Bu yazıda Al-i İmran Suresinde Hz. İsa’nın vefatı ve inişine dair ayetler hakkında bazı yorumları aktarıp değerlendireceğiz.
Mustafa İslamoğlu Hz. İsa’nın vefatı ve inişine dair “(İnkârcılar İsa’ya) tuzak kurdular, Allah da onların tuzağını başlarına geçirdi. Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır. O zaman Allah ‘Ey İsa!’ demişti, ‘Seni Ben vefat ettireceğim ve katıma yükselteceğim.” (Al-i İmran, 3: 54-55) ayeti bağlamında Maide Suresi 117’yi de delil göstererek görüşlerini ortaya koymaktadır. Ona göre Allahu Teala şöyle demek istemektedir: “Seni öldürdüğünü iddia eden Yahudiler değil, Ben alacağım senin canını.” Yazar vefat kelimesinin mecazi anlamı olan “uyku” veya “öldürmeksizin çekip katına alma” anlamı verenlerin olduğundan da söz etmekte ama onlara katılmamakta ve Kur'an’ın Hz. Peygamber (s)’den önce hiç kimseye ölümsüzlük bahşedilmediğine dair ayetlerin numaralarını vermektedir (Enbiya, 21: 8, 34-35; Rad, 13: 38; Furkan, 25: 20).1 Yani İslamoğlu’na göre, Hz. İsa vefat etmiştir. Dolayısıyla da tekrar dünyaya gelmesinden söz edilemez.
İslamoğlu’nun Hz. İsa’nın vefat ettiğine dair görüşü Kur'an bütünlüğüne gayet uygundur. Gerçekten de vefat etmediğini söyleyenler bunu gerekçelendirmek için garip ayrımları gündeme getirmektedirler. Sözgelimi mevt ile vefatın aynı şey olmadığını ilkinin kesin ölüm ikincisinin uyku anlamına geldiğini söylemektedirler. Halbuki vefat yalnız başına kullanıldığında mevt kelimesiyle aynı anlama gelmektedir.2 Şu ayette vefat mecaz anlamında kullanılmıştır ancak “yeteveffâkum billeyli” terkibiyle: “Sizi ‘geceleyin ölü gibi uyutan,’ gündüzün ne yaptıklarınızı bilen, sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur.” (Enam, 6: 60). Ayette “geceleyin ölü gibi uyutulmadan” bahsedildikten sonra “tekrar uyandırılıp kaldırılma”dan söz edilmesi ayetteki vefatın mecaz olduğuna karinedir.
İslamoğlu Hz. İsa’nın öldüğüne hiç kimseye ölümsüzlük bahşedilmediğine dair ayetleri delil getirmesi ise “beşerin belli bir ömür sürüp vefat etmesi” açısından makul ancak “ölümsüzlük” açısından kuvvetli bir gerekçe değildir. Zira Hz. İsa’nın Hz. Muhammed (s)’den önce doğduğu kabul edilse ama Hz. Muhammed (s)’den önce ölmediği söylense bu, Hz. İsa’nın ölümsüz olduğu anlamına gelmez. Allahu Teala dilerse onu kıyamet anında da vefat ettirir ve bu durumda da Hz. İsa “Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiya, 21: 35) ayetinin kapsamı dışında çıkmış olmaz.
Fethullah Gülen de Said Nursi gibi Hz. İsa’nın dünyaya geri dönmeyeceği kanaatindedir: “Bediüzzaman Hazretleri genel yorumu itibariyle onu şahs-ı manevi olarak yorumluyor. 'Bir şahs-ı manevi olarak gelecek' diyor. Buna kimsenin itiraz etmeye hakkı yok. Şahs-ı manevi olarak gelecek demek, bir ruh, bir mana gelecek, insanlar üzerinde bir esinti belirecek. İnsanlar anlaşacak, uzlaşacaklar.” Yani her ikisine göre de Hz. İsa’nın bizzat gelmesi söz konusu değildir.
En doğrusunu Allahu Teala bilir.
Dipnot:
1- İslamoğlu, Mustafa, Hayat Kitabı Kur'an Gerekçeli Meal-Tefsir, 3. bs., Düşün Yay., İst., 2009, s. 115.
2- Râzî, Ebu Bekr b. Abdilkadir, Muhtaru’s-Sihah, er-Risale Yay., Beyrut, 1996, s. 731.