağız
Hakan Fidan: Doğru tarafta yer almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye devrim lideri Ahmed el-Şaraa ile görüştü
İşgalci Çin’den Suriye’nin yeni yönetimine Uygur küstahlığı
Suriye'de 14 yıl sonra köyüne kavuşan Semir Akça evini mayınlarla çevrili buldu