İddianame, Susurlukçuların işi mi?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ergenekon davasında, dün de söz Doğu Perinçek’te idi. Perinçek, gerçekten ilginç bir isim. Kimi zaman başörtülü üniversite öğrencilerine “gül” götürür, onlar için “özgürlük” talebinde bulunur.

Kimi zaman ise, tam aksi eylemle, başörtülüleri adeta devleti yıkma girişiminde bulunmakla suçlar.

Hangisi gerçek Perinçek’tir, anlamanız mümkün değildir.

Apo ile tokalaşan da odur..

Apo’ya en ağır sözleri sarfeden de!

Ergenekon davasında yaptığı savunmada da, kafaları karıştırmaya devam ediyor Perinçek!..

Diyor ki; “Benim can arkadaşım Uğur Mumcu’yu, İlhan Selçuk ile falan öldürecekmişiz. Bu derece gerçekle tamamen kopmuş, bu kadar büyük yalan olur mu?”

Perinçek ve Selçuk’un, Mumcu’yu öldürme girişiminde bizzat bulunup bulunmayacaklarını bilmemiz tabiî ki mümkün değil.

Ama, “can arkadaşlık” konusu biraz şüpheli olsa gerek!

Niye mi?
Mumcu’nun, Cumhuriyet gazetesi ile kavgasını, ayrılışını, dönüşünü, açtığı davayı bilmiyor olsanız, “Canım, Mumcu ile Cumhuriyet gazetesi arasında, İlhan Selçuk arasında bir ihtilaf olsaydı, mutlaka basına da yansırdı” deyip geçersiniz.

Ama, ihtilaf öyle kapalı kapılar ardında da kalmamış, mahkemelere intikal etmişti.

Buna rağmen, Perinçek, çok rahat bir tavırla, “can arkadaş” hikâyeleri anlatıyor..

Sadece bu kadar mı, Perinçek’in yanıltmacaları?

Hayır!

Net yalanlarını somut olarak ortaya koyalım ki; diğer konularda söyledikleri yalanlar hakkında da sizde bir fikir oluşsun!

Ne diyor dünkü savunmasında Perinçek: “Kim Susurluk’un üzerine gitmişse, o tutuklanmıştır. Demek ki Ergenekon iddianamesini Susurlukçular yazmıştır. İddianame, Susurluk’un üzerine gidilmesi için değil, kapatılması içindir!”

Bu ifade, kelimesi kelimesine Perinçek’e ait.

Dürüst solcular içinde, Ergenekon gözaltılarına verilen tepki azalıp, “Bunlar da aslında Susurlukçu imiş” tesbiti yerleşiyor ya.. Dürüst solcularda da, “Ha susurluk.. Ha Ergenekon. İkisi de aynı derin yapı.. Susurluk’a karşı çıktığımız halde, niye Ergenekon’da farklı tepki verelim ki!” anlayışı hakim olup, Ergenekon gözaltılarına genel bir destek oluşmaya başladı ya..

Perinçek hemen gardını alıp, karşı atağa geçiyor!

Susurlukçuların, Susurluk’u mahkûm edenleri tutuklattırdığını ileri sürüyor!

O ileri sürüyor ise, biz de araştıralım; bakalım öyle mi?

Kim var Susurluk’ta?

Kim var Susurluk’ta mahkûm olan?

“Susurluk.. Susurluk..” deniyor ama, 3-5 kişiyi geçmez Susurluk’tan mahkûm olanlar..
Onlardan birisi de İbrahim Şahin..

Şimdi nerede İbrahim Şahin?

Ergenekon Terör Örgütü tutukluları içinde.

Başka kim vardı Susurluk’ta?

Sami Hoştan..

Şimdi nerede Sami Hoştan?

Ergenekon Terör Örgütü sanığı olarak cezaevinde.

O tarihte Susurluk’ta adı geçip de, hakim önüne çıkartılması mümkün olmayan bir isim vardı.. Onun adı ne idi? Veli Küçük!..

O nerede şimdi?

Ergenekon Terör Örgütü sanığı olarak cezaevinde.

O zaman soralım Doğu Perinçek’e, iddianameyi Susurlukçular yazdı ise, İbrahim Şahin’in, Sami Hoştan’ın, Veli Küçük’ün cezaevinde ne işi var?

Görülüyor ki; Perinçek’in iddiası boş!

O kadar boş ki; tüm bu olayların kıvılcımını çakan Danıştay cinayetinin faili Alparslan Arslan da Susurluk’la bağlantılı..

Nasıl; anlatalım..

Soruyorlar Alparslan Arslan’a: “Mehmet Özbay’ı tanır mısın?”

Cevap ilginç: “Hiç görmedim. Allah rahmet eylesin!”

Ne kadar kinayeli bir cevap değil mi?

Peki bu soruyu niye soruyorlar?

Çünkü Alparslan Arslan, Danıştay cinayetinden iki gün önce, Alper Baydar isimli birisine “Para gelsin, ona göre haaa!” mesajı çekiyor!

Peki kim bu Alper Baydar?

Susurluk’un merkez ismi, Çatlı’nın ortağı Ahmet Baydar’ın oğlu!..

AhmetBaydar’ın bir özelliği daha var, Çatlı’nın bacanağı!

Danıştay katili Alparslan.. Çatlı’nın ortağının / bacanağının oğlu.. Ve Danıştay cinayetinden iki gün önce “Para gelsin” muhabbeti!

Şimdi soralım, “Ergenekon, Susurluk’un intikamı mı, yoksa kendisi mi?”

Perinçek; bugünkü savunmada, bakalım buna da cevap verebilecek mi?

VAKİT