Hukuk Kimler Eliyle Katledilir?

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin FETÖ üyeliği ile ilgili aldığı kararı beğenmeyen Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, “Örgütle mücadelenin devam ettiği bir süreçte bu kararın doğru olmadığını düşünüyorum.” dedi.

Haksöz Haber

Türkiye’de hukukun öncelikle hukukçular ve siyasetçiler eliyle katledildiğine ilişkin sayısız örnekle karşı karşıyayız. Özellikle FETÖ ile mücadele konusunda iktidarın bindiği dalı kesmesinin yanında hukuku devre dışı bırakan yaklaşımları ne yazık ki hukuku icra edenlerden de destek alabiliyor. Bu sürecin hızlı aktörlerinden Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Kocaman, üzerinde tartışmaların gittikçe arttığı ByLock kabusunun iştahla devam edeceğini ve daha Ankara’da tespit ettikleri 15 bin kişinin tamamı hakkında soruşturma açılmadığını söylüyor.

Başsavcı’nın esas can alıcı vurgusu ise bankaya para yatırma ile ilgili. Diyor ki: “Bank Asya esas kriterimiz. 17-25’ten önce kredi çekmiş, taksit yatırmış kişiler değil. FETÖ elebaşının talimatıyla hesap artışı yapanlar bizim için ciddi şüphelidir.” Nasıl olur? Resmi bir bankaya para yatırma nasıl suç olabilir? Öyleyse banka niçin kapatılmadı? Bunun gibi sorulara ise Başsavcı, “Ocak 2014’ü düşünün. Cumhurbaşkanı’mız o dönemde Başbakan, hükümet, bakanlar ve herkes televizyonlarda bunları anlatıyor. Diyeceksiniz ki ‘Niye banka hemen kapatılmadı?’ Yüzlerce, binlerce kripto FETÖ’cü oralardayken ne yazık ki kararlar hızlıca alınamadı. Bu nedenle mücadelede gecikmeler oldu. Samanyolu TV’nin TÜRKSAT’tan çıkarılma kararı çok önceden alınmasına rağmen, gereği yapılamadı. Her yerde kripto FETÖ’cü olduğu için devlet adımlarını hızlı atamadı. Ocak-Şubat 2014 Türkiye’sini gözümüzün önüne getirdiğimizde, Borçlar Hukuku’nda bir tabir vardır. ‘Orta zekâlı, iyi niyetli, dürüst, objektif, üçüncü kişi’ özelliklerini taşıyorsanız bunu görürsünüz hemen. Biz sağlık probleminiz yoksa, bunu görmeniz lazım.” diyor.

Demek ki neymiş? Vatandaş kafasını kullanacakmış! İktidar sahipleri hangi kurum, kuruluşlarla ilgili konuşma yapıyorsa, onları eleştirip hatta savaş açıyorsa vatandaş da ona göre bakıp pozisyon alacak. Çünkü iktidarın bu tasarrufu, icraatı hukuki durum anlamına gelebiliyormuş! İyi de yıllarca bu örgütün bankasını, dershanesini, okullarını, gazetesini, kurumlarını, vakıflarını, derneklerini, olimpiyatlarını vs. bilumum icraatlarını aynı siyasal iktidar övdü, besledi, tavsiye etti, yaygınlaştırdı. “Ne istediler de vermedik?” ilişkisi temelinde, yani en hafifinden örgütsel ifadeyle yardım ve yataklık, lojistik destek sağlayan da yine bu iktidar değil miydi? Olsun, vatandaşın kafası yine de karışmayacak. İktidar yıllarca sevip beslediğinde sevecek, destekleyecek, kızgınlık zamanı geldiğinde zorunlu olarak tercih yapacak!

Başsavcı’nın yargı ile yürütme ayrıdır, yürütmenin, siyasal iktidarın tasarruflarının, talep ve beklentilerinin kanun ve hukukla uyumla olması gerekir vs. gibi makul itirazları ortadan kaldıracak muazzam bir gerekçesi var. Kriptocular yüzünden banka kapatılmamış. O zaman ne yapmak lazım? Hukuk kaidelerinin içine bir madde daha ekleyelim? Belli bir miktarı geçen kripto sayısından dolayı kanunen açık olan, resmi olarak çalışan kurumlar bir gün gelir suç unsuru haline gelebilir. Artık bahtına…

Başsavcı tutarlı bir şekilde konuşmaya devam ederek Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin FETÖ üyeliği konusunda verdiği “örgüte yalnızca sempati duymak veya örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi fiillerin örgüt üyeliği için yeterli olmayacağı” yönündeki karara katılmadığını dile getirerek, “Örgütle mücadelenin devam ettiği bu süreçte, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararının doğru olmadığını düşünüyorum.” diyor. Yani FETÖ ile mücadelede Yargıtay’ın aldığı sınırlı karara fazla sevinmeyin diyor Başsavcı Kocaman! Aynı mantıkta mücadeleye devam edeceğiz diyor Başsavcı.

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?