Bu yazıda, Yûsuf sûresi 6. ve 7. ayetler çerçevesinde Hz. Yûsuf’un son derece ilginç rüyası ve kıssasının ibret olması konusunda bir analiz sunulmaktadır. Ayetlerde vurgulanan “seçilmişlik,” “nimetin tamamlanması,” “ilim-hikmet” ve “ibret” bağlamında Hz. Yûsuf’un peygamberlik misyonuna atıfta bulunularak, bu kıssaya ilişkin söz konusu iki ayet çözümlenmekte ve şu soruların yanıtları aranmaktadır: “Hz. Yûsuf’un kıssası, sadece kıssayı soranlara mı ibrettir? Bu kıssadaki kardeş zulmü ile Mekkelilerin Hz. Muhammed’e (s) yaşattığı zulüm arasında bir irtibat kurulabilir mi?” Ayetler yorumlanırken tefsir literatürü göz önünde bulundurulmuş ve kıssaya dair söz konusu iki ayetten hareketle Kur’an’ın mesajının doğru anlaşılmasına bir katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Hz. Yûsuf’un sahip olacağı müjdelenen üstün nitelikler
Hz. Yûsuf’un rüyasını güzel kılan şey, bir “seçilmişlik” işareti olmasıydı: “Bunun gibi Rabbin seni seçecek, sana olayların yorumunu öğretecek ve nimetini sana da Ya’kūb ailesine de tamamlayacaktır. Nitekim daha önce de iki atan İbrâhîm ile İshak’a tamamlamıştı. Şüphesiz Rabbin ilim sâhibidir, hikmet sâhibidir.” (Yûsuf 12/6). Yüce Allah, Hz. Yûsuf’a rüyasında gösterdiği üzere peygamberlik ve iktidar vermiş, onu seçmişti. Ayetteki “olayların yorumu”, hayatı ilahi kudret ve hikmet doğrultusunda yorumlamak şeklinde anlaşılabileceği gibi rüyaların yorumunun (te’vil) ona öğretilmesi olarak da yorumlanabilir. Yüce Allah’ın Hz. Yûsuf’a “nimetini” tamamlayacağını söylemesi ancak onun peygamber olacağını söylememesi, Hz. Yûsuf’un daha sonra peygamber olması dikkate alındığında tamamlanan nimetin risaleti de içerdiğini göstermektedir. Ayetteki nimetin “Ya’kūb ailesine” tamamlanacağı ifadesinden hareketle Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin de peygamber olduğu yorumu yapılmıştır. Bu durumda akla gelen, “Peygamberler tuzak kurar mı?” sorusuna ise “Yûsuf’un kardeşlerinin tuzakları, peygamberlik öncesiydi.” şeklinde yanıt verilmiştir. Yüce Allah, Hz. İbrâhim’i ateşten, (bir yoruma göre de) Hz. İshak’ı kurban edilmekten kurtararak nimetini tamamladığı gibi Hz. Yûsuf’u da rahata erdirmiş ve onu ebeveynine, kardeşlerine kavuşturmuştu. Tamamlanacağı söylenen nimetin peygamberlik olduğu yorumuna göre Hz. Yûsuf, rüyası ile ileride peygamber olacağını öğrenmiştir. Verilen “nimet”, şanının yüceltilmesi şeklinde de yorumlanmıştır. O, çetin imtihanlar karşısındaki örnek davranışlarıyla şanının yüceliğinden şüphe olmayan bir şahsiyettir. Yüce Allah, “ilim” ve “hikmet”e dayalı olarak dilediğini peygamber yapar.
Hz. Yûsuf kıssasının ibret veren yönü
Kur’an, Yûsuf kıssasını soranlara ders verme amaçlı olarak bu kıssanın anlatıldığını belirtir: “Yemin olsun, Yûsuf’ta ve kardeşlerinde soranlar için ibretler vardır.” (Yûsuf 12/7). Ayetin, bu kıssayı sormayanlara ibret içermediğini ifade ettiği düşünülmemelidir. Benzer şekilde Kur’an, elbiselerin sıcaktan koruduğuna dikkat çekmiştir (en-Nahl 16/81); fakat bu, onların soğuktan korumadığı anlamına gelmez. Bu kıssa, yüce Allah’ın gücünü1 ve hikmetini anlatan ifadeler içerir. Aynı zamanda hem insani ilişkileri içermesinde hem de ümmi bir peygamberin duymadığı, okumadığı bu kıssayı anlatmasında insanlar için ibretler vardır. Söz konusu kıssada yer alan “kardeş zulmü”, Mekkelilerin içlerinden biri olan Hz. Muhammed’e (s) yaptıkları zulümleri akla getirmektedir.
Sonuç
Görüldüğü gibi Yûsuf sûresinin 6.-7. Ayetlerinde Hz. Yûsuf’un rüyası bağlamında babası Hz. Ya’kūb, oğluna verilecek olan nimetleri bir bir saymaktadır. Yûsuf kıssası, bu kıssayı soranlara da sormayanlara da eşsiz dersler verir, aynı zamanda “kardeş zulmü” temalı evrensel bir soruna dikkat çeker. Nitekim bu zulmün benzeri, Resülullah’a (s) karşı da yapılmıştı. İnsanların imtihanlar karşısında sabrını anlamak açısından bu kıssa önemlidir. Sonuç olarak Yûsuf kıssası, Allah’ın hikmeti ve ilmiyle şekillenen bir öğüt kaynağıdır, insanları düşünceye sevk eder ve yaşamlarına anlam katar.
Dipnot:
1- Yüce Allah dilerse bu kıssada olduğu gibi “güçlü bir topluluk” olduklarını düşünüp bununla övünen ve mazlum birine tuzak kuran topluluğu, o mazlumun iktidarına boyun eğdirir, muhtaç kılar.