Hollanda’nın ‘Erdoğan raporu’ hangi ‘eşitsizlikleri’ ortaya çıkartıyor?

Hollanda’da yayımlanan rapor, Türkiye’nin terörü(!) desteklediği yalanı dışında hangi konuları kapsıyor?

HAKSÖZ HABER

Özelde Avrupa’nın genelde Batının İslam’a bakış açısının sorunlu olduğu artık malumun ilamı. Liberal demokrasilerde hukuk merkezli sistemler bir nebze daha müzakere edilebilir ve yaşanabilir ortamlar sunsa dahi onların da ‘hukuka’ bakışı oldukça konjonktürel olabiliyor.

Hollanda az evvel zikredilen liberal demokrasinin en ileri gelen örnekleri arasında gösteriliyor. LGBT sapkınlığının en yaygın ve meşru olduğu ülkelerden birisi olan Hollanda’nın bu ‘özgürlük’ anlayışı tutarlılık bahsinden ise sınıfta kalıyor.

Hollanda’da geçtiğimiz günlerde yayımlanan ve kamuoyunda ‘Erdoğan raporu’ olarak geçen “Türkler Arasında Selefiliğin Gelişimi - Hollanda'daki Etkisi” başlıklı rapor tutarsızlığı gözler önüne serecek cinsten. Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için geliştirdiği insani politikaların neticeleri raporda ‘teröre destek’ şeklinde lanse ediliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Selefi ve bazen cihatçı örgütlerle birlikte bilinçli bir İslamlaştırma stratejisi uyguladığı" iddia edilen rapor bunun ise Müslümanların kurdukları STK’lar üzerinden gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Müslümanlar STK’lar eliyle Avrupa’da yoğun yardım faaliyetlerinde bulunuyorlar. Aynı zamanda Avrupa’daki Müslümanlar da yoksul bölgelere ciddi yardımlarda bulunuyorlar. Bu konu daha önce Almanya’da da sıkıntı oluşturmuştu.

Raporda "Türkiye, Hollandalı Türkleri, 'Türk vatandaşı' olarak görüyor. Türkiye seçimlerinde Erdoğan'a oy veriyorlar. Hollanda'da Türk hükümetiyle temas halindeki kuruluşlarla bağlantı içindeler" ifadeleri de Hollanda’nın olaya yaklaşım tarzını özetler nitelikte. Hollanda’daki Türkiyelilerin Erdoğan’a sempati beslemesi menfi bir durummuş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Ancak HDP veya CHP çizgisiyle kurulan ideolojik bağ ise Avrupa’nın nezdinde sorun teşkil etmiyor!

Türkler Arasında Selefiliğin Gelişimi - Hollanda'daki Etkisi isimli raporda 18 Mart 2018'de Hollanda'nın Utrecht kentinde, Türkiye kökenli Gökmen Tanış'ın gerçekleştirdiği ve 4 kişinin öldüğü tramvay saldırısı, Erdoğan ile ilişkilendirildi. Erdoğan’ın selefi yapılarla kurduğu iddia edilen ilişkinin bir sonucu gibi gösterilen saldırı raporu hazırlayan Hollanda Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadele Koordinatörlüğü’nün bakış açısının bir problemi çözmekten ziyade mahkum etmek odaklı olduğunu gösteriyor.

Şiddet saldırıları farklı kimliklerden insanlar tarafından gerçekleştirildiğinde bu genele teşmil edilmezken bir Müslüman tarafından benzer bir eylem gerçekleştirildiğinde alakalı alakasız bütün Müslümanlar bu işin sorumlusu ilan ediliyor. Avrupa’nın Erdoğan karşıtlığı üzerinden yaptığı ayrımcı ve özünde faşist uygulamalar normalleşmenin önündeki en büyük engel olarak gözüküyor.

Batılıların ‘öteki’ ile kurdukları ilişkinin gerçekte ne kadar hukuk merkezli olduğunu da tartışmaya açan bu tarz tavır alışlar Batının sömürgeci tarihi de düşünüldüğünde ortaya gelecek adına ‘karamsar’ bir tablo çıkartıyor!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!