Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel Kurulunun, 61 sayfalık gerekçesinde, FETÖ/PDY örgütünün kuruluşu, yapısı, finans kaynakları, amacı, sosyo-kültürel ve zihinsel özellikleri ile paralel devlet kurma çabalarına yer verildi.
Örgütün, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, istihbarat ağı, haberleşme yöntemleri, eğitim alanının da anlatıldığı gerekçede, Milli Güvenlik Kurulu’nun FETÖ/PDY'ye ilişkin değerlendirmelerine de vurgu yapıldı.
Gerekçede, FETÖ/PDY'nin yaklaşık yarım asırdır Türkiye'nin sosyo-politik gündeminde sözde dini referanslar üzerinden kendisine toplumsal ve kamusal bir varlık ve meşruiyet zemini inşa eden bir örgüt olduğu belirtildi.
Örgütün, üyelerini ilgili yapıya tümden sadakat ilkesi çerçevesinde doktrine ettiği aktarılan gerekçede, yapı mensuplarının ahlak ve hukuk dışı her türlü eylemlerini mubah gördüğü ifade edildi.
Gerekçede, örgüt mensuplarının, mehdilik gibi mistik bir otoriteye inanmışlıkla hareket ettiği belirtilerek, yandaşları için merkezi sınavlarda soru çalma, masumiyet karinesini çiğneyerek, haklarındaki suçlamayı dahi bildirmeden insanları yıllarca ceza infaz kurumunda tutarak, kişi haklarını pervasızca ihlal etme, kayırma, yalan söyleme, delil uydurma, iftirada bulunma gibi ahlak ve hukuk dışılıkları gerçekleştirmekte ve hedefleri uğruna suç işlemekte herhangi bir beis görmedikleri vurgulandı.
SORUŞTURMA
Örgütün sosyo-kültürel ve zihinsel yapısının da irdelendiği gerekçede, örgüte üyelik için kesin bir kriter olmadığı, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Sünni, Alevi hatta yapıya uzak gibi duran gruplardan, ateist ya da Yahudi, Hristiyan dinlerine inananlardan da paralel yapılanma içerisinde yer alanlar bulunduğu kaydedildi.
FETÖ/PDY'ye üyelik için dindar, inançlı veya Müslüman olma şartı aranmadığı, örgüt içerisinde her türlü suça bulaşmış, alkol müptelası, kumarbaz, hırsız, tefeci, rüşvetçi kişilerin de bulunduğu belirtildi.
HABERLEŞME AĞI
Örgütün haberleşme ağına ilişkin tespitlerin de bulunduğu gerekçede, FETÖ/PDY için en önemli haberleşme aracının mobil telefonlar olduğu, bu telefonlarda kullanılan hatların genelde bir başkası adına ya da örgüt kontrolündeki kurum veya kuruluşlar adına kaydedildiği ve abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamadığı anlatıldı.
Gerekçede, örgüt mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan mobil telefon hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmelerinin dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veri olduğu vurgulandı.
Örgütün üst düzey "abi" ve "abla"larının ise abone bilgilerinden, sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebildiği, başka ülkelerde kayıtlı mobil telefon hatları kullandığı, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise kiralık hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullanıldığı belirtildi.
Gerekçede, mobil veri ile iletişime imkan tanıyan Skype, Tango, Bylock, Line, Kakaotalk, Whatsapp ve benzeri programların da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelemek suretiyle korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntem ve araçları olduğu anlatıldı.
Canlı kurye kullanılmasının, örgütte en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edildiği belirtilen gerekçede, özellikle örgütün sözde lideri Gülen ile haberleşmede çoğunlukla bu yöntemin kullanıldığı, talimat almak yahut faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD'nin Pensilvanya eyaletine gidilerek sözde liderle yüz yüze görüşüldüğü ve talimatların bizzat kendisinden alındığı kaydedildi.
YARGI YAPILANMASI
Gerekçede, FETÖ/PDY'nin yargı ayağındaki yapılanması ve gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin bilgilere de yer verilerek, şu tespit yapıldı:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı erki içerisinde, hiyerarşik şekilde örgütlenen ve alternatif olarak faaliyet gösteren, kendinden olmayan herkesi, özellikle de örgütün kişisel çıkar ve menfaatlerine hizmet etmeyen kişileri düşman addeden, örgüte boyun eğmeyen veya farklı düşünen kişileri hedef haline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarına konu eden, istihbarat toplayan, operasyon kararları alan, emniyet ve yargı üzerinden toplanan istihbarata göre örgütün üst düzey yöneticilerinin verdiği kararları icra eden, basın ve yayın üzerinden linç girişimi gerçekleştiren, topluma yönelik algıyı yöneten, örgütte yer alanları kahramanlaştıran, unutturma sürecini tekrarlayan, suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur eden, çözümü mümkün olmayan abartılı, gerçeklerin gizlendiği, kasıtlı, taraflı ve delilsiz davalar açan, hukuki temelden yoksun bu davalarla da Türkiye'nin mafya ve terörle mücadele ettiği algısı yaratan örgüt mensuplarının yargı içerisinde cemaat cuntası şeklinde paralel bir yargı gücü oluşturdukları görülmüştür."
DİDEM YAYLALI VE ALİ TATAR ÖRNEĞİ
Adalet Akademisinin hakim-savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürüldüğü ve kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek mesleki kariyer anlamında önlerinin açıldığı anlatılan gerekçede, kendilerinden olmayan adayların ise mesleğe kabul ve ileride yükselmelerini engelleyecek mahiyette sicillerin oluşturulduğu, mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı kaydedildi.
Hakkında usulsüz soruşturma açılarak disiplin cezası tayin edilen, bu ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyenler arasında yer alan Didem Yaylalı ile Yarbay Ali Tatar gibi, uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar etmek suretiyle yaşamına son verenler bulunduğuna işaret edilen gerekçede, örgüt mensubu adayların ise staj döneminde verilen siciller gibi yollarla parlatılarak kritik görevlerde rol almaya hazırlandıkları bildirildi.