İç Hizmet Kanunu madde 43!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’ndaki bir madde (35. madde) gerekçe gösterilip darbeler yapılan bu ülkede, ben de size bir madde gösterip, gereğinin yapılmasını isteyeyim..

Bakalım, kimden ne ses gelecek...

Bakalım, “Ama kanun var. Ne yapılabilir ki? Kanunda böyle bir madde varsa, mutlaka uygulanmalı” türünden gerekçelerle, hukuk sistemini altüst eden uygulamalara “olur” verenler, açıkca vicdansızlık olarak nitelenecek nice haksızlıkları savunanlar ne diyecekler.. Bakalım; anlı şanlı gazetecilerimiz, anlı şanlı hukukçularımız, emekli savcılarımız vesairelerimiz ne diyecekler!..

Meşhur 35. maddeden, sekiz madde sonra geliyor bu..

Darbeye gerekçe olan madde 35, bu da 43. madde.

Şöyle deniliyor maddede: “Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir. Bundan ötürü Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri, bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları, her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır.”

Eminim şaşıracak ve “Aaaa. Böyle maddeler de mi var kanunlarda?” diyeceksiniz..

Var, var da, uygulayanı yok bu maddelerin.

İsteyen istediği gibi nutuk atıyor, görüşmeler yapıyor.. Kanundaki 43. madde de, orada süs gibi duruveriyor.

Hatırlayın, en son, başörtü ile ilgili düzenleme konusunda Genelkurmay Başkanı’ndan Hava Kuvvetleri Komutanı’na kadar üst düzey generallerin hepsi açıklama yapmadılar mı?
Yaptılar..

Peki olay ne?

Başörtü yasağı ile ilgili olarak, TBMM bir düzenleme  yapmış. AK Parti ve MHP destek vermiş.. CHP ile DSP ise karşı çıkmış..

Destek vereni ile de, karşı çıkanı ile de siyasi bir konu.

Anayasa değişikliği yapıldıktan sonra, Anayasa Mahkemesi’ne gidilmiş.

Kim gitmiş? CHP ve DSP’li milletvekilleri.

Yani siyasi partiler..

Yani konu, hala siyasi bir konu...

Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermiş..

Kimin talebi üzerine? CHP ve DSP’li milletvekillerinin talebi üzerine. Yani davacısı da, davalısı da siyasi partiler.. Her şeyiyle siyasi bir konu..

Ama bu siyasi konuda, Genelkurmay’daki en üst rütbeli generallerimiz, CHP ve DSP’li milletvekillerinin açtıkları davada verilen kararı alkışlamışlar. Yani bir anlamda CHP ve DSP’li milletvekillerini alkışlamışlar.

Olur mu böyle bir şey.

Olur olur, bal gibi olur..

Burası Türkiye..

Bakın daha neler oluyor anlatayım!

TSK İç Hizmet Kanunu’nun 43. maddesinin devamında da şöyle deniliyor: “Silahlı Kuvvetler mensupları Milli Savunma Bakanlığı’nca adları yayınlanan ve siyasi olmayan cemiyetler ile spor kulüplerinin faal olmayan üyeliklerine girebilirler. Girenler durumlarını en kısa zamanda Milli Savunma Bakanlığı’na bildirmeye mecburdurlar.”

Demek ki neymiş?

Subaylar ancak Milli Savunma Bakanlığı’nın liste halinde açıkladığı derneklere girebilirlermiş. Girdiklerinde de hemen Bakanlığa bilgi verirlermiş.

Büyük Kulüp diye bir dernek, Bakanlık açıklamasındaki listede var mı?

Yok..

Peki Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ bu derneğe üye olmuş mu?

Olmuş..

O halde, 35. maddesi gerekçe gösterilip darbe yapılan bu ülkede, aynı kanunun 43. maddesi gerekçe gösterilip, niye bu subay hakkında disiplin soruşturması açılmıyor?

Niye?

Laf olsun diye mi konulmuş o madde oraya?

İşinize gelince, “Kanunlar uygulanmak için konulur” dersiniz. “Kanun varsa uygulanacak; hukuk devletinin gereği budur” dersiniz.

Buyrun, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 43. maddesine apaçık aykırı şekilde bir derneğe üye olan kuvvet komutanı ile karşı karşıyayız.

Ben bu satırları toparlarken, bir gazeteden gördüğüm kadarı ile, Yaşar Büyükanıt Paşa da, aynı derneğe üye imiş!

O zaman kanunu ihlal eden bir değil, iki generalimiz var demektir..

Hayır hiçbir alıp-veremediğim yok Sayın Başbuğ ile.. Sayın Büyükanıt ile.. Onlar beni akredite saymayabilirler.. Beni sakıncalı görebilirler..

Benim itirazım, kendilerinin şahıslarına değil, kanuna uygun hareket edilmemesine..

Er de kanunlara uygun hareket etmeli..

General de..

Gazeteciler de...

Ve bir sözüm de, karteldeki gazeteci düşmanlarına.. Kendi meslektaşlarını suçlayan devlet gazetecilerine.. 

Kanundan haberiniz yoksa, hukuku bilmiyorsanız, bırakın köşe yazarlığını... Bırakın haber yazmayı. Bırakın sayfalara manşet oturtmayı..

Açın kanunları da biraz okuyun.. Okuma özürlü iseniz, bir bilene sorun..

Doğan grubundaki gazetecilik kisvesi altındaki avukatlara bakarsanız, Başbuğ’un Büyük Kulüp’e üye olmasında, eleştirilecek hiçbir kusuru yokmuş..

Kanun orada..

Buyrun izah edin bakalım o kanunu/o maddeyi..

Maddeyi eleştirerek izaha başlayın isterseniz... “Böyle bir kanun hukuka aykırıdır” deyin.

“Evrensel insan haklarına aykırıdır” deyin.

Ama “Bu kanun yürürlükte olduğu müddetçe herkes uymak zorundadır” temel ilkesini de kabul edin.

Kabul edin ve yazdığınız yazılardan birazcık da olsa utanın.

Vakit gazetesi