Yüksek Askeri Şûra toplantıları ve YAŞ’ın yasal fonksiyonuyla ilgili cehalet ve Türk basının ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ diyerek ama yeterli bilgiye de sahip olmayarak yayın yapma alışkanlığı kafalarınızı karıştırmış olabilir.
Önce hatırlatayım: YAŞ’ın görevi, şuraya buraya tayin yapmak değildir. Tayinler idari kararlardır, kararnamelerle ve hükümetin imzasıyla yapılır. Oysa YAŞ, askerlik mesleğinde rütbe almayı, bir üst rütbeye yükseltilmeyi veya o rütbede bırakılmayı kararlaştıran kurumun adıdır. Bazen, bir subay rütbe alamaz, olduğu rütbede de kanuni bekleme süresi sonuna kadar dolmuştur, o zaman o subay ‘kadrosuzluk’ sebebiyle emekli olur.
YAŞ’ın üyeleri (başbakan ve milli savunma bakanını saymazsak) ülkedeki 15 tane dört yıldızlı general ve amiraldir; dolayısıyla bu kurum, üyeleri hakkında karar almaz. Orgeneral veya oramiral rütbesindeki insanlar, meslekte gelinebilecek en üst terfi sınırındadır zaten. Onların hangi görevlere gelecekleri, kimin genelkurmay başkanı veya kuvvet komutanı, kimin ordu komutanı, kimin yardımcı komutan olacağını belirleme işi doğal olarak hükümetin işidir.
***
Bu hatırlatmaları yaptıktan sonra neler olduğuna bakalım.
Hükümet, Orgenerak Hasan Iğsız’ın emekliye ayrılmasını istiyor. Bu, son derece net bir siyasi tercih. Bütün karışıklık ve varsa ‘direniş’ de hükümetin bu kararının bir sonucu.
Neden Orgeneral Hasan Iğsız? Sebebi çok açık:
2009 yılı başında Taraf gazetesi çok ama çok büyük bir skandalın belgelerini yayımladı. Buna göre, Genelkurmay Başkanlığı, sadece kendi halkına değil kendi amiri düzeyindeki hükümete karşı da psikolojik harekât yürütmüştü.
Her psikolojik harekât gibi bu harekâtta da yalan bilgi ve belgeler kamuoyuna yayılmıştı. Bu iş birtakım internet siteleri aracılığıyla yapılmıştı ve sitelerin sahibi Genelkurmay Başkanlığı’ydı. Bu sitelerde (www.irtica.org gibi isimler taşıyan siteler bunlar) yayımlanan haberlerin bir bölümü iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi aleyhine açılan kapatma davasında savcının delil klasörüne de girmiş ama mahkemenin yaptığı incelemede bunların düpedüz yalan, fabrikasyon haberler olduğu da ortaya çıkmıştı.
Bu yalan haber bombardımanı esasen 2007 ve öncesinde yaşanmıştı. O dönem bu emirleri veren komutanlardan biri de Hasan Iğsız’dı.
Normal bir ülkede, normal bir demokraside, normal bir hukuk devletinde, bir hükümet, bu skandal ortaya çıktığı, yani durumdan haberdar olduğu anda, kendisine karşı bu yasadışı ve ahlak dışı faaliyetleri yürüten subayların tamamını emekli ederdi. Bizde ise hükümet neredeyse 17 ay bekledi bu tasfiye için.
Neden bekledi, neden daha önce hareket etmedi, neden daha kapsamlı bir idari soruşturma açmadı da onun yerine İstanbul’daki savcıların soruşturmasını bekledi, neden ortaya çıkan o yasa ve ahlak dışı andıç bir dönemin artık değişmesi gerektiğinin açık sembolü olarak kullanılmadı, bunlar hep üzerinde konuşulmaya değer konular ama hükümet maalesef kamuoyuna bu konuda yeterli bilgiyi vermiyor, demokrasi savunmayı bile güçleştiriyor.
Fakat bir neden çok açık: Türkiye’de hep konuştuğumuz askeri vesayeti var kılan temel hukuki altyapının en temelinde, askerin tamamen muhtar bir kurum gibi davranmasına yardımcı olan yasalar var. Bu yasalardan bir tanesi de, işte YAŞ’ı da var eden yasa.
Bu yasa nedeniyle hükümetlerin asker kişilerin, hele hele general seviyesindeki asker kişilerin yaptığı bu çeşit büyük yanlışları cezalandırmak konusunda eli kolu bağlı.
Diyelim bir bakanlığın müsteşarı kendi hükümeti aleyhine bir konuşma yapsa, hükümet onu o anda görevinden alabilir ama bir general başbakana küfür dahi etse başına uzun süre hiçbir şey gelmeyebilir hatta o terfi de edebilir (Bu yaşandı bu ülkede).
Ağustos ayı gelip YAŞ toplandıktan sonra da hükümetlerin yapabilecekleri son derece sınırlı aslında. İşte görüyorsunuz, en fazla pasif davranabiliyor hükümet, ‘Ben onun kararnamesini imzalamam’ diyebiliyor. Söz konusu olan bir orgeneralse, kararname imzalamamanın sonucu bazı durumlarda o generalin emekliliği olabiliyor. (Eğer yeni orgeneral olmuş birinden söz ediyorsak, mesela Saldıray Berk gibi, o zaman hükümet onun pasif bir göreve atanmasıyla yetinmek zorunda kalabiliyor.)
***
İçeriden alınma bilgimiz pek az. Hasan Iğsız’dan ibaret bir imzalamama hadisesinden mi söz ediyoruz, yoksa daha başka konular da var mı, bilemiyoruz. Ama Genelkurmay Başkanlığı ve dolayısıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı koltuklarına atama yapılmaması da ister istemez ortada sanki Hasan Iğsız’dan başka sorunlar da olduğu izlenimi veriyor.
Ama diyorum ya, bilgimiz eksik, o yüzden beklemek
en iyisi.
RADİKAL