Hürriyet ve cihad: İmam Şeyh Şamil

Merve Okur, Şeyh Şamil'in hayat hikayesine odaklanıyor.

Merve Okur / Mecra

Kafkas Kartalı: Şeyh Şamil

Rus Çarı İvan’ın 1522'de himaye altına almak amacıyla girdiği sınırlardan, daha sonra çıkarılması adına mücadelelerin yapıldığı, kanlı katliamlara maruz kalan mağdur ve mağrur bir halktır Kuzey Kafkasya. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yıkılmasıyla geçmişini devralan Rusya’nın, stratejik konumu gereği sıcak denizlere, Orta Asya’ya geçiş bileti, aynı zamanda da en zengin ham madde kaynağıydı. Bu sebeple her yol mübah diyerek rüzgarını Kafkasya üzerinden hiç eksik etmedi.

Kafkasları ele geçiren Ivan, "Korkunç" namıyla biliniyordu. Şizofreni hastası olduğu düşünülen Çar'ın, öz oğlunu öldürdüğü sahne, kendisinden yıllar sonra, Ilya Repin tarafından böyle resmedilmişti.

Yüzyıllarca Ruslar ile mücadele eden Kuzey Kafkasya halkı, 17. yüzyıldan itibaren İslâm dinini benimsemiş, İslâm sancağına hizmet eden imamlar yetiştirmiş ve bu sancağı taşımak uğruna beş asır boyunca Rus saldırılarına direnmiştir. Bu imamlardan biri, büyük imamların kumandanlığını yaptığı savaşlarda yer almış ve onların yardımcılığını yapmış olan Şeyh Şamil’dir.

26 Haziran 1797 yılında Dağıstan, Gimri’de dünyaya gelmiştir. Çocukluk döneminden itibaren ulemalardan ders alarak yetişmiş, otuz yaşına geldiğinde tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tarih, sarf nahv, fen bilgileri, zâhirî ve batınî ilimleri öğrenmiştir. Daha sonra arkadaşları ile Irak’a giderek Mevlana Hâlid-i Bağdâdî’nin öğrencisi olmuştur.

Şeyh Şamil'in dünyaya geldiği ve çocukluğunu geçirdiği Dağıstan, Gimri.

İmam Şamil, Ruslara karşı savaşında ağır yaralar aldı, aç kaldı, dağlarda yattı... ancak mücadelesini uzun yıllar sürdürdü.

Otuz iki yaşında imam olan Şeyh Şamil’in Irak’ta olduğu sürelerde Kafkasya Müslümanları Ruslara savaş açmıştı. Savaş haberlerini alan Şeyh Şamil, Mevlana Hâlid’i Bağdâdî’nin talebesine halifelik vermesiyle Kafkasya’ya geldi ve büyük imamların yanında savaşa katıldı. Uzun süre devam eden bu savaşta Kafkasya tarihinde önemli yere sahip olan birçok öncü imam şehit edilmişti. Bunun üzerine 1835’te İmam Şamil, Çeçenistan ve Dağıstan’da toplanan alimler ve millet temsilcileri tarafından başa geçirildi. Küçük yaşlarından itibaren at binme ve kılıç kuşanmada ustalaşan İmam Şamil, sahip olduğu ilim ve bilim alanındaki bilgileri yirmi beş yıl boyunca süren savaşlarda kullanarak bütün Kafkas halklarını etkilemiş aynı zamanda da İslam ülkelerinde ün sahibi olmuştur.

"Mabedimiz vatan, mabudumuz hürriyettir.

Vatansız ve hürriyetsiz Allah’a nasıl ibadet edilir?"

Hürriyet ve cihad kavramlarını birbirinden ayırmadan, arkasında yüz binlerce mürid toplamıştır.

Katıldığı savaşta süngüyle ağır yaralanan Şeyh Şamil’in, baygın kaldığı yirmi beş gün sonrasında ilk sorduğu şey namaz vakti olmuştur.
  • …“Dinim ve vatanım uğrunda bütün çocuklarımı ve ailemi kılıçtan geçirseniz, zürriyetimi kurutsanız, en son teb’amı öldürseniz tek başıma son nefesimi verinceye kadar, sizinle savaş ederim.”

Rus ressam Franz Alekseyevich Roubaud'ın gözünden Kafkas halkları ve Çarlık askerlerinin çetin mücadelesi.

Şeyh Şamil, hayatının son dönemini esaret altında yaşamış olmasına rağmen, düşmanı Çar II. Aleksander'dan dahi hürmet görmüştür.

Kendisini ve Kafkasya’yı ele geçirmek isteyenlere karşı daima netti, hiçbir vaade karşı duruşundan taviz vermedi. Yirmi beş yıl boyunca dinini ve vatanını savundu, akınlar, baskınlar düzenledi. Kendisi ve ordusu karınlarına taş bağlayarak dağlarda mücadele etti. Rus halkına büyük kayıplar verdirdiği gibi kendi halkından da binlerce şehit verdi.

Uzun süren mücadelelerden sonra, 64 yaşında, Kafkas halklarının daha fazla zarar görmemesi adına ailesiyle birlikte esir olmayı kabul etti. Esir olmadan önceki şartlarında bile tek isteği Müslüman halkının dinini rahatça yaşayabilmesiydi.

  • Esir olduğu süre boyunca Rus Çar’ından büyük hürmet görmüştü. Kendisine büyük bir konak ve emrine hizmetçiler verilmişti. Hacca gitme isteği dahi kabul edilmiş ve geri dönmesi talep edilmemişti.

İmam Şamil, Medine’ye geldiğinde hastalandı, Kur’ân-ı Kerîm tilavetleri arasında 1287 (M. 1871) senesi Zilhicce ayının yirmi beşinci gününde kelime-i şehâdet getirerek vefat edip, sevdiklerine kavuştu. Cennetü’l-Baki kabristanına defnedildi.

Biyografiler Haberleri

"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?
Filistin cihadına adanmış bir ömür: İsmail Heniyye