“Hz. Peygamber’in Eşleri ve Evliliklerinin Arka Planı”

Başakşehir Özgür-Der’de her ayın ikinci perşembesi düzenlenen Siyer-i Nebi Sohbetlerinde bu ay ki konu Hz. Peygamber’in Aile Hayatı ile ilgiliydi. M. Furkan Gökçe’nin görselleştirdiği programda Bahattin Urlu konuşmacı oldu.

Bahattin Urlu konuşmasına Ahzap Suresinin 21. Ayetine dikkat çekip, “Allah’ın Rasûlü’nde sizler için gerçekten de (takip edilmeye değer) güzel bir örnek vardır” ifadesinin aile hayatı içinde geçerli olduğunu ve aile konusunda peygamberin çok güzel örnekliklerini olduğun ifade ederek başladı.

Urlu konuşmasına şu hususları ekleyerek devam etti

“Allah Rasûlü (sav) hiçbir şekilde insanların tamamen cemiyet dışı ve insanî ilişkilerden uzak bir hayat sürmelerini istememiştir. 25 yaşlarında iken kendisinden on beş yaş büyük dul bir hanım olan Hatîce bint Huveylid’le (rah) evlendi. Allah Rasûlü (sav), biri hariç çocuklarının tamamının annesi olan Hz. Hatice (rah) ile yaklaşık 25 yıl evli kaldı ve mesûd bir aile hayatı yaşadı. O, çok evliliğin yaygın ve prestij alameti olarak görüldüğü Mekke Arap toplumunda ilk hanımı vefat edinceye kadar ikinci bir evlilik düşünmemiştir. Onun hayatının en sıkıntılı dönemi Hz. Hatice (rah) ile olan beraberlik yıllarındadır.

         Hz. Peygamber’in (sav) çok kadınla evliliği Medine döneminde başlar. Bu süreçte Rasûlullah’ın (sav) şahsında iki yönü ortaya çıkar ki, bunlardan biri siyâsî şahsiyet (yönetim sorumluluğu), diğeri de teşriî şahsiyettir. Bu sebeple onun Medine dönemindeki bütün uygulama ve faaliyetlerini bu iki fonksiyonunu dikkate alarak değerlendirmek gerekir. Dolayısıyla onun evliliklerinde de hem devlet başkanı hem de dinî vazifelerinin belirleyici rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten de Allah Rasûlü’nün (sav) yapmış olduğu izdivaçların bir kısmında siyasî, bir kısmında psikolojik, başka kısmında ise teşriî yön ağır basar.

Allah Rasûlü’nün (sav) evliliklerinde teşriî yön de mühimdir. Öyle ki, onun aile içi hayatıyla ilgili sünneti, sadece hanımları vasıtasıyla gelmiştir. Değişik yaşta, huyda, mizaçta, farklı kabiliyet ve kültüre sahip, muhtelif kabile menşeli kadınların bir araya gelmesi çok farklı ailevî hadiselerin doğmasına sebep olmuş, bu sayede aile konusunda çok zengin bir sünnet hazinesi ortaya çıkmış, daha sonra bu tecrübe birikimi halindeki sünnet müminlerin anneleri tarafından Müslümanlara intikal ettirilmiştir. Bilhassa onun en genç eşi Hz. Âişe bilhassa aile hayatıyla ilgili pek çok peygamber hadisi ve uygulamasının Müslümanlara ulaştırılmasında büyük rol oynamıştır.

           Hz. Peygamber’in Eşlerini İlk dönem klasik siyer kaynaklarımız, şu şekilde sıralarlar: 

1. Hz. Hatice

2. Hz. Sevde

3. Hz. Aişe

4. Hz. Hafsa

5. Hz. Ümmü Seleme

6. Hz. Ümmü Habibe

7. Hz. Zeyneb bt. Cahş

8. Hz. Zeyneb bt. Huzeyme

9. Hz. Cüveyriye

10. Hz. Safiyye

11. Hz. Meymune

            Bu eşleri dışında Hz. Peygamber’in Ben-i Kurayza’dan aldığı Hz. Reyhane ve Mısır’dan gelen Hz. Mariye olmak üzere iki cariyesi (ancak evlenerek eşleri )vardır. Hz. Peygamber’in evlendiği kadınların sayısı toplam 13’e ulaşmaktadır Bunlardan Hatice, Zeyneb bt. Huzeyme ve Reyhane kendisi hayatta iken vefat etmişlerdir. Böylece Hz. Peygamber, 11 kadınla değişik sebeplerle evlenmiş olup vefat ettiğinde yanında bulunan kadın sayısı 10 dur. 

             Hz. Peygamber dört kadınla evli idi, bilindiği gibi Kur’an, Müslümanlara tek evliliği tavsiye ettiği hâlde, zaruri durumları gözeterek dörde kadar evliliğe izin vermiştir. Hz. Peygamber, asla kendisini toplumda yürürlüğe koyduğu dinî hükümlerin dışında saymamıştır. Öyleyse niçin dört evlilik sınırlamasının dışına çıkmış gözükmektedir? Acaba onun böyle yapması ilâhî vahye dayanan bir imtiyazdan, bir istisnaî durumdan mı kaynaklanıyordu? Dördün üzerinde evliliğin olduğunu savunanlar da olmuştur. Ancak sahabe asrında ve İslâm tarihi boyunca, dörde kadar evlenmeye izin veren Nisa 3 ayetinin “evliliğin dört kadın ile sınırlı olduğu” şeklinde anlaşılması ve böyle uygulanması, evliliğin dörtle sınırlı olmadığı şeklindeki yoruma imkân vermemektedir.

Bu yorum muhtemelen, Hz. Peygamber’in bu sınırlamaya neden uymadığı sorusunu izah etmeye yönelik Hz. Peygamber’i savunma gayretinden kaynaklanmaktadır.

           Hz. Peygamber’in dörtten fazla evliliği meselesi, bize göre “Kur’an’da dört evlilik sınırlamasının olmadığı, dolayısıyla Hz. Peygamber’in çok evliliğinin, bu manada, Kur’an’a uygun olduğu” yorumuna gerek bırakmayacak bir nitelik arz etmektedir. Klasik İslâm tarihi kaynakları incelendiğinde, Hz. Peygamber’in vefat ettiği sırada yanında hukuken 9 tane kadın bulunduğu, ancak onun ümmetine uyguladığı şekilde fiilen 4 kadınla evli olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Ancak Hz. Peygamber, bu kadınların yanına uğruyordu.  Bunlardan sadece gününü Hz. Aişe’ye bağışlayan Sevde’ye nevbet günü tahsis etmemiş, diğer 8 tanesine nevbet günü tayin etmişti. Hz. Peygamber, “Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin.” ayetinin gelmesi üzerine, eşlerinden dördünü yanında bırakıp diğerlerinden ayrılmak istedi. Bu kadınlar, Hz. Peygamber’in boşama teklifi karşısında ayrılmayı istemeyip: “Bizi boşama! Bizi kendi hâlimize bırak! Nefsinden ve malından istediğini ayır.” demişlerdi. Böylece Hz. Peygamber bunlardan ayrılmayıp, evinde barındırmaya devam etti.

Hz. Peygamber’in fiilen dört kadınla evli olduğunu İbn İshak açıkça ifade eder: “Bu ayetin inmesi üzerine Rasulullah diğer eşlerini kendi hâllerine bıraktı. Onlara dilediği şeyi ayırdı. Rasulullah’ın yanlarına girdiği kadınlar; Aişe, Zeynep, Ümmü Seleme ve Hafsa idi. Aralarında kendini ve malını eşit surette taksim ederdi.”  İbn Sa’d da bu durumu açıkça şu şekilde ifade etmiştir: “Hz. Peygamber, hanımlarından bir kısmını boşamak istiyordu. “Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin.” ayeti kerimesinin gelmesi üzerine Hz. Peygamber, eşlerinden beşini geriye bıraktı, dördü ile evliliğe devam etti. Geriye bıraktıkları Sevde, Ümmü Habibe, Safiyye, Cüveyriye, Meymune idi.” Belazuri de isim sıralayarak Hz. Peygamber’in evliliğe devam ettiği ve azlettiği hanımlarını şu şekilde sıralar: “Ayet inince Hz. Peygamber, Sevde, Ümmü Habibe, Safiyye, Cüveyriye, Meymune’yi azletti, Aişe, Hafsa, Zeynep, Ümmü Seleme ile evliliğe devam etti.” Bu alıntılardan da net bir şekilde anlaşılmaktadır ki; Hz. Peygamber, vefat ettiğinde dört kadınla evli idi. Diğer beş kadını ise kendi istekleri üzerine evinde barındırıyordu. Ancak bunlarla fiili bir evliliği söz konusu değildi. Yanında kalacaklar arasında Safiyye ve Cüveyriye gibi en gençleri seçmemesine de dikkat edilmelidir. Bu konuyu izah sadedinde Hamidullah; Hz. Peygamber’in eşlerinden dördü dışındakilere boşanmayı teklif ettiğini, bunların kabul etmemesi üzerine fiili olarak evliliğinin devam etmediğini, ancak onları korumak, kollamak adına hukuki olarak bunun devam ettirildiğini aktarır ve sonuç olarak şöyle ifade eder: “Resulullah (as), bundan böyle bu dokuz hanımından ancak dördü ile karı-koca ilişkilerini sürdürecektir. Resulullah (as)’ın hanımlarının hepsi, bu fiilî ayrılık durumunda bile, hukuki bakımdan onun eşi olarak kalmayı tercih etmişlerdir. Muhammed (as), hanımlarına mümkün olan her türlü serbestliği tanımış, onlar da kendi seçimlerini yapmışlardır.”

Urlu konuşmasını, Hz. Peygamberlerin Eşleri ve evlilik süreçleri hakkında detaylı bilgiler vererek tamamladı.

Programa Başakşehir Özgürder'in Youtube sayfasında yayınlandı.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Müslüman şahsiyetin özellikleri
Gazze dayanışması sürüyor: Direnen Gazze kazanacak!
Özgür-Der, Gazze’de yemek dağıtımını sürdürüyor
Mücadelede süreklilik ve Gazze’nin öğrettikleri
Sağlık çalışanları Gazze'deki soykırımı Antalya'da protesto etti