"Darbe Davası Adli Mahkemede Görülür!"
Başbuğ'a atfedilen suçun Genelkurmay başkanının görevi dışında olduğunu hatırlatan hukukçular, Anayasa'nın 145. maddesine göre davanın Yüce Divan'da değil, adlî mahkemede görüleceğine işaret ediyor. Bu isimlerin başında Prof. Ergun Özbudun, eski AYİM üyesi Veysi Savaş, emekli Askerî Hâkim Ümit Kardaş yer alıyor.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un, Ergenekon davası kapsamında devam eden İnternet Andıcı davasında tutuklanması yargılamanın nerede yapılacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi. Hukukçular, Başbuğ'un tutuklanma gerekçelerine dikkat çekiyor. Buna göre, 'darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak ve yönetmek' Genelkurmay başkanının görev alanına girmiyor. Dolayısıyla Başbuğ'un 'görev suçu' kapsamında yargılanması mümkün değil. Yargılama sivil mahkemede yapılmalı.
İşte hukukçuların görüşleri:
Eski AYİM Üyesi Hâkim Yarbay Veysi Savaş: İlker Başbuğ'un yargılanması sivil mahkemenin görevidir. Yüce Divan'da yargılanması söz konusu değil. İşlendiği iddia edilen suç Genelkurmay başkanının görev kapsamı dışında işlediği bir suçtur. Hükümet aleyhine propaganda yaparak, darbeye teşebbüs etmekle suçlanıyor. Bugüne kadar İlker Başbuğ'un ifadesi neden alınmadı? Asıl bunun tartışılması gerekiyor.
Emekli Askeri Hâkim Ümit Kardaş: İlker Başbuğ'un tutuklanması gösterdi ki, hukuk önünde herkes eşittir. Ayrıca tutuklama kararı da son derece doğal. Çünkü emir-komuta zincirinde işlenen bir suç olduğu iddia ediliyor. Söz konusu davanın sivil mahkemede görülmesi de sürecin doğal bir yapısıdır. İlker Başbuğ'un suçlandığı darbe teşebbüsü görevi dışında işlemiş olduğu bir suç niteliğindedir. Referandumda değişen Anayasa'nın 145. maddesi ile bu suçun sivil yargıda görüleceği kesindir. Anayasal temeli olan bir yargılama söz konusu.
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek: Başbuğ'a isnat edilen suç, görevi kapsamı dışında kalan bir suç olduğundan TCK'nın 312. maddesinin gereği özel yetkili mahkemelerce yargılanacaktır. Anayasa'da da bu konu ile ilgili açık hüküm vardır. Tutuklama ise bu süreçte son derece normaldir.
Emekli Askerî Hâkim Yusuf Çağlayan: İlker Baş-buğ'un tutuklanmasının dayanağı 'İnternet Andıcı' belgesidir. 'Sayın komutana arz' yazısı önemli bir ayrıntı. Bu, Genelkurmay başkanına arzı ifade ediyor. Bundan sonra da birtakım internet siteleri kuruluyor, internette andıçlar gerçekleştiriliyor. Demek ki komutana arz edilmiş, fiilî olarak icraata geçilmiş. Eğer bu belge sahte değilse burada bir Genelkurmay başkanının emir ve direktifiyle hazırlandığının kesin delilidir.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun: 'Hükümeti cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs' iddiası ile suçlandıkları iddia ediliyor. Eğer suçlamalar bu madde üzerinden olacaksa görevli olan sivil mahkemedir. Ancak bu görev suçu mudur, değil midir bunun iyi tespit edilmesi lazımdır. Eğer suç görev suçu ise yetki Anayasa Mahkemesi'ndedir. Bu tespiti de şu an kendini görevli olarak gören mahkeme yapacaktır.
Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı: Suç işlediği iddia edilen şahıs eski Genelkurmay başkanı da olsa, başbakan veya cumhurbaşkanı da olsa tutuklanır. Kanun önünde kimsenin bir ayrıcalığı yoktur. Darbeye teşebbüs suçu Genelkurmay başkanının görevi kapsamı dışında olması nedeniyle sivil mahkeme ve savcılıklarda görülmesi de doğru olandır.
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Fikret Duran: Kanun önünde eşitlik ilkesi gereği Genelkurmay başkanlığı yapmış biri, şayet suçlanıyorsa kanun önünde hesap vermesinden tabii bir durum yoktur. Birçok sanık İlker Başbuğ'u işaret etti. Bunun üzerine soruşturma bu yöne kaydı. Mahkemenin tutuklama gerekçesi hukukî açıdan yerindedir. Konum, pozisyon ve mevki itibarıyla İlker Başbuğ'un delilleri karartma ihtimali mevcut.