Eurotopics.net sitesi Hong Kong’daki gelişmelerin batı medyasına yansımalarını “Çatışma ne anlama geliyor?” başlığıyla derledi:
Şi, Çin'in verdiği sözü tutacak mı?
Gazeta Wyborcza göstericileri harekete geçiren sebepleri inceliyor:
“Britanya'nın sömürgesi olan Hong Kong 1997'de Çin'e geri verildi ve bugüne değin zanlılar için özgür mahkemelere ve davalı haklarına sahip bir ülkeydi. Hong Konglular bunun ne kadar değerli olduğununun bilincindedir, bu yüzden bu haklar için mücadele ediyor. ... Çin, 1997'de Hong Kong'da devlet erkini ele aldığında 'bir ülke iki siyasi sistem' sloganıyla Hong Kong'daki 'kapitalist özgürlüklere' 2047 yılına kadar dokunmama sözü verdi. ... Metropol bu süre içinde özerk kalacak, kendi özgür mahkemelerine, devlet hizmetlerine ve ifade özgürlüğüne sahip olacaktı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Deng Şiaoping'in sözünü tutar mı acaba? Bunu, suçluların iadesi anlaşması için verilen mücadele belirleyecek.”
Geleceğin deney laboratuvarı
Die Welt gazetesine göre, çatışma bize, ya hep ya hiç, diyor:
“Sözleşmelerle bağlı özel bir statüye sahip olan Hong Kong ile Çin ana karasının kesiştiği noktadaki yerin kime miras kalacağı belli olacak: İnsanları ve medyayı kendi kafasındaki fotoğrafa göre şekillendirmek isteyen Konfüçyüsçü parti diktatörlüğü mü, yoksa Batılı teamüllere göre bir özgürlük düşüncesi ve gerçeği mi? Dünyanın unutulmuş bir köşesindeki bir isyan değil, dijital devrimin merkez üssünde insanlar ve iktidar adına verilen bir mücadele bu. 30 yıl önce -Çin'e göre evrenin merkezi olan- Kutsal Barış Meydanı'nda [Tiananmen Meydanı] rejimin tanklarına karşı durarak başlayan, kanla ve alevlerle boğulan şey şimdi yeni bir nesle esin kaynağı olarak dirildi. Bu kez ana karada değil, Hong Kong'da. Hong Kong artık Çin'in sınırları aşan bir geleceğin deney laboratuvarı olacak.”
Batı'ya uyarı
Contrepoints'a göre Hong Kong'daki gösteriler Avrupa'nın gözünü açmalı:
“Hong Kong'u 'normalleştirmek' için, yani özgürlüklerini elinden almak ve 'küstah' başarı modelini sonlandırmak için Çin'in sürekli uyguladığı baskı, Avrupa için Çin'deki komünizmin gerçek yüzünü görmek açısından bir ders niteliğindedir. Çin'in siyasi sisteminin merkezi Komünist Parti Ulusal Kongresi ve Kongre'nin silahlı kolu olan Politbüro Daimi Komitesi'dir. Çin'deki 'otoriter bir kapitalist model' değil, iktidarını genişletmek için kapitalizmin ekonomi doktrinini uygulayan Leninist bir örgütlenmedir. Asya'da hatta bütün dünyada özgürlüklerin ileri karakollarını yok etmeye kadar varıyor bu tutum. Hong Kong'taki göstericilerin cesaretinden alınacak ders Avrupa'ya bir uyarıdır.”
Ticaret savaşının rehineleri
La Stampa'ya göre, Hong Kong'taki göstericilerin desteklenmesi şart:
“Hong Kong'ta demokrasiden arta kalan bir avuç şey için mücadele edenlerin insan hakları, ABD ile Çin arasındaki düello tarafından, ticaret savaşları, Pasifik'teki ticaret yolları için yaşanan sürtüşmeler, teknoloji savaşları, veriler, yapay zeka ve 5G tarafından rehin alındı. Bu yüzden çaresizlikten doğan bu gösteriler, daha fazla takdir edilmeli ve daha çok desteklenmeli. ... Şimdiye kadar bir avuç anlaşma için son komünist rejimle iyi ilişkiler içinde olan İtalya hükümeti, anayasamızın, uluslararası insan haklarını koruma altına alan ve [siyasi suçlarda] iadeyi yasaklayan 10. maddesine uygun olarak en azından bir dayanışma lafı edebilir.”