Biyolojik içeriği, işleyişi ve amacı hakkında tam bir anlayışa sahip olmadığımız rüyalar, uyku sırasında ortaya çıkan fenomenlerdir. Farklı inançlar nedeniyle rüyalara ilişkin çeşitli bakış açıları ön plana çıkmıştır. Bu nedenle rüyalar, yorumlanmaya açıktır ve her zaman ilgi çekicidir. Eski Mısırlılar, Asurlular ve Yunanlılar arasında, kâhinlerin ve büyücülerin başlıca görevlerinden biri rüyaları yorumlamaktı. Rüya tabirine ilişkin ilk metinler, M.Ö. 5000'li yıllarda Asurlular tarafından yazılmıştır. Bugün, modern fizyoloji ve psikoloji, rüyaların oluşumunda dış ve iç etkenlerin rolüne odaklanan araştırmalarını yoğunlaştırmıştır. Bu araştırmalara göre, genellikle rüyaların büyük beyindeki kişisel deneyimlerle ilişkili olduğu ve dış ve iç faktörlere bağlı olarak meydana geldiği kabul edilmektedir.1 Rüyaların nasıl gerçekleştiği konusundaki açıklamalar ise genellikle varsayımlarla sınırlı kalmıştır ve rüyalar, hâlâ tartışmalı bir araştırma alanıdır. Yûsuf 12/43.-44. ayetler bağlamında Hz. Yûsuf dönemi kralınınprekognitifrüyasına2 odaklanan bu yazının araştırma sorusu şudur: “Rüyaların gelecekle bağlantılı olanları var mıdır?” Yazının amacı, insan ile rüyalar yoluyla geleceğin gizemlerini öğrenme arzusu arasındaki karmaşık durumu keşfetmektir. Elde edilen bulgulara göre (inkârcıların gördükleri dâhil) rüyalar, sadece bilinçaltının bir ürünü değildir. Yani rüyalar, geleceğe dair mesajlar içerebilir. Bununla birlikte bu mesajları doğru şekilde yorumlayabilmek, vahyî bir bilgiye sahip olmayı gerektirmektedir.
Yedi Semiz İnek, Yedi Zayıf İnek ve Yedi Kuru Başak
Hz. Yûsuf dönemi kralı, bir rüya görür ama “gördüm” yerine “görüyorum” diyerek rüyasını anlatır. Dilde, bu kalıp farkına bir anlam yüklemeye gerek duymayanlar olsa da onun “görüyorum” demesi, aynı rüyayı defalarca gördüğünün, bu rüyanın etkisi altında kaldığının ve bu nedenle rüyasını yorumlatmak istediğinin bir işareti olarak değerlendirilebilir. Rüyayı o kadar ciddiye almıştır ki ne anlama geldiğini “ileri gelenler”e sormuştur: “(Bir gün) kral dedi ki: Rüyamda yedi semiz inek görüyorum ki onları yedi zayıf (inek) yiyor. Bir de yedi yeşil başak ve bir o kadarı da kuru. Ey ileri gelenler, eğer rüya tabir ediyorsanız rüyama açıklık getirin.” (Yûsuf 12/43). Burada bolluğun bir gün sona ereceğine başka bir ifadeyle her çıkışın bir inişinin olacağına dair bir imanın söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Rüyaya ilişkin bu ayette yedi kuru başağın ne yaptığının belirtilmemesi, öncesinde yedi zayıf ineğin ne yaptığının belirtilmesinin yeterli görülmesinden kaynaklanmaktadır. Yani rüyada yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yemesi gibi yedi kuru başak da yedi yeşil başağı yemektedir. Kralın, rüyasını “tabir” ettirmek istemesi, bu rüyanın geleceğe dair bir mesaj içerdiğini düşünmesi nedeniyledir. Onun bu düşüncesi, Hz. Yûsuf’un hapishaneden çıkmasına vesile olmuştur. Yüce Allah, bir kuluna gösterdiği rüyayı başka bir kuluna yardıma dönüştürebilir. O’nun her şeye gücü yeter.
Ahlâm: Düşler mi, Yalancı Rüyalar mı?
Kralın rüya tabirini sorduğu ileri gelenler, rüya tabirini bilmediklerini söylememişler ancak kralın rüyasını tabir etme konusunda acizliklerini vurgulamışlardır. Bu sırada kendilerini bilgili göstermeye çalışmamışlardır: “Onlar da ‘Bunlar karışık düşlerdir. Biz, böyle düşlerin tabirini bilmeyiz.’ dediler.” (Yûsuf 12/44). Ayetteki “karmakarışık (edġâś)” kelimesinin anlamının, aslında bir kısmı yaş bir kısmı kuru değişik bitkiler demeti olduğu da söylenmiştir.3 Daha sonra istiare yoluyla “karmakarışık” anlamında da kullanılır hâle gelmiştir.4 Anlaşıldığı kadarıyla kral, ileri gelenlerin fikirlerine değer vermekte ve onlar da düşüncelerini beyan ederken rahat davranmaktadır. Yine “düşler (ahlâm)” kelimesi, hilm yani ağırbaşlı ve sakin olma anlamında bir kelimedir. Rüya görme hâli için bu kelimenin kullanılmış olması, uyku halinin sakinlikle ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bir yoruma göre de ahlâm, bir şeye delalet etmeyen yalancı rüyalardır. Kralın rüyası için düş yerine “düşler” demeleri, kralın başka rüyalarını da anlatmış olabileceğini akla getirmektedir. Diğer ihtimal de rüyaya anlam veremediklerini daha fazla vurgulamak için çoğul ifade kullanmış olmalarıdır. Ayrıca bu ayet, “Rüya, ilk yorumlandığı anlamına gelir.” iddiasının doğru olmadığını göstermektedir. Zira ilk tabir edenler onu “karmakarışık” görmüş ancak Hz. Yûsuf’un tabiriyle o rüyanın anlamlı bir mesaj içerdiği ortaya çıkmıştır.
Sonuç
Hz. Yûsuf dönemi kralının prekognitif rüyasından söz eden yukarıdaki ayetler (Yûsuf 12/43-44), rüyaların gerçekte ne anlama geldiğini tespitin zorluğunu göstermektedir. Kralın rüyası, rüyaların sadece bilinçaltının bir ürünü olmadığını, ilahi mesajlar da içerebileceğini gösteren etkileyici bir örnektir. Kralın rüyasını yorumlayamayan ileri gelenlere karşın Hz. Yûsuf'un sorulan rüyaları doğru yorumlaması, peygamber olarak vahyî bilgi almasıyla ilişkilidir. Dolayısıyla bu hikâye, rüyaların anlamlı mesajlar içerebileceğini ortaya koyar. Kesin rüya yorumu için vahyî bilgi şarttır. Rüyalar, insanlık tarihinde geleceğe dair öngörüler de içerebilir ve onların gizemli yönleri hâlâ keşfedilmeyi beklemektedir. Anlaşıldığı kadarıyla rüyalar yoluyla geleceği öğrenme arzusu evrenseldir ve farklı inançlarda da mevcuttur.
1- İlyas Çelebi, “Rüya”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 06 Nisan 2024).
2- Gelecekte meydana gelecek olayların önceden bilinmesini sağlayıcı rüya.
3- Muhammed b. Ali eş-Şevkânî, Fetḥu’l-ḳadîr: el-câmiʿ beyne fenneyi’r-rivâye ve’d-dirâye min ʿilmi’t-tefsîr (Dımaşk: Dâru İbn Kesîr, 1414), 4/501.
4- İleri gelenlerin, kralın rüyasının “karmakarışık” bulduklarını ifade ederken kullandıkları kelimenin (edġâś) aslının “yaş ve kuru bitki demeti” anlamına gelmesi ile rüyada yer alan “yeşil ve kuru ot” arasındaki uyum dikkat çekicidir.