Huzurlu olabilmenin başlangıcı inançtan geçiyor!

Sefa Saygılı, insanların mutluluk arayışlarıyla her şeyi yaptıkları bir zaman diliminde inancın huzurlu birey ve toplumun temeli olduğunu kaydediyor.

Sefa Saygılı / Yeni Akit

İnanç sağlığımızı koruyor

İnançlı olmak ve ibadet etmenin endişe ve sıkıntıyla baş etmeye, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından korunmaya yarayan güçlü birer dayanak olduğu giderek daha iyi anlaşılıyor. 

Allah inancı olan kişilerin stres ve yalnızlıkları hafiflemekte, psikiyatrik yakınmaları azalmaktadır. İnançlı olan kendini yalnız hissetmez, dünyada bulunmasının bir hikmeti olduğunu bilir ve yaptığı zerre kadar iyiliğin de kötülüğün de karşılıksız kalmayacağına inanır. 

Dua etmekle kişi Yaradan’la direkt iletişime girmektedir. Böylelikle problemlerini ve isteklerini bildirmekte, bu da kişiyi rahatlatmakta ve terapi etkisi yapmaktadır. Bir hastam “Dua etmeyi terapistle konuşmaya benzetiyorum, özellikle yüreğimin ve ruhumun derinliklerindeki şeyleri, en dibe itip inkâr ettiğim konuları ifşa ettiğim zamanlar bunu daha yoğun olarak hissediyorum” demişti. 

Yeni evli bir çiftin vefat eden tek çocukları için kederlerini de Allah inancı hafifletiyordu. “Onu bize veren Rabbim, alan da Rabbim. Sığınacak başka kimimiz var? Ne diyebiliriz ki?”diye durumlarını izah ediyorlardı.  “O yavrumuz direkt cennete gidecektir. İnşallah iyi bir kul olur, biz de onun yanına gider ve yavrumuzla cennette buluşuruz” diye ekliyorlardı. 

İnançlı olan ve ibadet edenler; uyuşturucu ve alkol kullanmaktan uzak oluyor, psikiyatrik hastalıklara daha az yakalanıyorlar. İbadetle birlikte sosyalleşme de artıyor, Alzheimer riski düşüyor. ABD’de yapılan bir başka araştırma ise ibadet edenlerin kendilerini etmeyenlere oranla daha iyi hissettiklerini gösterdi.

Yine dindarlar evlilik dışı gayrimeşru ilişkilere pek rağbet etmiyorlar, alkol ve benzeri maddeler de kullanmadıkları için daha mutlu, huzurlu ve uzun süren evliliklere sahip oluyorlar.

İnanma ve ibadet elbette ahirette karşılığını bulacaktır. Ancak yaşadığımız dünyada da bize sağlık ve mutluluk verecektir. 

İYİLİK TERAPİSİ 

Bizim inancımızda da kültürümüzde de iyilik yapma, derdi olana yardım etme, aça ve muhtaca verme, sıkıntısı olanın sıkıntısını giderme tavsiye edilmiştir ve ecri, sevabı büyüktür. Şimdi de bakıyoruz iyilik etme ruh sağlığımıza fayda veriyor, iyilik ederken kendimize de iyilik yapmış oluyoruz.

Arthur Brooks’un The New York Times’taki yazısına göre; vermekte cömert olanların gerçekten de daha iyi duruma geldiklerine dair güçlü kanıtlar mevcuttur. Brooks bunu hayırseverlik amaçlı bağışlarla ilgili bir kitap üzerinde çalışırken keşfetmiş. Brooks, “Öğrendim ki, psikologlar bağış yapmanın ve gönüllü çalışmanın yardım eden kişiye bir dizi fayda sağladığını uzun zaman önce anlamış. Harvard Üniversitesi ile British Columbia Üniversitesi’nden araştırmacılar “mutluluğu” rakama döktüklerinde, kişinin sadece kendisi için para harcamasının neredeyse hiçbir fark oluşturmadığı halde başkaları için harcamasının mutlulukta ciddi bir artışa sebep olduğunu tespit etti” diye yazdı.

Brooks şöyle söylüyor: “İnsanlar zamanlarını veya paralarını inandıkları bir davaya adadıklarında problem çözen kişilere dönüşür. Problem çözenler seyirci kalan kişilerden ve bir olayda mağdur durumunda olanlardan daha mutludur.” 

Gerçekten yardım etme ruhu ve iyilikseverlik kişide terapi etkisi yapmaktadır. Bu tespit birçok çalışmada ortaya çıkmıştır:

• Yüksek fedakârlık ve yardımseverlik gösteren kişilerde endorfin denilen mutluluk hormonu salgılanmaktadır. Bu hormon ise insanları daha huzurlu ve mutlu olmalarını, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesini, rahatsızlıklardan daha çabuk iyileşmelerini sağlamaktadır.

• Son araştırmalar iyilik yapmanın insanların genlerinde bulunduğunu göstermiştir. Yani insan, yaradılışına uygun davrandığında ve içinden geleni yaptığında yaradılışı onu iyiliğe sevk edecektir.

• İyilik yapmayı sevenlerin daha uzun yaşadığı tespit edilmiştir.

• Vermek hayatı renklendirir; heyecan, enerji ve zevk verir. Strese iyi gelir. İyilik yapanların depresyona yakalanmaları daha zordur.

• Vermek ve iyilik yapmak kendine güveni artırır, yaşam deneyimi ve birikim sağlar.

Kısacası vermek, iyilik yapmak sadece karşı tarafa değil yapana da fayda sağlamaktadır. Kişiye sağlık, mutluluk ve neşe; hayatına anlam ile bolluk ve bereket getirir.

 Mutlu olmak istiyorsak mutlu etmeyi öğrenmemiz gerekecektir. Bu da iyilik ve verici olmakla olur. Ancak bunları yaparken saygılı ve alçakgönüllü olmalı; sevecenlikten ve güler yüzlü olmaktan vazgeçmemelidir. Tabii mümkün olduğunda iyiliği gizlice yapmalıdır.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!
ABD, Suriye'deki askeri birliğini geri çekecek mi?
Suriye Devrimi'nde kazananlar ve kaybedenler