Hutbe: Anlatım (2)

Ali Bulaç

Cumartesi günü, her cuma yaklaşık 80 bin camimizde okunan hutbenin öneminden ve hutbe yazımında kullanılacak "ana" ve "destekleyici kaynaklar"dan söz etmiştik. Bugün hutbenin biçiminden, yazımda takip edilecek dil, üslup ve anlatımdan bahsedeceğiz.

Belirtmek gerekir ki, imam, hatip ve vaizler, eğer yeteri eğitimi almışlarsa Türkçeyi en iyi kullanan kimselerdir. Türkçenin gelişip zenginleşmesinde imam, hatip ve vaizlerin oynadığı rol çoğu kimsenin dikkatinden kaçmaktadır. Bu iki şekilde olmaktadır: a) Hatipler, bir konuyu halka anlatmak üzere minbere veya kürsüye çıktıklarında ortalama cemaati göz önünde bulundururlar. Bu, dil üzerinden halka ulaşmanın önemli bir yoludur. Hatip, ne ağır-ağdalı bir dil kullanma lüksüne sahiptir ne de halkın anlamadığı öztürkçe-uydurukça kelimeler. b) Felsefe, sanat, musiki, edebiyat ve genel olarak kültürün gelişmesinde din her zaman birinci derecede rol oynamıştır, bu dilin de gelişmesinde öyledir. Hatipler, ele aldıkları konularda dinî kaynakları referans aldıklarından, gündelik "dil" ile "din" arasında köprüler kurup dilin semantiğini zenginleştirmektedirler.

Hutbenin anlatımı ve biçimi ile hatibin takip edeceği esasları iki gruba ayırıyoruz.

A) Hutbede takip edilecek esaslar:

1) Hutbenin dili sade ve anlaşılır olmalıdır. Ancak bu hutbenin basit, yüzeysel ve anlam yoksunu olmasını gerektirmez. Maharet odur ki, İbn Sina gibi düşünüp Yunus gibi ifade edebilmektir. Yalın halde hazırlanmış bir hutbe, gerisinde muazzam bir alem tasavvurunu, dünya, insan ve hayat telakkisini barındırabilir. Her bir cümle "nasihat" olursa, iştikakına uygun olarak nasihat olan her bir cümle "süzme bal" hükmünde dinleyenin ruhuna akar.

2) Cümleler mümkün mertebede kısa olmalıdır. Bu konuda imam hatiplerin kısa cümleleriyle meşhur romanları okumalarında fayda var.

3) Üslup berrak olmalıdır. Deneysel olarak biliyoruz ki, biri lafı uzatıp duruyorsa konu zihninde sarahat kazanmamış demektir, bu üslubuna da yansır.

4) Bilgiler net ve kesin olmalıdır. İslam kelamında veya fıkhında ortaya çıkmış ihtilaflar, tartışmalara ve fırkalaşmalara sebebiyet vermiş konular cuma hutbesinin veya va'zın konusu değildir. Özellikle dinî bilgi etrafında şüphe uyandırıcı şeylerden kaçınmalı, dinin ana doğruları, sabiteler tartışma ve müzakereye açılmamalıdır. Benim kanaatime göre değil hutbe minberlerinde veya vaaz kürsülerinde, televizyon ekranlarında bile, dinî sabiteleri tartışmaya açıcı programlardan kaçınmak lazım. Mesela bu ülke insanları yüzlerce senedir kurban ibadetini vacip biliyorlarsa, bunun sünnet olabileceği, koç, kuzu, inek vs. yerine tavuk, balık da kurban edilebileceği veya kurban parasının yoksullara verilebileceği yolundaki tartışmalar zaman içinde kurban ibadetinin tümüyle terk edilmesine yol açmaktadır. Bu yönde görüş beyan eden reformist ilahiyatçılara itibar edilmemesi gerekir.

B) Hatibin takip edeceği esaslar:

1) Hatip, kendinden emin olmalı, cemaate güven verici bir kişilik profili çizmelidir.

2) Ses tonunu iyi ayarlamalı, ne alçak ne yüksek bir tonla hutbesini okumalıdır. Özellikle azarlayıcı olmamalı, çok gerekmedikçe öfke unsurunu sesine katmamalı, haklı olarak hiddetlenmesi gereken yerde bile itidali elden bırakmamalıdır. Cehennem azabını anlattığında, kendisi azap meleği rolüne soyunmamalı, sanki kendisi de günahkârlarla aynı kategoride azaba maruz kalmış gibi konuyu tasvir etmekle yetinmeli, herkesle beraber merhameti bol Allah'tan bağış dilemelidir.

3) Konuya hakim olmalı, postmodern bir dil kullanmaktan kaçınıp "ne olsa gider, bu da olur o da olur" demekten kaçınmalıdır.

4) Konuya hakim olduğu kadar camiye, yani cemaate de hakim olmalıdır. Teşbihte hata olmayacaksa "sahne hakimiyeti"ne dikkat etmelidir.

5) Gözleriyle cemaati taramalı, onlarla iletişim kurabilmeli, onları ruhen ve şahsiyet itibarıyla da yakından tanıdığı hissini ve intibaını vermelidir. Hatibin ve vaizin cemaatiyle iletişim kurması, mesajın hedef kitleye ulaşması bakımından önemlidir.

ZAMAN