Suriyeli muhalif kaynaklar, halihazırda Esed rejiminin cezaevleri ve sorgu merkezlerinde aralarında kadınların da olduğu en az 500 bin kişinin tutulduğunu belirtiyor.
Rejim zindanlarında alıkonulan mağdurların sadece küçük bir kısmı, serbest kaldıktan sonra yaşadıklarını paylaşma cesaretinde bulunuyor.
Suriye'de Haziran 2013'te alıkonulan Humuslu Sevsen Um Muhammed, işkenceye uğramış on binlerce mağdurdan sadece biri.
Um Muhammed, yaptığı açıklamada, rejim güçlerince keyfi olarak alıkonduğunu belirterek, "Rejim tarafından aranan bir kişiye kısa mesaj gönderdiğim bahanesiyle beni tutukladılar. Yaklaşık 3,5 ay farklı güvenlik birimlerinde tutuklu kaldım. İşkencelerin en şiddetlisine maruz kaldım." dedi.
Asılsız ithamlarla suçlandığını ifade eden Um Muhammed, güvenlik birimlerince uğradığı işkenceleri anlatırken göz yaşlarına boğuldu.
"Günde 1-2 saat uyuyabilirdik"
Genç kadın 2012 yılında alıkonulan kardeşinin işkence görerek öldüğünü belirterek, hafızasından silemediği işkence ve kötü muamele gördüğü anları şöyle anlattı:
"Tutukluyken her gün bin defa ölmeyi temenni ederdik. Küçük bir odada 40 kadınla kaldım. Çok sıcaktı, nefes alamazdık. Uyumamıza izin vermezlerdi. Günde sadece 1-2 saat uyuyabilirdik. Yorgun, bitkindik. Bizim için psikolojik işkence fiziki işkenceden daha zordu. Bize bilerek bu tür işkenceleri yaparlardı. İnsanların nasıl öldüğünü görüyorduk."
"Sigaralarını vücudumuzda söndürürlerdi"
Maruz kaldığı işkenceleri hafızasından silemediğini vurgulan Um Muhammed, "Kısa sürede türlü işkenceler gördük. Sorguda, bizi, işlemediğimiz suçları itiraf ettirmek için darbederlerdi. Sigaralarını vücudumuzda söndürürlerdi. Kollarımızdan tavana asılırdık. Saatlerce öyle asılı kalırdık. Bazı arkadaşlarıma yanımda elektrik verdiler. Kurtulduğum için çok şükrediyorum. İnşallah bütün tutuklular o zindanlardan kurtulur." şeklinde konuştu.
"Yaşayanlar için bir mezar"
Yaşadığı ve tanıklık ettiği işkence dolu günleri ömrü boyunca hafızasından silemeyeceğini vurgulayan genç kadın, "Rejimin cezaevlerinde insanlık adına bir şey yoktu. Burası yaşayanlar için bir mezardı. Cezaevindekilerini insan olarak görmezlerdi, buradaki mahkumlar sadece numaradan ibaretti. İşkence seslerini duyardık. Kaldığımız hücrenin önünde gençlere işkence ederlerdi. Hapishanede geçirdiğim 3 aylık süre bana 3 yıl gibi uzun geldi." ifadelerini kullandı.
Um Muhammed, rejimin zindanlarında çocuk, kadın, yaşlı ayırt edilmeksizin işkenceler yapıldığına dikkati çekerek, yaşlı bir adamın işkence yüzünden öldüğüne tanıklık ettiklerini anlattı.
Esed'in işlediği suçlardan dolayı cezalandırılmadığının altını çizen Um Muhammed, uluslararası toplumun bu konuda üzerine düşeni yapmadığını ve sessiz kalmaya devam ettiğini söyledi.
Hapishanedeki soruşturmaların keyfi olduğunu dile getiren Um Muhammed, "Beni her sorguya aldıklarında, 'eğer soruşturmacının isteklerini yerine getirirsen ve onunla oturursan sana işkence yapılmaz' derlerdi. Ancak buna karşı çıktığım için sürekli işkenceler gördüm. Güçlü bir kadındım ama maruz kaldığım işkenceler yüzünden vücudum titrerdi." diye konuştu.
Um Muhammed, rejimin cezaevindeki yöneticilerinin alıkoydukları kişilere keyfi olarak baskı, şiddet ve işkenceler uyguladığını gördüğünü aktardı.
Esir takasında serbest kaldı
Um Muhammed, Eylül 2013'te askeri muhalifler ve rejim arasında yapılan "esir takası" sonucu serbest kaldığını söyledi.
Hayatının kalan kısmında rejimle uzlaşmayacağını ve muhalif olmaya devam edeceğini belirten Um Muhammed, "Eski bir tutuklu olarak, devrimin yanında olacağım. Tutuklulara destek amaçlı bütün kampanyaların bir parçası olmaya devam edeceğim. Cezaevindekileri hiç unutmayacağım. Onların haklarını hep savunacağım. Cezaevinde ailemden kimse olmasa da oradakiler benim ailem sayılır." dedi.
Sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) raporlarına göre, ülkede halk ayaklanmasının başladığı Mart 2011'den bu yana 173'ü çocuk, 46'sı kadın toplam 14 bin 235 kişi Esed rejimi güçlerince işkence edilerek öldürüldü.
AA