Savunma Bakanı Işık, "Almanya'nın istihbarat şefinin böyle bir açıklama yapması Almanya üzerindeki şüphelerin artmasına ve 'Bu darbenin arkasında acaba Alman istihbaratı var mı?' sorusunun sorulmasına sebep olur" dedi.
Alman Der Spiegel dergisine konuşan Almanya'nın dış istihbarat birimi Federal Haberalma Servisi'nin (BND) Başkanı Bruno Kahl, 15 Temmuz darbe girişiminden Gülen örgütünün sorumlu olduğundan şüphe ettiğini söylemişti. Kanal 7 televizyonunda konuyla ilgili soruları yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin arkasında Gülen örgütünün bulunduğunu Türkiye'deki herkesin çok iyi bildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bunu nasıl görememişler, anlamak mümkün değil. Tabii Sayın (Kemal) Kılıçdaroğlu'na sorsalardı, Sayın Kılıçdaroğlu, 'Evet, bu darbenin arkasında FETÖ var' derdi. Hatta hiç Kılıçdaroğlu'na bile gelmeden, yanlarında Can Dündar var, ona sorsalardı çok rahatlıkla 'Evet, bu işin arkasında FETÖ var' diye söylerdi. Bu biraz da fâili gizleme, örtbas etme, işi fâili meçhul bırakma anlayışının herhalde bir tezahürü. Bir de tabii 15 Temmuz'un başarısız olmasından dolayı aslında, bazı kişileri istisna tutarsak, Avrupa'da bazı merkezler özellikle bundan hoşnut olmadılar, memnuniyet duymadılar. Onlar böyle bir darbe girişiminin başarılı olmasını herhalde bekliyorlardı. Eğer Alman istihbaratının başındaki kişi, 'Biz burada FETÖ'yü göremedik' diyorsa ya bu adamın iki gözü birden kördür, iki kulağı birden sağırdır ya da arzu ettikleri bir işin gerçekleşmemiş olmasından dolayı fâilleri gizleme ihtiyacı hissediyordur. Bunun başka izahı olmaz. Bu da herkesin aklına şu soruyu getirir: Acaba iş birliği mi yaptınız, siz bu işin neresindesiniz? "
"Türkiye'deki kuşkular iyice artacak demektir"
Almanya'ya iltica başvurusu yapan çok sayıda Gülen örgütü üyesinin olduğunu hatırlatan Işık, şöyle konuştu:
"Bir ülkenin, Almanya'nın istihbarat şefinin böyle bir açıklama yapması Almanya üzerideki şüphelerin son derece artmasına ve 'Bu darbenin arkasında acaba Alman istihbaratı var mı?' sorusunun sorulmasına sebep olur. Bunu artık Alman halkının takdirine bırakmak durumundayız. Alman halkı ve Alman siyasetinin bu açıklamayı yapan kişiyi ciddi derecede sorguya çekip, 'Sen ne yapmak istiyorsun?' diye bir sorması gerektiğini düşünüyorum, Alman siyasetinin bunu yapması lâzım. Sonuçta siyaset kurumunun, kurumları sorgulama hakkı var. Alman siyasetinin bunu mutlaka yapması lâzım yoksa bu 'darbenin arkasında Alman istihbaratının da olduğuna' yönelik Türkiye'deki kuşkular iyice artacak demektir. Bu çok talihsiz bir açıklama."
Kalın: Avrupa'da FETÖ'yü aklama operasyonu
CNN Türk yayınına katılan Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın da, Kahl'ın, "15 Temmuz darbesinin arkasında Gülen'in olduğuna iknâ olmadık" şeklindeki açıklamasını "Avrupa'da Gülen örgütünü aklama operasyonu" olarak yorumladı.
"FETÖ'ye kimlerin arka çıktığını göstermesi açısından çok ibretlik bir tablo bu. Siz en son BND başkanının ne zaman açıklama yaptığını duydunuz? Çok nadirdir, Alman istihbarat başkanının böyle spesifik bir konuda çıkıp, hani genel bir güvenlik değerlendirmesi de yapmıyor, çok özel bir konudan bahsediyoruz. 15 Temmuz darbesi-FETÖ ilişkisinden bahsediyoruz. Bu konuda Alman istihbaratı BND başkanının çıkıp açıklama yapması, bu çok yönlü okunması gereken bir şeydir. Bu Avrupa'da FETÖ'yü aklama operasyonudur. Bizim Avrupa'ya, Amerika'ya FETÖ konusunda yaptığımız bildirimleri, baskıyı boşa çıkartmaya dönük bir hamledir. Bu, Almanya devletinin nasıl dolaylı yollardan PKK'ya arka çıkıyorsa aynı şekilde FETÖ'ye de arka çıkacağının işaretedir. Zaten şu anda bir sürü FETÖ kaçkını firari suçlu Almanya'da. Alman istihbaratının bu adamların nerede olduğu, ne iş yaptığı, kimlerle görüştüğüne dâir bir bilgisinin olmama ihtimali var mı? Peki niye koruyup kolluyorlar bunları o zaman? Demek ki Türkiye'ye karşı kullanacakları elverişli enstrümanlar bunlar. Türkiye'ye karşı kullanabileceklerini düşünüyorlar."
"Kim bu AB istihbarat örgütleri?"
Yaklaşık 1.5-2 ay kadar önce AB istihbarat örgütlerinin raporu diye bir şeyin basına sızdırıldığını söyleyen Kalın, orada da 15 Temmuz darbesinin Gülen örgütü tarafından yapıldığına dâir iknâ edici deliller için yok denildiğini hatırlattı.
Bu konuda resmi kanallardan girişimde bulunduklarını ifade eden Kalın, "Bir, kim bu AB istihbarat örgütleri? İki, böyle bir şeyi diyelim ki 10 tane AB ülkesinin istihbarat örgütünün ortak hazırladığı bir şey, böyle bir raporu Türkiye istihbaratıyla hiçbir şekilde istişare etmeden nasıl yaparsınız? Olabilir mi? Yani düşün bir Avrupa ile ilgili bir çalışma yapacağız, ilgili AB ülkelerinin hiçbirisiyle temas kurmadan rapor yayınlayacağız. Yani böyle bir uygulama diplomaside, devlet ilişkilerinde yok. Üç, siz bunu basına sızdırmak suretiyle bir kamuoyu oluşturmak istiyorsunuz belli ki. Ve bu konuda bizim bütün sorularımızı cevapsız bıraktılar. O raporu kimin hazırladığı, kimin sızdırdığı hâlâ muamma. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi?" değerlendirmesini yaptı.
"Trump yönetimi Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate alacak bir çalışmanın içerisinde"
Kalın, Türkiye-ABD ilişkilerinde ise Trump yönetiminin Gülen örgütü konusunda adım atması halinde normalleşme olacağını belirterek, ABD Dışişleri Bakanı'nın 30 Mart'ta Türkiye'ye geleceğini hatırlattı. "Obama yönetimiyle bizim temel iki ihtilaflı konumuz vardı" diyen Kalın, şöyle devam etti:
"PKK/YPG'ye verilen destek, iki FETÖ meselesi. Sayın Obama maalesef parmağını bile kıpırdatmadı FETÖ konusunda. Biz o kadar çağrı yaptık, söyledik, iade konusunu gündeme getirdik, orada bir tutuklama-gözaltı olabilir dedik, idari tasarrufla yapabilecekleri şeyler vardı. Bunların hiçbirisini yapmadı. Şimdi Trump yönetimi de bu mirası devraldı. Şu anda Trump yönetimi tabi düzen kurmaya çalışıyor kendince. Geldiğinden beri bir çalkantılı sürecin içine girdi. Bizim beklentimiz tabi FETÖ'ün iadesidir. Oradaki illegâl faaliyetlerine son verilmesidir. Bu konuda bir adım atması Türk-Amerikan ilişkilerinde Trump yönetimi döneminde çok kuvvetli bir ivme kazandırır. Bu konuda temaslarımız sürüyor. Cumhurbaşkanımız telefon görüşmesinde bu konuyu gündeme getirdi, Trump'ta ciddiyetle dinledi ve ciddiyetle takip edeceğini zaten söyledi. Onun üzerine gelen CIA Direktörü de aynı notları alarak gitti. Şimdi ayın 30'unda da ABD Dışişleri Bakanı geliyor. Orada da bu konuları konuşacağız. Bizim gördüğümüz Trump yönetimi şu anda Türkiye'nin bu hassasiyetlerini dikkate alacak bir çalışmanın içerisinde. Ama onların da henüz vermiş olduğu bir karar yok."
PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin silahlı kanadı olan YPG’ye verilen destek Türkiye’nin tepkisine sebep oluyor. Önceki ABD Başkanı Barack Obama yönetimiyle Türkiye arasında IŞİD'le mücadelede YPG'ye verilen destek sık sık karşılıklı sert açıklamalarla ilerledi.
ABD bu desteği Ekim 2015'ten itibaren yeni bir yapı oluşturarak devam ettirmeye başladı. Bu tarihte sınırlı sayıda Arap, Süryani ve Türkmen gücü de YPG’ye katarak Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) kurdu. SDG'nin omurgasını ve komutasını yine YPG oluşturuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Marie Harf, Ekim 2014’te PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini açıklamış, Washington yönetimi Eylül 2015’te PYD'nin silahlı kanadı YPG'yi de terör örgütü olarak görmediğini ilân etmişti.
Kaynak: AA