Selahaddin e. Çakırgil’in yorumu:
İllâ da resmî veya gayri resmî vazifeli olmak gerekmez; herhangi bir Müslüman'ın, doğru olduğuna inandığı İslâm hükümlerini, diğer Müslümanlara hatırlatmasından daha tabiî ne olabilir?
100 yıllık bir partinin küstah ve İslâm'ın azgın düşmanı olan bir yetkili sözcüsü, -ismi lâzım değil, çünkü hepsi de aynı inançsızlık ikliminde besleniyorlar- Diyanet İşl. Başkanı'nın, kendisini şeyhülislam zannettiğini ifadeyle, bir hutbe metninde, -meâlen,- 'kadınların el, yüz ve ayakları hariç, örtünmelerini emrettiği'ne dair Nûr Sûresi'nin 31. âyetini hatırlatmasını 'saçma-sapan' diye niteledi, geçen hafta.. Bu sözler üzerine, bir haftaya yakın zamandır, o partinin liderinden ve liderliğinden bir açıklama veya özür beklendi, boş yere..
'Boş yere..' diyoruz, çünkü özür dileyemezler..