"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir ispatlayıcı-delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf-40)
Sizin ve babalarınızın isimlendirdiği bir takım isimlere, kendinizin uydurduğu bir takım hayali tanrı taslaklarına tapınıyor, onları dinliyor, onları razı etmeye çalışıyorsunuz. Ya siz kendiniz, ya da atalarınız isimlendirmiş ve işte bunlar da sözü dinlenmesi gereken tanrılardır demişsiniz. Kendi ellerinizle diktiğiniz bu putlara, kendinizi ve insanları itaate zorlamışsınız.
Hüküm ancak Allah’a aittir. Allah’tan başka hiç kimsenin hüküm koyma hakkı, hâkimiyet yetkisi yoktur. Bu dünyada kullarının hayat programlarını belirleme hakkı, sadece Allah’a aittir. Tek olan, Kahhâr olan, kullarının tümüne egemen olan, hayata Hakîm olan Odur.
İşte bu Allah sadece kendisine kulluk etmenizi emrediyor. Sadece kendisini dinlemenizi, sadece kendisinin istediği bir hayatı yaşamanızı istiyor. Çünkü bu dünyada kendisine kulluk edilmeye lâyık, arzularına teslim olunmaya, çektiği yere gidilmeye lâyık Ondan başka varlık yoktur.
İşte en doğru, en sağlam hayat programı budur. Bir başka dine, bir başka hayat programına ihtiyacı olmadan varlığını sürdürecek ve kıyâmete kadar tüm insanlığın hayatını düzenlemeye, onları cennete ulaştırmaya yetecek bir dindir. Sadece bu dünya hayatını değil aynı zaman da âhireti de kazandıran bir din. Hayatı, hayat öncesini, ölümü, ölüm ötesini, insanları, hayvanları, melekleri, cinleri, âhireti tanımlayan bir din. Ama insanların pek çoğu bunu bilmiyorlar da bu Allah programını bırakıp kendileri gibi âcizlerin programlarına tâbi oluyorlar.
BASAİRUL KUR’AN
İster beşer türünden olsun, isterse beşer dışındaki ruhlar, şeytanlar, melekler, Allah’ın hakimi bulunduğu evrensel güçler türünden olsun, sözkonusu sahte rabblerin tamamı, rabblik noktasında bir hiçtir, rabblik gerçeğinin en ufak bir niteliğine bile haiz değildir. Rabblik sadece ve sadece, her şeyden üstün ve tek olan, kulların yaratıcısı ve onların tümünden üstün bir konumda bulunan Allah’a aittir… Gelgelelim çeşitli cahili sistemlere ve ortamlara mensup kimi insanlar, sözkonusu sahte rabblere, kendi kafalarından bazı isimler yamamakta, bazı sıfatlar takmakta ve de kimi özellikler yakıştırmaktadır. Bunların başında da bu tür sahte rabblere tanınan, hüküm koyma ve otorite yetkisi gelmektedir… Oysa Allah onlara ne böylesi bir otorite tanımış, ne da onların doğru olduklarına ilişkin bir delil indirmiştir…
Hüküm koyma yetkisi, sadece ve sadece Allah’ın olmalıdır. Egemenliğin kendisine ait olduğunu ileri süren, ister bir birey, bir sınıf, bir parti olsun tanrılığın nitelikleri noktasından herkesten önce Allah’a savaş açmış demektir. Tanrılığın baş niteliği durumundaki egemenlik noktasında yüce Allah’a savaş açan ve egemenliğin kendisine ait olduğunu ileri süren, yüce Allah’ı apaçık bir biçimde inkâr etmiştir.
İslâm sisteminde ümmet, kendisine bir yönetici seçerek ona Allah’ın şeriatının hükümlerini uygulama yetkisini verir. Ancak bu, yasalara meşruluk kazandıran egemenliğin temelinde ümmetin bulunduğu anlamına gelmez. Bu hak sadece, bir olan Allah’a aittir. İnsanlar sadece, Allah’ın şeriatında bildirdiği hükümleri uygulamak durumundadırlar.
FİZİLALİL KUR’AN