Çoğunluğunu eski Besic yetkilileri ve öğrenci gruplarının oluşturduğu 300 kişi İran Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’e bir mektup yazdı. Mektupta ülkenin geleceği konusundaki endişelerini dile getirdiler ve İran halkının “ülkenin şu anki durumundan memnun olmadığını ve mevcut durumu savunamadıklarını” dile getirdiler.
İmzacılar, “Geçtiğimiz 40 yıllık süreçte ülkenin geleceğine ilişkin halkın kaygısı ve halk ile yöneticiler arasındaki kopukluk en üst seviyeye ulaştı. Mevcut siyasi yapı ve mevcut mekanizmalarla devrim ideallerini gerçekleştirme ihtimalinden şüphe duyduklarını söyleyen grup ‘İslam Cumhuriyeti’ gelecek nesiller için başarısız bir tecrübeye dönüştü!” şeklinde tespitte bulundular.
Hizbullahçı grubun İran liderine yazdığı mektupta, “Bütün sistem günden güne kuru bir yaprak gibi kırılgan hale geldi. Ülkenin ihtiyacı siyasi reformlardır bu konu ise anayasaya göre İran Devrim Rehberi’nin tekelindedir diğer yetkililerin imkân ve yetkisi yoktur.” ifadeleri de yer aldı.
Mevcut Kötü Durum
Hükümette gayri resmi ve seçim dışı paralel yapılar ve seçim mühendisliği yaygınlaşıyor. Hükümet artık İran halkının iradesinin bir tezahürü ve ülkeyi yönetme arzusunun bir kanalı olarak görülemez.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kazananı olmak, ki bu seçimler halkın gözünde kötü ile daha kötünün oylamasıdır, kendi seçmenleri için bile mevcut durumun iyileştirme ümidi olamıyor ve insanlar böyle bir hükümeti kendilerinden görmedikleri gibi kendilerine karşı olarak da görüyorlar.
Meclis genellikle merhametli, becerikli ve kaygılı insanlar yerine kalitesiz, beceriksiz, kaygısızlardan oluşuyor ve hiçbir hedefin ve reformun temsilcisi değiller.
Yargı Güçleri Zulüm ve Gasp Merkezi
Anayasayı Koruma Konseyi, bağımsız kişilerin seçimlere katılmasını engelleyen bir kuruma dönüştü.
Uzmanlar Meclisi ve cuma imamlarının konumları başkaları tarafından belirleniyor ve güya dinin kapsamındaki bazı yanlışlıklar onlar aracılığıyla şekilleniyor.
Devletin ekonomi kurumlarının ekonomik gücü elinde tutanlar üzerindeki etkisi, insanları ekonomide marjinalleşmeye götürüyor.
Güvenlik kurumlarının görevleri ülkenin güvenliğini korumak değil sanki bazı yöneticilerin ve güç gruplarının güçlerini korumaktır. Özellikle Devrim Muhafızları’nın ülkede son birkaç yıl içerisinde bütçeleri ve imkanları muazzam bir şekilde arttı ve yaygınlaştı. Siyaset, medya ve ekonomi alanlarındaki faaliyetleri devlet işlerinde karışıklığa ve aynı zamanda baskı ve kısıtlamalara dönüştü.
Radyo ve televizyon alanında son yıllarda devlet bütçesiyle zengin mali kaynaklara sahip birçok medya kuruluşu ortaya çıktı. Bu medya kuruluşları ise bazı siyasi gruplar için psikolojik operasyonlar ve toplum mühendisliği için bir araçtır.
Diplomasi kurumları bölgesel hakimiyet ve zillet arasında gidip geliyor.
Kaynak: BBC Farsça, Haksöz Haber