Yıldıray Oğur’un konuyla ilgili bugünkü Karar’da (2 Ekim 2017) yer verilen “Belki de Papazdır” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz:
Manisa’da ticaretle uğraşan 25 yaşındaki M.A.E, Eren, 1 Nisan 2011 günü Manisa’da bir silah mağazasından birer kurusıkı ve hava gazlı tabanca, kırma tüfek ve fişek aldı ve İzmir’e gitti. Alsancak’taki Diriliş Kilisesi’nin çevresinde keşif yaptı. Milliyetçi olan E., misyonerlik faaliyetlerinden rahatsızlık duyuyordu.
Kilisenin önünde daha önce Manisa’da gördüğü papazı görünce kuru sıkı tabancasını çıkardı 5 el ateş açtı. Sama kurşunlar ne papaza ne de yanındaki kişiye isabet etmedi. Bunun üzerine çantasından tüfeğini çıkardı, papaza doğru yürüdü. Papaz adama sarılarak durdurmaya çalıştı, bu arada tüfekle havaya iki el daha ateş attı. Sonra papazın arkadaşı adamın elinden tüfeği aldı, çevredekilerin yetişmesiyle etkisiz hale getirilen saldırgan hala bağırıyordu:
“Vatan hainleri, Manisa’daki kiliseyi kapatacaksınız. Manisa’daki kiliseyi bombalayacağız. Bunun hesabını El Kaide soracak, hepiniz göreceksiniz.”
Savcıya “borcum var cezaevine, borç yüzünden içeri girmemeyim, bir eylem yapıp gireyim” diye düşündüğünü anlattığı arkadaşının “bari bir örgüt adı var” dediğini o yüzden El Kaide adını verdiği gibi tuhaf bir hikaye anlattı. Daha sonra adını verdiği arkadaşının El Kaide’yle ilişkisi olduğu tespit edildi.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/en-tuhaf-el-kaide-davasi-bugun-basliyor-1070145/
2011 yılında gazetelere haber olmuş bu tuhaf olayda saldırıya uğrayan papazın adı; Andrew Craig Brunson.
Belki adını duyunca tanıdık gelmemiş olabilir. O, meşhur papaz takasındaki İzmir’de tutuklu Amerikalı papaz.
Brunson, Kuzey Karolinalı, Evanjelik Presberiteryan Kilisesi’ne bağlı 48 yaşındaki bir misyoner.
Misyoner bir anne babanın oğlu olarak Meksika’da büyümüş. 80’ler ve 90’ların başına kadar babasının öğretmenlik yaptığı Kuzey Karolina’daki Montreat Koleji çevresinde yaşamış. Kolejde, yine misyoner bir ailenin kızı olan Norine’la tanışmış ve evlenmişler. Illinois’teki Trinity Evangelical Divinity adlı Hrisitiyan üniversitesinde öğretim görmüş.
Sonra anne ve babalarının yolunu takip edip eşiyle birlikte misyonerlik çalışmaları için 1993 yılında Türkiye’ye gelmişler. 23 yıldır İzmir ve çevresinde merkezi Alsancak’taki Diriliş Kilisesi olan misyonerlik çalışmaları yürütmüşler.
Alsancak’ta eski bir İngiliz konsolosluk binasından çevrilmiş kilisesinin 30-40 arasında değişen bir cemaati var. En büyüğü 18 yaşında olan üç çocukları da Türkiye’de doğmuş ve büyümüş.
***
Çıkan haberlere göre, Türkiye’deki misyonerlik çalışmalarının finansmanını ABD’de papaz Brunson’un babasının da üyesi olduğu Christ Community adlı presberiteryan kilise çevresi tarafından karşılanıyordu.
7 Ekim 2016 günü İzmir'de oturma izin biten Brunson ve eşi, tekrar oturma izni almak Göç İdaresi Müdürlüğü'ne başvurdu. Fakat Ankara’dan gelen cevap G-82 (Milli Güvenliğimiz Aleyhine Faaliyet tahdit) kodu ile misyoner karı-kocaya oturma belgesi verilmemesi yönündeydi. Brunson ve eşi sınır dışı edilmek üzere Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildiler. 12 gün boyunca burada tutuldular. 19 Ekim günü eşi, Türkiye’den ayrılmamak şartıyla serbest bırakıldı. Papaz Brunson ise 8 Kasım 2016 gününe kadar yani toplam bir ay burada tutulduktan sonra bir gece yarısı Terörle Mücadele’ye getirildi. 9 Kasım 2016 günü hakim karşısına çıkarılan papaz, FETÖ suçlamasıyla tutuklandı. 1 yıla yakındır hapiste. Haberlere göre İzmir’de 8 kişilik bir koğuşta 22 FETÖ tutuklusuyla birlikte kalıyor.
Papazın neden tutuklandığıyla ilgili dava dosyasında gizlilik olduğu çıkan haberlerden ancak bir fikir sahibi olabiliriz.
Tutuklandıktan sonraki ilk haberlerdeki kısıtlı bilgilere göre deliller bir gizli tanık ifadesi, FETÖ’cülerle irtibat ve isminin geçtiği bir şemaydı.
Gizli tanık ifadesinin ne olduğu ve diğer iddialarla ilgili daha ayrıntılı haberlerse 9 ay sonra çıktı.
http://www.sabah.com.tr/gundem/2017/07/19/fetocu-papazin-dosyasi-kabarik-cikti
Sabah gazetesinin ulaştığı bilgilere göre Papaz Brunson,
“bir din adamı olarak İzmir Diriliş Kilisesi Başkanı sıfatıyla FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu, Kürt kökenli vatandaşlara belirli bir amaç doğrultusunda ayrışmayı öneren ve telkin eden vaazlar verdiği ve bu kapsamda İzmir ilinde gerçekleştirilen Protestan Kiliseleri Önderler Toplantısı'nda FETÖ/PDY ile bağlantıya geçilmesi konusunda bir konuşma yaptığı” tespit edilmişti.
Dosyasına giren ifadesinde gizli tanık ise “Papaz'ı 2003 yılından beri tanıdığını, Kaya Prestij Oteli'nde, kilise toplantısı görünümünde daha çok bir beyin yıkama faaliyeti gerçekleştirdiği, bu toplantıda 25 tane Türk üniversite öğrencisinin Amerikan Milli Marşı eşliğinde yemin ederken gördüğünü, papazın Dünya Kiliseler Birliği'ne ve Kanada yetkili makamlarına bir şikayet mektubu yazarak; Türkiye'de Hristiyan azınlığa ve Tuncelili Kürt kökenli ailelere baskı yapıldığı, evlerinin basıldığı ve dövüldüklerini belirterek Kanada'ya iltica etmeleri için alt yapı hazırlanmaya çalıştığını, PKK üyelerinin cezaevinden çıktıktan sonra kiliselere başvurup Hristiyan olduklarını” gibi iddialar ileri sürmüştü.
FETÖ ilişkisi için ifadesinde “2004-2005 yıllarında Brunson'ın yer aldığı kilisenin Pazar ayini çıkışında kendisine yaklaşan birinin istihbarat kimliğini göstererek yardım istediğini ve Kestane Pazarı'nda faaliyet gösteren FETÖ/PDY yapılanması ile kilise topluluğu arasında ilişki olduğunu söylediğini, topluluğun Dinlerarası Diyalog adı altında karşılaştıkları her türlü problemi FETÖ/PDY ile çözdüklerini” söyleyen gizli tanığın kilisenin cemaatinden biri olduğu anlaşılıyor.
Tanık ayrıca “FETÖ/PDY bağlantılı bir avukatın Brunson ve beraberindekilerle bir toplantı yaparak dernekleşme yoluyla bu yasağın aşılabileceği yönünde tavsiyede bulunduğunu” anlatmış Savcılık da bu tavsiyeyi veren kişinin Ege’nin bölge İmamı olduğunu tespit etmiş.
Haberden bir başka bölümü okuyalım:
“Ayrıca, Diriliş Kilisesi'nin Güney Doğu'da kürt kökenli vatandaşlara yönelik ayrı bir topluluğu olduğu ve bu topluluğu Brunson'ın yönettiği ifade edildi.Diriliş Kilisesi'nin inancına göre, kayıp 13. bir kutsal kabile olduğu ve bu kabilenin Kürtler olduğu, bu nedenle ayrı bir Kürdistan kurulması ve kürtlerin layık olduğu Hristiyanlık diniyle buluşmaların temin edilmesi gerektiğine inanıldığı”
***
Papaz Brunson’la ilgili tutuklanmasından sonra gazetelerde çıkmış en tuhaf iddia bu değil kuşkusuz.
Bunlar da tahmin edilebileceği gibi Takvim’den:
“ÇÜNKÜ papaz BRUNSON çok özel görevlerin dışında National Ground Intelligence Center (NGIC) da bulundu...
Peki Türkiye bu ismi ne zaman duydu? Ne zaman öğrendi!
PASTÖR TUTUKLANDIKTAN 20 gün sonra!
Pastör ne zaman alındı?
Ekim'de alındı ama 9 Aralık'ta tutuklandı!
Tam yılbaşına denk gelen günde Türkiye'de ne oldu?
Hatta dünya neyi konuştu?
EVET! REINA SALDIRISINI...
O gece ORTA ASYA'dan gelen katil, masum insanları katletti ve kayboldu. 17 gün sonra yakalandı!
"Saldırıdan geriye ne kaldı?" diye sorsam cevabınız ne olur?
Tabii...
Tekerlekli sandalye ile havalimanında gülümseyerek poz verip gazetecilere konuşan JAKE RAAK!
Gittikten sonra herkesin "BU ADAM KESİNLİKLE AJAN!" dediği isim yani...
Peki Jake Raak nerede görevliydi.
Gittikten sonra ortaya çıkan ve bizi şaşırtan neydi?
JAKE RAAK'ın ayağından yaralandığı, tedavi için ülkesine gittiği ve National Ground Intelligence Center üyesi olduğu!
YANİ ABD ORDUSUNUN İSTİHBARATÇILARINDANDI!
Reina'daydı!
Katliama katıldı mı katılmadı mı bilemiyorum.
Ama bildiğim PASTÖR ile kendisinin aynı TEŞKİLATA ÇALIŞMIŞ OLDUKLARI....”
Burada olaylar daha da karışıyor:
***
“Bunlardan biri daha önce de yazdığım PASTÖR ANDREW BRUNSON'du... Brunsonlar asker kökenli bir aileydi... Kuzey Carolinalı hepsi...
Dede Robert Brunson, KORE kahramanı... Baba Brunson da Rusya'da uzun süre örtülü operasyonlar yapan biri...
Dönelim PASTÖRE...
Andrew Brunson ve eşi Norine, yıllar önce İzmir'e yerleşti. 20 kişilik bir cemaat için dünyanın hiçbir kilisesi Pastör göndermez.
Zaten Andrew Brunson da pastör değildi.
Andrew Brunson, ABD için çok önemli ve özel yetiştirilmiş biriydi. Zamanla çok farklı kişilerle çalıştı.
CIA ile iç içe geçti. Farklı kulvara evrildi. İngiltere ile yakın çalışmaya başladı. Bütün bunlar gözden uzak tutulan İzmir'de oldu...
CIA'nın adamı olan PASTÖR, MI6 ile de çalışıyordu. Daha çok İngilizler'le iş tutuyordu...
İngiltere ile yakın çalıştığı için Türkiye'de daha da güçlendi.
Birçok önemli Türk işadamı ile yakın ilişkiler kurdu.
Bunları konuşan yok nedense! Kimdi bu patronlar!
Devam...
Bunun nedeni Londra'ydı.
Brunson İngiltere'nin İzmir üzerinden Türkiye'de etkili olmasını sağlayan 'Sahil Hattı' projesinin de mimarıydı!
***
Londra alan açıyor, PASTÖR koşuyordu...
Özellikle Ege kıyılarına bakarsanız, İngilizler'in ağırlıkla yerleşim yeri satın aldığını görürsünüz.
Bu plan 10 yıldır devredeydi.
İngiltere'nin İstanbul ve Ankara'da çok güçlü olduğunu düşünürsek, İzmir de stratejik olarak İngilizler'in olmalıydı.
Öyle de oldu.
Pastör'le!
ABD, sadece İzmir'deki NATO üssünde güçlüydü.
İzmir'de parti teşkilatları veya sivil toplum kuruluşlarının tümü Brunson sayesinde İngilizler'in oldu. Az şey değildi bu!
ABD ile İngiltere arasındaki kavga burada da sürüyordu.
Görmüyorduk!
Andrew Brunson ve eşi Norine Brunson 7 Ekim 2016'da gözaltına alındı. 13 gün sonra Norine Brunson, sınırdışı edildi. Norine, AVUSTURYALI
Rudolf STEİNER'in kızıydı!
Sonraki süreçte Türkiye, Brunson'un Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA ile ilişkilerini ortaya çıkardı.
15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olan FETÖ ile yakınlığı da ortalığa saçıldı...
Bu ağ Brunson'u çok değerli yaptı. Ancak cevap bekleyen çok soru vardı...
Kasım'da Trump Başkan seçildi, göreve gelmeden Andrew Brunson hakkında bilgilendirme verildi. Beyaz Saray'a adım atan Trump, Brunson'un ABD'ye getirilmesi için her yolu denemeye başladı..”
***
Çok ciddi iddialar. Herhalde bu Rudolf Steiner, 20. Yüzyıl başında yaşamış meşhur ezotorist Avusturyalı yazar olan değildir.
Daha önce FETÖ’den tutuklanan Brunson, 23 Ağustos 2017’de yeniden adliyeye getirildi ve bu kez casusluk ve darbeden de tutuklandı.
Hürriyet’in haberinden okuyalım
“İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkartılan papaz Brunson'a "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs " suçlamaları yöneltildi.
Suçlamaları kabul etmeyen papaz Brunson ise ifadesinde , " Ben İsa mesihi savunan biriyim. Kilise kuran ve bunu devletin bilgisinde yapan bir din adamıyım. Hiç bir İslami hareketi asla desteklemem. Hayatımda da tanıdığım hiç bir FETÖ'cü yoktur " dedi.”
http://www.hurriyet.com.tr/trumpin-iadesini-istedigi-papaza-casusluk-ve-darbe-tutuklamasi-40560412
Papaz Brunson’un hikayesi böyle. Onun için Amerika’da bağlı bulunduğu kiliseler birliğinin öncülüğünde kampanyalar yapılıyor, kiliselerde dualar ediliyor. Eşi de facebook sayfaları üzerinden herkesi Pazar günleri duaya davet ediyor. Bir taraftan da İzmir’de olaylar üzerine kapanması gündeme gelen kilise için yardım topluyor. https://www.facebook.com/AndrewAndNorine/
Amerikan medyasında hakkında sürekli haberler çıkan papazın adı bir yıldır ABD-Türkiye temaslarında sürekli masanın üzerinde.
Son olarak Cumhurbaşkanı’nın “ver papazı, al papazı” teklifiyle konu yeniden bütün Amerikan medyasında yer aldı.
Henüz iddianamesi çıkmadığı için hakkındaki iddialarının ne kadarının ciddi olup olduğunu bilmiyoruz. Bazı iddiaların pek ciddi olmadığı kesin.
Bir de şu kesin;
İzmir’de 23 yıldır küçük bir kiliseyle misyonerlik yapan bir Amerikalı papazla eşitlenmek herhalde en çok Türkiye’de darbe yapmaya çalışıp, 250 insanı öldürtüp, meclisi bombalamış bir kanlı örgütün lideri olan Fethullah Gülen’in hoşuna gitmiş olmalı.
Bugüne kadar adını bile duymamış sıradan bir Amerikalı Hristiyan için artık o, bir Müslüman ülke tarafından “papaz” diye suçlanan ve bir misyoner papazla takas edilmek istenen biri. Ayrıca bu aleni takas talebi de, iade edilmesini bir Amerikan gururu ve kamuoyunun gözünün üzerinde olacağı bir adalet meselesi haline getirmiş olabilir.
Ne diyelim, herkese geçmiş olsun.