HSYK o hakimi görevden almalı

Ali İhsan Karahasanoğlu

Önceki gün, İstanbul Adliyesi’nde bir hakim, duruşmasına başörtülü giren bir avukata, açmış ağzını, yummuş gözünü..

Yok “baro’ya bildirme” ikazı. Yok “savcılığa suç duyurusu” tehdidi.. Yok “Müvekkiline de durumu bildireceğiz” ispiyonu..

Dersiniz ki, “Ortada bir cinayet var.. Faili hakkında bir dizi işlem yapılıyor!”

Yok; ortada hiçbir hukuk dışılık yok..

İki dakika önce mini etekli bir bayan avukatın çıktığı duruşma salonuna, bu sefer başörtülü bir avukat kardeşimiz girmiş..

Mini etekliye “Buyrun avukat hanım” diyen hakim bey, “başörtülü avukat”ı görünce, yüzünü buruşturmuş..

Ardından da, tehditleri, hakaretleri ardı ardına sıralamış!

Nerde yaşanıyor bu olay?

Faşistlikle suçlanan bir hükümetin 10 yıldır iktidarda olduğu bir ülkede..

Faşist olduğu iddia edilen hükümetin Adalet Bakanı’nın da üyesi olduğu HSYK’nın atama yaptığı bir mahkemede..

Evet, işkembeden atmıyorum..

Daha önce, üç kişilik bir mahkemede, üçte bir oy hakkı olan bir kişi iken o hakim bey, kısa bir süre önce, mahkemenin başkanlığına getirilmiş!..

Ve şimdi de, “faşist hükümet”(!)in atadığı bir hakim olarak, “faşist bir örnek” sunuyor bize ama..

“Faşistlik örneği” uygulamanın istikameti, hükümetin suçlandığı faşistlik istikametine tam zıt yönde..

Hükümet, başörtü serbestiyeti getirmek istiyor.

Hakim bey ise, “Başörtü yassak” diyor..

Hatta “Başörtü suç” diyor..

Diyor ki, “savcılığa suç duyurusu”nda bulunuyor..

Bu gelişmeler sonrasında, hükümeti faşistlikle suçlayanlardan tek kelime ile bir itiraz var mı?

Yok.

Hukuk fakültesini bitirmiş, ruhsatını almış bir bayan, sırf başında örtü var diye, avukatlık yapma hakkı elinden alınmak isteniyor..

Ve, silahlı örgütlere bile özgürlük isteyen solculardan tek kelime ile itiraz yok.

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerinden çıt yok..

Baro binasına 15 dakika mesafedeki bu adliyeye anında gidip, “Hakim bey. Sen bizim üyemiz olan bir avukata, böyle tahkirde bulunamazsın. Biz savunmayı temsil ediyoruz. Savunma adına burda bulunan bir avukatı, kıyafetinden dolayı rencide etmek, sizin görevinize girmez” diyemiyorlar..

Ama söz konusu olan darbeciler olsa idi..

Hemen Silivri’ye uçuverirlerdi..

Sonra da kendilerini şöyle savunurlardı: “Biz darbecileri değil, savunma görevini yapan arkadaşlarımızı savunma adına Silivri’ye gidiyoruz.”

Çağlayan’a başörtülü avukat için gittiğinizde, “savunma adına” gitmiş olmayacak mıydınız?

Silivri’de bir bayan avukata, “Senin niye mini eteğin var? Senin niye göğüs dekolten derin? Ben seni baroya bildireceğim. Savcılığa da suç duyurusunda bulunuyorum” diyen olsa, kimbilir kaç gazete, olayı manşetten verirdi..

Kaç televizyon, kaç saat canlı yayın yapardı..

Sadece Baro Yönetim Kurulu üyeleri değil, “Genel kurul toplantısını Silivri’de yapıyoruz” diyerek, tüm avukatları da doldururlardı darbe mahkemesine..

Ama şimdi..

Çağlayan’daki bir hakim..

Bir bayan avukata, başındaki örtü sebebi ile baskı uygulayınca..

Herkes kenara çekiliyor.

Belki içlerinden, “Oh olsun” bile diyorlardır..

Yarın o hakim için, bir ceza davası açılsa..

“Kamu görevi yaparken, kamu görevlisi statüsündeki bayan avukata hakaret etmişsiniz. Hatta ona suç isnat etmişsiniz. İftira atmışsınız. Buyrun savunmanızı yapın” denilse..

Göreceksiniz, o hakimi savunurlar, avukatlığını yaparlar da, kendi üyeleri olan örtülü bayan avukatı savunmazlar bunlar!

Her şeye rağmen, görev HSYK’da..

Bu tür ayrımcılık yapan hakimleri, tartışmalar büyümeden derhal soruşturmalı..

Danıştay kararına rağmen, başörtülü avukatlara zorluk çıkartan hakimlere, görevden el çektirmeliler..

Tabii en önce, kimi nereye atadıklarına, biraz daha dikkatli karar vermeliler..

Solcu HSYK’ların bile “üç kişilik heyetin bir üyeliği”ne layık gördüğü hakimi, mahkemenin tek hakimi yaparsanız..

Sonra; böyle gereksiz tartışmaların içine düşersiniz..

YENİ AKİT