HSYK değişti ama.. Her şey eski tas, eski hamam..
Biz zannettik ki, hakimler artık önyargılı karar veremeyecekler.
En azından, psikolojik olarak eski rahatlıklarını terkedip, “Nasıl olsa HSYK’da benim aleyhime bir karar çıkmaz! İstediğim gibi karar vermeye devam” mantığını sona erdirirler sandım.
Heyhat!
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimliğine, eski HSYK’nın son kararlarından birisi ile getirilen Kürşat Hamurcu bey, Kemal Kılıçdaroğlu lehine, gazeteci-yazar Yener Dönmez aleyhine yeni bir mahkumiyet kararı daha vermiş!
Mahkumiyet kararı vermek yasak değil.
Tabii ki verilebilir.
Ama önce “yetki” diye bir kural var!
Daha önce de, aynı hakim, aynı yanlışı yaparak benzer kararlar vermişti..
Hem de aynı savcı ile birlikte..
O hata, eski HSYK döneminde idi..
“Şikayet etsek ne olacak ki?” diye sineye çektik.
Ama kanuna aykırı kararlar, verilmeye devam ediliyor.
“Üç general, cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atılarak açığa alınıyor, sen ne peşinde koşuyorsun” demeyin..
Bunların hepsi, birbiri ile bağlı işler..
Ankara’daki bir hakim, kanuna açıkça aykırı olarak bir gazeteciyi yargılamakta ısrar ediyorsa ve mahkum ediyorsa.. Bir başka hakim de, o “açığa alma” işleminin, alelacele yürütmesini durdurur..
Ve bu işler, böyle “iki ileri, bir geri” usulü sürer gider...
“Edebiyatı geç, hakimin yanlışı ne, onu anlat!” diyeceksiniz.
Hemen aktaralım.
Basın suçlarında, “şikayete tabi suç” ve “soruşturması re’sen yürütülen suç”ayrımı vardır.
Davanın bakılacağı mahkeme bu ayrımla yakından ilgilidir.
Re’sen yürütülecek soruşturmalarda yetki, gazetenin merkezindeki mahkemeye aittir. (Bakınız Ceza Muhakemesi Kanunu 12/3)
Şikayete tabi suçlarda ise, mağdurun bulunduğu yerdeki mahkeme de ayrıca yetkilidir. (Bakınız Ceza Muhakemesi Kanunu 12/4)
Peki, bunu biz biliyoruz da, hakim bey bilmiyor mu?
Bilip-bilmediği konusunda yorum yapmak mümkün değil. Ama en azından, yanılıyor.
Şöyle ki, “Ceza Muhakemesi Kanunu 12/4 gereği yetki itirazı reddedilmiştir” diyor.
Yani gazetenin merkezi Bakırköy’de olsa da, hakaret edildiği ileri sürülen şahıs Ankara’da ise, Ankara mahkemesi de yetkili..
Kanun, hakaret edildiği ileri sürülen kişileri korumak için, böyle bir kural getirmiş.
“Mağdur olan kişi, gazetenin merkezine gideceğine, gazetenin sorumlusu, mağdurun olduğu yere gitsin” denilmiş.
Ama bu kural, sıradan kişilere hakaret iddialarında geçerli. Yani şikayete tabi suçlarda..
Kamu görevlisine hakaret edildiği ileri sürülüyorsa, o takdirde şikayete gerek yok. Şikayete gerek olmayınca da, mağdurun olduğu yerdeki mahkemenin de yetkili olması kuralı kalkıyor.
Türk Ceza Kanunu’nun 131. maddesi düzenliyor konuyu: “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.”
Kanun, kamu görevlisine hakarette şikayet şartını kaldırmış ve cezayı da artırmış.
Sivil şahsa hakaretin cezası 3 ay iken, kamu görevlisine hakaretin cezası 1 yıl.
Kanun, bir yıllık ceza gerektiren kamu görevlisine hakarette, gazeteciyi mağdur etmek istemiyor, “Gazetenin merkezinde dava yürüsün” diyor.
İşte bu kurallar düzenlenmiş iken..
Ankara 2. Asliye Ceza hakimi, hem cezayı belirlerken “Kamu görevlisine hakaret var” deyip, cezayı bir yıl olarak veriyor.. Yani yükseğinden takdir ediyor.
Cezayı yükseğinden takdir ettiğine göre, kanun gereği gazetenin merkezinde bakılacak davayı, kural ihlali yapıp, mağdurun ikametgahında görmeye kalkıyor.
Bakırköy’de görülecek davayı, alıp Ankara’da görüyor.
Şimdi görev HSYK’da.
Bir yanlış olsa, “Olabilir, insanlık hali” der geçeriz.
İkinci yanlış olsa, “Hadi neyse” deriz, geçeriz.
Ama kanuna aykırı kararlar, ısrarla sürdürülüyorsa, HSYK bu ısrarlı kanuna aykırı kararların kökenini araştırmaya mecburdur..
YENİ AKİT