Hürriyet kaşınıyor. Erdoğan da kaşıyacak gibi.
Erdoğan bir hafta sonraya randevu verdi, Doğan ‘Hemen şimdi’ dedi..
Savaş baltaları bundan sonra kınına girer mi bilmem.
O zaman bu savaş ne zaman ve nasıl biter?
Doğan batarsa, varisi kim olur?
Sıra Koç’a gelir mi?
Hürriyet gazetesi Simavi’lere uğur getirmedi. Milliyet de Karacan’lara.. Bakalım Doğan’a getirecek mi?
Sanki Erdoğan, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” der gibi, bazılarına aba altından sopa gösteriyor..
Doğan’ın acelesi var ve öfkeli.. Bir de yalnız adam..
Bana sorarsanız madem silahlar çekildi, taraflar tetiği çekmeden silahlarını indirmeyecek..
Doğan bu savaşı kazanabilir mi?
Bana göre şansı sıfır.. Bir darbe bile Doğan’ı kurtaramaz..
Birilerinin “durumdan vazife çıkartacağı”ndan kuşku yok!
Doğan’ı silmek isteyenler için fırsat doğdu.. Öte yandan bu işi iktidarı köşeye sıkıştırmak için fırsat bilenler de olacak..
Hürriyet’in Erdoğan’la ilgili iddiaları gayri ciddi. Saptırmalarla dolu.. Acemice..
“Yazmayalım mı?” diye başlık atmış! “Yaz, ama yalan yazma! Saptırma! Okurunu geri zekalı yerine koyma!” Şecaat arz ederken sirkatin söylemek işte böyle bir şey olsa gerek..
Ama Erdoğan’ın, Doğan’la ilgili iddiaları ciddi, can alıcı..
Erdoğan teftiş kurullarını harekete geçirecek ve ellerindeki dosyaları savcılıklara gönderecek olursa Aydın Doğan’ın işi zor!
Belge diye sunduğu, iddianamenin kapak sayfası. İçinden alıntıladığı satırların üzerinde oynanmış. “Başbakanlığa” kelimesi “Başbakan”a olmuş mesela! Ortada bir iftira var! Kaldı ki, iddianamede yer alan ifade, mahkeme tarafından ciddiye alınmayan bir sanığın “itirafları” arasında yer alıyor.. Sözkonusu “itiraf” ise, savcı tarafından suçunun cezasını hafifletme açısından yapılan bir teklif üzerine söylenen sözlerden ibaret!
Şimdi AK Parti hükümetinin, partiye yakın bürokratların ve belediyelerin yeni saldırılara hazır olması gerekir..
Bu hesaplaşma burada bitmeyecek..
Birtakım kasetler, ses kayıtları, itiraflar arkası arkasına gelecek. Karı-kız ilişkileri, çıkar ilişkileri..
Ramazan’da başımıza bir de böyle bir iş çıktı..
Bu tartışma Ergenekon davasını bile gölgede bıraktı..
Başbakan, Doğan’a bir hafta süre verdi. Doğan da “Ne söyleyeceksen hadi şimdi söyle” diye cevap verdi..
Başbakan bu ara her hafta İstanbul’a gelecek.. Bu gidişle Doğan Medianın iddialarına cevap verecek..
Ama asıl hesaplaşma iki aktörün birbirleri ile söz düelloları ile sınırlı kalmayacak, hem Doğan’la ilgili iddialar idari ve hukuki takibe alınacak, hem de Doğan kendi ajandasındaki Erdoğan ve AK Partililerle ilgili tüm belge ve bilgileri yayına sokacak.
Yani bu bir zamanlar manşetlerine taşıdıkları “Topyekun savaş” gibi bir şey..
Doğan’ın bir sürü yumuşak karnı var. En hassas noktası ise, petrol kaçakçılığı ile ilgili iddialar.
Tabii o kapıyı açtığınız zaman arkasında bir sürü tanınmış sima görürsünüz.. Orada herkes var.. Sağ, Sol, Alevi, Sünni, Liberal, Milliyetçi, Muhafazakâr, hemen herkes!
Bu işin asıl bam teli orası. Oraya varmadan bütün hesaplaşmalar eksik kalır..
Öteden beri bu işleri takip edenler, hep sıranın ne zaman Aydın Doğan’a geleceğini sorar dururdu.. Demek gün bugünmüş.
Daha doğrusu Doğan bunu kendisi istedi..
Şimdi merak edilen konu Doğan’ın ne kadar direnebileceği.. Ve bu işin ucunun Koç’a uzanıp uzanmayacağı..
Önümüzdeki günler içinde bu işin rengi belli olacak..
Daha ilk günden Doğan kanadı ağır bir yara aldı.. Kamuoyunda inandırıcı bulunmadı.. İlk saldıran taraf kendisi oldu ve haksız bir çıkış yaptı.. Erdoğan da bunu fırsat bildi..
Erdoğan bu noktadan geri adım atar mı?
Bana göre zor.. Geri adım atarsa biter.. Madem böyle bir yola girdi, sonunu getirmeli..
Bugünlerde Almanya’dan da bir açıklama gelebilir.. Dahası Aydın Doğan’ın Avrupa’daki mal varlığı da yeni bir soruşturmanın konusu olabilir. Bu uzak bir ihtimal değil..
Doğan’ın derin müttefikleri bakalım bu süreçte nasıl bir yol izleyecekler?
Selâm ve dua ile..
Vakit gazetesi