Hz. Yûsuf’un rüya yorumu ve özgürlük arayışı

MURAT KAYACAN

Bu köşe yazısı, Hz. Yûsuf’un arkadaşlarının gördüğü iki rüyayı (Yûsuf 12/36) nasıl yorumladığını ve haksız yere hapsedilmesi karşısında özgürlüğüne kavuşma çabasını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda araştırma sorusu şudur: “Yûsuf 12/41-42. ayetler bağlamında Hz. Yûsuf'un hapishane arkadaşlarıyla yaşadığı deneyimlerin, klasik ve modern dönem tefsirleri ışığında yapılan söylem analizi,[1] onun hapishane deneyimleri ve tutumu bağlamında hangi önemli mesajları ortaya çıkarmaktadır?” Ek olarak yazıda Hz. Yûsuf'un içinde bulunduğu zor durumu iyi hâle dönüştürme gayreti üzerinde durulmuştur. Elde edilen bulgulara göre Hz. Yûsuf, vahyî bilgi desteğiyle rüya yorumlamakta ve içinde bulunduğu zorluklar nedeniyle umutsuzluğa kapılmamakta, onlardan kurtulmak için arayış içine girmektedir.

Hz. Yûsuf'un Hapishane Arkadaşlarının Akıbeti

Daha önce “Hz. Yûsuf’un Kötü Durumu İyiliğe Dönüştürme Bilinci” adlı yazımızda Hz. Yûsuf’un hapishane arkadaşlarının gördüklerini söyledikleri (Yûsuf 12/36) şeyin gerçekten gördükleri rüyalar değil, deneme amaçlı sorular olabileceğini belirtmiştik. O sorular ister deneme amaçlı sorulmuş olsun ister gerçekten öyle rüyalar görülmüş olsun bir şey değişmeyecektir. Yani o iki tutsak hakkında hüküm verilmiştir: “Ey zindan arkadaşlarım, gelelim ikinizden birine; o, efendisine şarap içirecek. Diğerine gelince o da asılacak. Kuşlar başından yiyecek. Açıklamasını istediğiniz iş hükme bağlanmıştır.” (Yûsuf 12/41). Hapishaneden çıkacak iki kişiden kurtulacak olan için “efendisine şarap içirecek” denilerek, efendisine bizzat içirmesinden ziyade ikram edecek olması kastedilmiştir. “Ve size tatlı bir su içirdik.” (el-Murselât 77/27) ayetinde de benzer bir durum vardır. Arkadaşlarının rüyalarının tevilini söyledikten sonra “iş hükme bağlanmıştır” denilmesi, kesinlik içerdiğinden Hz. Yûsuf’un vahyî bilgiyle rüyaları yorumladığı sonucu elde edilebilir. Aksi takdirde zanna dayalı bir yorumla, geleceğe ilişkin bir konu nasıl hükme bağlanır?

Şeytanın Unutturduğu Kimse Hz. Yûsuf mu Yoksa Hapishane Arkadaşı mı?

Hz. Mûsâ’nın Firavun’dan İsrailoğullarını köleleştirmekten vazgeçirmeye çalışması gibi (eş-Şuarâ 26/17) ondan daha önce yaşamış olan Hz. Yûsuf da haksız yere hapse atılmış olması yanlışını sona erdirmek istemiştir: “Yûsuf o ikisinden kurtulacağını kesin bildiği kimseye, ‘Efendinin yanında beni yâd et.’ dedi. Şeytan ona, bunu efendisine söylemeyi unutturdu. Böylece Yûsuf zindanda birkaç yıl kaldı.” (Yûsuf 12/42). Ayetteki “kesin bildiği” kısmı aslında “zannettiği” şeklindedir; ancak bu fiil kesin bilgi anlamında da kullanılmaktadır. Zaten iki hapishane arkadaşından kimin kurtulacağı Hz. Yûsuf’a bildirilmişti. Bazı müfessirler, Hz. Yûsuf’un zindanda birkaç yıl daha kalmasını, yardımı haberciden ve melikten beklemesine bağlamışsa da asıl gerekçe, haberi melike ulaştıracak hapishane arkadaşının ihmalidir. Zaten Kur'an, onun için daha sonra “(Yûsuf’u / Yûsuf’un tembihini) hatırlayan genç” (Yûsuf 12/45) demektedir.

Yukarıdaki ayette (Yûsuf 12/42) şeytanın unutturduğu kimsenin Hz. Yûsuf’un kendisi olduğu da söylenmiştir. Bu iddiaya göre o, hapishane arkadaşına ricada bulunurken “inşallah” demeyi unutmuştur. Diğer bir yoruma göre Allah’a sığınacağına melikin merhametine sığınmıştır. Bu, güzel bir yorum değildir. Hâlbuki haksızlığı ortadan kaldırmak amacıyla Allah’tan ve kuldan yardım istemek birbirine zıt şeyler değildir. Hz. Yûsuf’un Allah’ın yardımını umursamaksızın melikin yardımını ummuş olması iddiası, ağır bir itham olur. Yani Hz. Mûsâ’nın Firavun’dan talepte bulunması gibi Hz. Yûsuf’un da melikten istekte bulunmasında bir gariplik yoktur. Zaten onun, “Haksız yere hapis yatıyorum, beni buradan çıkarın.” diye melike haber göndermesinde ne sakınca olabilir?[2] Müslüman, “esbâba” sarılır ve aynı zamanda da yüce Allah’a tevekkül eder. Ayrıca yüce Allah’ın övdüğü Hz. Yûsuf’a “şeytanın unutturduğunu” söylemektense hapishane arkadaşının unuttuğunu söyleme imkânı varken ne diye bu kötü durum peygambere atfedilir ki? Ayetteki “birkaç yıl”, muhtemelen Hz. Yûsuf’un hapiste geçirdiği sürenin tümünü değil, hapishane arkadaşına efendisinin yanında ondan söz etmesini istemesinden itibaren kaldığı süreyi ifade eder. Hz. Yûsuf, şeytanın ona değil, hapishane arkadaşına unutturması sonucu bu süreyi hapiste geçirmiştir. En doğrusunu Allah bilir.

Sonuç

Anlaşıldığı üzere Hz. Yûsuf'un hapishane arkadaşlarının gördüğü rüyalar ve Hz. Yûsuf'un bu rüyalara yaptığı yorumlar, onun ilahi destekle geleceğe dair öngörü sahibi olduğunu ve Allah'ın ona özel bir lütuf ihsan ettiğini göstermektedir. Ayrıca Hz. Yûsuf'un, haksız yere hapsedilmesine rağmen, Allah'a tevekkül etmesi ve özgürlüğüne kavuşmak için çaba göstermesi, Müslümanlara önemli bir örnek teşkil etmektedir. Hz. Yûsuf'un hikâyesi, zorluklar karşısında umutsuzluğa kapılmadan, Allah'a tevekkül ederek ve gerekli çabayı göstererek her türlü zorluğun üstesinden gelmenin mümkün olduğunu göstermektedir.

 

[1] Söylem analizi, dil biçimlerini analiz etmek ve bunların oluştukları bağlamdaki işlevlerini takdir etmekle ilgilidir. Verili bir durumsal bağlamda dilsel ve dilsel olmayan davranışlar aracılığıyla anlamların nasıl oluşturulduğunu ve yorumlandığını inceler bk. Patricia Canning - Brian Walker, Discourse Analysis A Practical Introduction (New York: Routledge, 2024), 3.

[2] Bunu sakıncalı bulanlar şöyle der: Ebrârın (en iyi kimselerin) hasenatı (iyi işleri), mukarreb kulların (en iyi kimselerin) seyyiatı sayılır.