Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 9 hakimi mahkum etmişti.
Sebeb, Ergenekon sanığı MehmetHaberal’ın tahliye talebini reddederken, hakimlerin, gerekçeleri şablon ifadelerle yazmaları..
Mahkemelerde işi olanlar bilirler..
Genelde, “Yaz kızım” diye başlar hakimler yazdırmaya ama..
Yazdırdıklarının çok azı, şablon ifadelerin dışındaki cümlelerdir..
“Dosya içeriği, delillerin durumu, ...” diye devam ederler..
Bazen bu, işin doğası gereğidir. Bazen de, iş yükünün yoğunluğundandır.
Ama şunu bilelim ki, o dosyaya özgü gerekçeleri ayrıntılı olarak yazmadan şablon karar veren hakimler, sadece tazminata mahkum edilen 9 hakimden ibaret değildir.
9 hakimi tazminata hükmeden Yargıtay’daki 4 üye, sanki kendileri, onama kararlarını gerekçeli mi yazıyorlar?.
Ben kendilerine, yüzlerce karar sunabilirim..
Şablon kararlar.
Sadece davacının adı, davalının adı ve mahkeme ile dosya numarasının değiştirildiği, fakat kararın ana metninin tıpatıp aynı olduğu kararlar..
Anayasa’nın 141. maddesi, istediği kadar, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” amir hükmünü taşısın!
Onlar gerekçe falan sunmuyorlar.
Ama yerel mahkemedeki hakimler de, benzer bir uygulama yaptığında, hemen tepesine biniyorlar: “1.500 TL tazminat ödenmesine!”
Peki aynı mantıkla, Yargıtay’ın onama kararları için de, ilgili taraflar tazminat davaları açmaya başlarsa, ne olacak?
“Onama kararınızda gerekçe yok. Anayasa’daki amir hükme aykırı karar verilmiştir. Tazminat talep ediyorum” denilirse, aynı daire ne karar verecek acaba?
Ben soruyorum diye, siz de “Aaa, gerçekten güzel bir soru. O zaman ne olacak acaba?” diye meraklanmayın sakın.
Yargıtay üyeleri için, tazminat davası açma hakkı yok.. (Yargıtay’ın aldığı bir karar gereği, Yargıtay üyelerine tazminat davası açılması için, önce o üyeler hakkında ceza davası açılıp, mahkum edilmeleri gerekli. Ceza davası açılması için de, önce Yargıtay’ın inceleme yapıp, dava açılması ve davanın sonucunda üyenin mahkum olması gerekir. Yani, bu işten netice alınması, davacıyı da, davalıyı da toprağa verdikten sonra, ancak çıkar!)
Yargıtay üyeleri aleyhine dava açma hakkı olmadığı için de, onlar istedikleri gibi karar yazıyorlar..
Anayasa’daki hükmü uygulamak, sadece yerel mahkemelerdeki hakimlere ait bir görev olarak kalıyor.
Bu bir yana, Haberal için hükmedilen tazminat davasında, karara ilginç bir gerekçe konulmuştu.
Daire, gerekçeli kararda şöyle diyordu: “Tazminat miktarının takdirinde ise, konunun temyiz merci durumunda bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda da tartışılabilinmesine olanak sağlamak amacıyla, kesinlik sınırının üzerinde olması özellikle göz önünde bulundurulmuştur.”
Bu ifadenin Türkçesi şudur: “Aslında daha düşük tazminata hükmetmemiz lazım ama, o takdirde karar kesin olur. İtirazsız uygulanması gerekir. Davalı hakimlere bir kıyak geçelim.. Kararı temyiz edebilsinler. Onun için hile-i şeriyye yapmamız lazım. Kararı kesinlik sınırı üzerinde bir tazminatla verelim. Böylece davalılar temyiz etsin. Verdiğimiz karar bir de HGK’da incelensin!”
Yıllarca Yargıtay üyeliği yapmış yüksek yüksek hakimler böyle bir gerekçe nasıl yazarlar diyeceğim ama..
Zaten o gerekçeyi yazan iki üye, daha 5 ay önce Yargıtay’a seçilmişlerdi.
YARSAV kontenjanından..
Kararda, davalılara kıyak yapılıyor görüntüsü veriliyordu ama, aslında kendi kararlarına güvensizliklerini de bas bas bağırıyordu yüksek hakimler..
Sonuçta karar HukukGenel Kurulu’na gitti.
Şimdi bir skandal daha yaşadık.
HukukGenel Kurulu’nda, bazı üyeler kararın bozulması, tazminata hükmedilmemesi gerektiğini söylediler.
Bazısı, “Bu haliyle onansın” dedi.
Bazısı da, “Tazminat doğru ama, gerekçe yanlış” dedi.
Sizin anlayacağınız, Yargıtay’a tam bir kafa karışıklığı hakim!
Dün, kararın bilgileri geldikten sonra, Yargıtay’ın internet sitesine girip, sonuca bakayım dedim.
Hâlâ dosyanın incelenmekte olduğu bilgisi vardı. Karar çıkalı, nerdeyse bir ay olacak. Yargıtay’ın internet sitesi, “Dosya sonuçlanmadı” diyor..
Böyle bir hengame içinde, söyler misiniz, adil karar nasıl çıkar?
YENİ AKİT