“İdlib Düğümü ve Suriye Muhalefetinin Geleceği”

Suriye’de yaşanan son gelişmeler hakkında bilgiler verdiği bugünkü yazısında Muharrem Güneş, Esed ve işbirlikçilerinin İdlib’e yönelik tehditlerinden ve direnişçilerin yaşadığı iç karışıklıklardan bahsediyor.

Bugün Yeni Akit gazetesinde “İdlib Düğümü ve Suriye Muhalefetinin Geleceği” başlığıyla yayımlanan Muharrem Güneş imzalı yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:

Suriye’de sahada yaşanan bazı iç karışıklıklar ve politik gelişmeler devrimi yok etme aşamasına getirdi. Muhalefet güçleri, elindeki kontrol alanlarını bir bir kaybetmesi sonucu coğrafi olarak Türkiye sınırındaki İdlib ile Lazkiye, Hama ve Halep’in kırsal kesimleri gibi kuşatılmış bölgelerde sıkıştı. “Suriye Dostları” bileşenlerinin “dostluğu” sadece Türkiye’ye terk etmesiyle birlikte muhalifler adına masada sadece Türkiye kaldı.

Türkiye de kendi güvenliği ve maslahatı açısından muhaliflerin elinde kalan son noktaları Rusya ile kriz yaşamadan denge siyaseti izleyerek kontrolünde tutabilmenin mücadelesini veriyor. Bunun için de karar vericiler ile masada olması gerekiyor.

2017 yılının başından bu yana Soçi ve Astana görüşmeleri ile masaya oturan Rusya, Türkiye ve İran üçlüsünün aldığı kararlar neticesinde ilk olarak Halep, yaşanan büyük bir kuşatma ile Esed rejiminin eline geçti. Taktiksel olarak “izolasyon ve yutma” siyaseti güden Rus, Esed ve İran üçlüsü muhaliflerin etkinliğini bütün sahalarda zayıflattı veya bitirdi.

Muhalefetin büyük oranda yoğunlaştığı İdlib kentindeki düğümü çözmek için gerçekleştirilen “Astana 10” görüşmelerinde Türkiye ile Rusya arasında nihai bir uzlaşma sağlanamadı. Görüşmeler öncesinde Rus medyasına verdiği röportajda Beşşar Esed, 26 Temmuz 2018’de yaptığı açıklamada, güney Suriye’nin kontrolünün tamamlanmasının ardından “Suriye ordusunun hedefinin artık İdlib vilayeti” olduğunu belirten açıklamalar yaptı. Bu açıklama aslında Moskova yönetiminin Türkiye’den ne istediğini de ortaya koyuyordu.

Esad’a göre, “mutabakatı” reddeden güney Suriye’deki muhalif savaşçılar İdlib’e geçmişti. İdlib’de on binlerce “terörist” var ve bunların yok edilmesi gerekiyor. Suriye rejiminin temsilcisi Beşşar Caferi Astana görüşmesinde silahlı grupları ve Türkiye hükümetini tehdit ederek ‘Suriye hükümetinin ülkenin tamamında kontrolü ele almaya kararlı olduğunu ve Türk askerlerinin uzun süreli varlığını tolere etmeyeceğini’ belirterek, “Onları çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

Rejim temsilcisi Caferi’nin açıklamasından yaklaşık üç milyon muhaciri barındıran İdlib’e geniş kapsamlı bir askeri operasyon yapılacağı izlenimi verse de Rus temsilci Aleksander Lavrentiev, İdlib operasyonunun yakın zamanda düzenlenmeyeceğini belirtti. Lavrentiev, “İdlib’de geniş kapsamlı bir operasyondan gündemimizde yok. Gündeme getireceğimiz tek konu, buradaki terör örgütlerinin faaliyetlerinin durması” dedi.

Rusya muhalefet güçlerinin dağınıklığını fırsat bilerek bütün grupları anlaşmaya yanaşmamakla suçluyor. Özellikle “El Kaide” çıkışlı Nusra vb. grupların varlığı durumu içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Muhalif grupları “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adı altında birleştirerek tek yapı halinde olmaları halinde sorun belli oranda çözülmüş olacaktı. Halihazırda Türkiye ile koordineli çalışan ve asker sayısı 40 bini aşan birçok mutedil grup birliğin çatısı altına girdiler. Ancak 2017 yılından bu yana El Kaide ile bağlantılı grupların kendini feshederek kurdukları “Tahrir Eş Şam” kuruluşu içindeki şahin kanat “Ulusal Kurtuluş Cephesi” çatısı altına girmek istemiyor.

Medya kaynakları, Rusya’nın Türkiye’ye “Tahrir Eş Şam” sorununu çözmek için önümüzdeki ayın başına kadar süre verdiğini, aksi takdirde Suriye’nin kuzey batısındaki rejim güçlerinin bölgeye askerî harekât hazırlığı içinde olduğunu belirtiyor. Astana görüşmelerinde Türkiye en zayıf halka olarak yalnız kaldığı için çoğu zaman ikilemde kalıyor.

Türkiye yeni bir Halep kaybının tekrarlanmaması için içeride yoğun bir çaba sarf ediyor. Türkiye’nin “Tahrir Eş Şam” Birliğini kendini feshetmeye ikna etmek için bir süredir uğraştığı biliniyor. Eğer bu işe yaramazsa, son seçenek, Türkiye’nin desteklediği ildeki diğer gruplar ile birliğe girmek istemeyen gruplar arasında askeri çatışmalar çıkması büyük ihtimal olarak duruyor. Bu ihtimal Türkiye’nin asla istemediği bir durum ancak rejim ve Rusların işin bu noktaya varması için her türlü taktiği kullandıkları anlaşılıyor.

Yorum Analiz Haberleri

Suriye'deki gelişmelere "şerhli" yaklaşmak Suriyelilerin sevincini hafife almaktır!
Mahmud Abbas'ın ihaneti zilletini artırmaktan başka bir işe yaramadı!
Gerçek bir lider, ‘övgü, yergi ve tehdit'lerle aslî hedefinden sapmaz!
CHP'nin ideolojik körlüğü Suriye meselesinde ayyuka çıktı!
“Suriyelilerin genelinde zalim bir diktatörü devirmenin onuru var”