Bir Muharrem de Böyle Geçti Sevgili Doktor
Mustafa Yılmaz / Haksöz-Haber
Sen söylenmesi gerekenleri söyledin, görülmesi gerekenleri gösterdin, yazılması gerekenleri yazdın. Ama işitmediler, işitmek istemediler, görmediler, görmek istemediler, okumadılar, okumak istemediler. Hala kulaklar sağır, gözler kör, idrakler kapalı. Hala dine karşı din savaşıyor. Al İslam’a karşı Kara İslam, nebevi önderliğe karşı saltanat, Ebuzer’e karşı Kab’ul Ahbar, Ali’ye karşı Muaviye, Hüseyin’e karşı Yezid iktidardadır. Hala Kur’an mehcur, hala peygamberi sünnet kayıp, hala batıni, tasavvufi risale ve efsane İslam’ı el üstünde. Hala kabirlerden medet umuluyor, mesaj kabirlere kurban ediliyor. Ali’nin Şiası olduğunu söyleyenler Muaviye’nin, Hüseyin’in mevlası olduğunu söyleyenler Yezid’in bayrağını taşıyor. Zeyneb’in mezarında ağlayanlar oligarşiye özeniyorlar. Din saltanata dönüşmüştür. Senin uğruna can verdiğin idealler yasaklı ve baskı altındadır.
Sevgili Doktor!
Biz senin Kevir’ine düştüğümüz günden beri seninle sırdaş olduk, sesine kulak kesildik, sözün güzelini duyduk. Tevhidi alt yapıyı, adaleti, nebevi sünneti, hicreti, şehadeti, Kur’an’ı, insanı, kendimizi devrimci yetiştirmeyi, hak kapısı önünde vücut halkasını ezmeyi, sorumlu aydını, göbekli müfessirleri, batıl ideolojileri, kapitalizmi, sosyalizmi, para babalarını, bezirganları, din baronlarını, sahte takvaları, kirli zühtleri öğrendik.
Ey Kitab’ın Yetimi, Ey Ali!
Senin gördüğün ve söylediğin manzara bugün pek değişmedi. “Okumanın, düşünmenin, aydınlanmanın, kavramanın, bilinçlenmenin, yol bulmanın [hidayet], ayağa kalkmanın [kıyam], amel etmenin kitabı olan Kur'an; izleyicilerinin, yükümlülük, seçebilirlik [furkan] ve insani sorumluluğu adına önerdiği tek çözüm; "İstihare" olan, teberrük edilen bir kitap biçimine dönüştürüldü. İzleyicilerinin ona karşı görevi: Kupkuru bir yüceltme, takdis, tazim, teberrük ve öpmek… Abdestsiz el sürmemek, bir kılıfa geçirerek aynanın kenarına veya duvarın yüksek yerine asmak... Kundağın yanına, yeni evin kapısına, misafirin başucuna... Bazı sureleri / ayetleri de cadıca işlevler, özel törenler, tılsım ve büyüler, cin ve romatizma, kovup-gidermeler, büyük büyülerin düğümlerini atmalar... için kullanılır oldu.”
“Bundan önce dindarlar, sömürgecilik ve emperyalizmin boyunduruğunda olmalarına rağmen; gündeme gelen dini amel; dini tavır onlar için şu anlama geliyordu: Bireysel günahlardan arınmak, ibadetle ahiret için sevap devşirmek, Resul ve imamlar ile salihlerin şefaatini kazanmak... Peki ya emperyalizm ve sömürgecilik?” (...)