HRW: Çin, insan hakları konusunda en karanlık dönemi yaşıyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Çin'i "1989'da gerçekleşen Tienanmın olaylarından bu yana insan hakları konusunda en karanlık dönemin ortasında olmakla" eleştirdi.

HRW yayımladığı "2020 Olayları 2021 Dünya Raporu"nda Çin'in, Sincan Uygur, İç Moğolistan ve Tibet özerk bölgelerinde etnik gruplara yönelik tutumunun gittikçe kötüleştiği, Hong Kong'u baskı altında aldığı ve yeni tip koronavirüsün (Covid-19) salgınını örtbas ettiği savunuldu.

"Vuhan'da koronavirüs salgının ilk vakasının ortaya çıkmasıyla Çin hükümetinin otoriterliğinin 2020'de tamamen ortaya çıktığı" belirtilen raporda bunun ilk olarak salgını haber veren Çinli doktor Li Vınliang ile bölgedeki karantina sürecini haber yapan gazeteci Cang Can'ın cezalandırılması olduğu kaydedildi.

Pekin hükümetinin Çin Komünist Partisine sadakatin sağlanması için kurduğu baskının ülke genelinde derinleştiği bildirilen raporda, Sincan Uygur bölgesinde yoğunlukta yaşayan Uygur Türklerine yönelik keyfi gözaltına alma, zorla çalıştırılma ve kitlesel gözetim faaliyetlerinin sürdüğü aktarıldı.

İç Moğolistan'da yerel eğitim makamlarının Eylül 2020'de Moğolca yerine Çince eğitimin yapılmasını zorunlu kılmasının ardından protestoların düzenlendiği, Tibet bölgesinde ise yetkililerin din, ifade, hareket ve toplanma özgürlüğünü kısıtladığına işaret edildi.

Çin hükümetinin, dinlerin "Çinleştirilmesine" yönelik politikalarının ülke genelinde yoğunlaştığı kaydedilen raporda, 2020 için "Bu, Çin'de Tienanmın Meydanı'nda demokrasi hareketini sonlandıran 1989'daki katliamdan bu yana en karanlık dönem oldu." ifadesi kullanıldı.

1989'daki olaylar

Çin'de Nisan 1989'da başlayarak 4 Haziran'a kadar süren ve başkent Pekin'deki Tienanmın Meydanı'nda güç kullanılarak bastırılan olaylarda resmi olmayan rakamlara göre 2 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Demokrasi ve ifade özgürlüğü talebi, enflasyon, siyasi bozulma ve yozlaşma gibi nedenlerle başlayan protestolara ülkedeki aydın kesim ve öğrenciler başta olmak üzere yoğun katılım olmuştu.

Çin'in halen uluslararası toplum tarafından kınanmasına sebep olan olaylarda, 1978'deki dışa açılımdan sonra uygulanan ekonomik reformların tetiklediği işsizlik, Çin Komünist Partisinin tutumu ve siyasi bozulma gibi nedenlerin etken olduğu kaydediliyor.

Hükümet, protestocuların taleplerinin karşılanmasının mümkün olmadığı ve gösterilerin bastırılması gerektiği kararına vararak 4 Haziran gecesi tanklar ve askerleri meydana göndermişti.

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki uygulamaları

Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.

Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise "yeniden eğitim kampları" diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.

Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.

Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

Doğu Türkistan Haberleri

Doğu Türkistanlı kadın 'Kur'an öğrettiği' için yıllardır cezaevinde tutuluyor
82 yaşındaki Doğu Türkistanlı toplama kampında vefat etti
Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde Urumçi protestosu
HRW’den Çin’in Sincan politikasına dair rapor
Antropolog Rahile Davut zalim Çin’in hedefinde