“Hukuk ihlali tesbiti” HSYK’nın işi mi?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali Suat bey, Vakit’e 125 bin liralık dava açmış. Dün yaptığı açıklamaya göre, daha da açacakmış. Bu davaları kim karara bağlayacak?

Ankara’daki hakimler.
O hakimlerin atama işlemleri kime bağlı?
HSYK’ya.
Yani Ali Suat Ertosun’un etkin görev yaptığı kurula..
Böyle bir durumda, o hakimlerin objektif karar almalarını beklememiz mümkün mü?
Bence değil.
Aksini mi düşünüyorsunuz?
Şu ana kadar davacısı HSYK üyeleri olan davalarda çıkan kararlara bakın, endişemizi anlarsınız.
Bakıyorsunuz, aynı mahkeme, aynı tür bir başka davada duruşma gününü 2 ay sonrasına vermiş.
Ama davacısı HSYK üyesi ise, duruşma günü bir aya kadar iniyor.
Bununla sınırlı değil, HSYK üyelerinin davalarındaki farklılık.
Tazminat davalarına bakıyorsunuz. Ortalama 5 ile 8 duruşmada karar veriliyor.
Toplam süre olarak da, ortalama bir senede..
HSYK üyelerinin açtığı davalara bakıyoruz, çoğunun kararı, ilk duruşmada verilmiş.
Süre olarak da 1 ay; bilemediniz 1.5 ayda..
Tüm bu bilgiler, somut delillere dayalı konular.
O zaman soralım, bu ülkede hakimlerin önündeki engel, AdaletBakanı mı, yoksa HSYK’nın kısır döngü ile seçilen üyeleri mi?
Ve bu kapsamda, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun’un, dünkü basın toplantısında söylediklerine bir bakalım..
Diyor ki Ertosun: “Bazı davalarda hukuk ihlal ediliyor, bunlarla biz ilgileniyoruz.”
Bu sözden sonra, siz bir HSYK üyesinin davacı olduğu dosyada hakim olsanız, ne yaparsınız?
HSYK üyesi, dava açtığına göre, “hukukun gereği tazminat ödenmesidir” diye düşünmüş olmalı..
HSYK üyesinin, “tazminat ödenmeli” dediği dosyada, yerel mahkeme hakimi nasıl red kararı verebilir?
Red kararı verirse, Ali Suat beyin dediği gibi, “hukuk ihlali yorumu” ile karşılaşmaz mı?
“Hukuk ihlali”nin neticesi de belli..
Ankara’dan Hakkari’ye dönmek!
Onun için, HSYK üyesi lehine karar verilmesi lazım.
Ali Suat bey, “Bizim böyle bir niyetimiz yok” diyebilir.
Onların niyeti var veya yok. Görüntü ortada.
Eğer Ali Suat bey, “Başka davalara göre, HSYK üyelerinin davalarında farklı uygulamalar yürütülüyorsa, bundan bizim haberimiz yok” diyorsa, işte ben haber verdim.
Buyursun inceletsin.
HSYK üyelerinin tüm Türkiye genelinde tarafı olduğu davaları tek tek incelesin.
Bir de aynı mahkemede, benzer davaların durumlarını incelesin.
Bakalım duruşma günlerindeki farklılık, izah edilebilir cinsten mi?
Buradaki yanlışlık, HSYK’nın, Yargıtay işlevi görmeye kalkışmasından kaynaklanıyor.
Yerel mahkemelerin verdikleri kararlar, normalde itiraz üzerine Yargıtay’a gelir.
“Hukuk ihlali” varsa, Yargıtay inceler ve bir karar verir.
Ama HSYK’nın son uygulamalarında, Ali Suat beyin de dün itiraf ettiği üzere, “hukuk ihlali”ni tesbit işlevinde, HSYK da görev üstlenmiş durumda..
“Hukuk ihlali var” diyor, kabul edilmiş iddianame sebebi ile savcıyı meslekten ihraç ediyor.
“Hukuk ihlali var” diyor, Erzurum savcılarının özel yetkilerini geri alıyor.
İyi de, hukuk ihlali varsa, onun denetim mekanizması belli.
Yargıtay bakacak o işe..
Hayır. Arada bir de HSYKda bakabilirmiş!
Böyle diyor. HSYK’nın son üyeleri.
Ve, Erzurum savcılarının özel yetkilerini, skandal bir kararla, böyle kaldırıyorlar.. Arkasından görevlendirdikleri savcılar da, işlemleri kaldığı yerden sürdürünce, şaşırıp kalıyorlar.
Onların da özel yetkilerini geri alacaklar ama.. İtibar kaybeden, kendileri..
O zaman suskun kalıyorlar. Konuyu geçiştiriyorlar.
Ama şunun şurasında 12 gün kaldı.
Halk da olaya el koyacak. “Hukuk ihlali var” deyip, evet oyu kullanacak.
İşte o zaman göreceğiz, durumdan vazife çıkartmak mümkün müymüş? Yürüyen davalardaki hakim ve savcıları keyfi olarak değiştirme isteği, doğru muymuş?

VAKİT