“İçki yasağı” ve kamunun yardım ahlakı

Modern siyasette; “Çoğunluğun oy desteğine hâkim olan programlar kabul görecektir” anlayışı hepimizin bildiği bir olgu. Böyle olunca hükümetler, kaynakları onlara en çok ihtiyaç duyan ve hatta onlarsız yaşayamayan gruplara bile paylaştırmaktan çekinirler.

Sinan Ön / Haksöz Haber

“Bir eylem başka bir birey ya da topluma zarar verme durumunda özgürlük alanından çıkar, yasanın alanına girer” diyor Mill. Bu söylem doğru olsa da eksiktir. Çünkü insanın bireysel anlamda kendi irade bütünlüğüne zarar vermesi de, özgürlük adına kabul edilebilir bir durum değildir. Yasa, toplum sağlığı kadar bireylerin sağlığından da sorumludur. 

Birçokları devletin, sadece insanların mutluluğu ve refahı için var olduğunu düşünüyor. Oysa devletin öncelikli amacı iyi yaşamdır. Birlikte yaşamanın imkânlarını sağlamaktır. Mutluluk ve refah olsa olsa bu amaçların sonuçları olabilir. Dolayısıyla birlikte yaşamanın asgari gereklerini yerine getiremeyen toplumların mutluluğu bir yanılgıdan öteye gitmeyecektir.

Tabi ki, acıyı yapay yollarla dindirmekte bir yöntemdir. Sebebine odaklanamadığınız ağrılarımızı güçlü bir ağrı kesici ile dindirmek durumunda olduğu gibi. Ancak bu yapay yolların sosyal afyon içiciliğinden başka bir şey olmadığını görmek gerekiyor. Toplumsal uyuşturucunun dozunu arttırmak olsa olsa doğan kötülüğü bastırıp büyütecektir. İzlenebilecek en doğru yol, uyuşturucudan kurtulma yolu ile aynıdır. Acı verici ama şifalı.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!