Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin Hindu milliyetçisi hükümeti, Müslümanların çoğunlukta olduğu Keşmir'in demografik yapısını ve kimliğini değiştirmeyi hedefliyor.
Uzmanlar konuyu Filistin topraklarındaki İsrail yerleşim planlarıyla karşılaştırdı.
Aşağıda, alınan yeni kuralları ve 14 milyonluk bölge nüfusu üzerindeki etkilerini gözden geçirdik:
Modi, Keşmir'de ne yaptı?
Himalaya dağlarındaki Keşmir bölgesi, 1947'de Britanya'dan bağımsızlığına kavuştuğundan beri Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüş durumda. (Azad Keşmiş ve Cammu Keşmir)
Hindistan'ın yönettiği ayrılıkçı isyancılar ve hükümet güçleri arasındaki çatışma, 1989'dan bu yana çoğu sivil on binlerce insanın ölümüne yol açtı.
Bölge nüfusunun %65'inden fazlası Müslüman. Çatışmaların ana merkezi Keşmir Vadisi'nde bu oran neredeyse yüzde 100'e yakın.
5 Ağustos 2019'da Modi yönetimi, Hindistan anayasasında Keşmir için özel bir hükmü barındıran, özel bayrağı ve anayasası dahil diğer hakları içeren maddeleri - tartışmalı bir kararla- kaldırdı.
Bölge, halihazırda hazır bulunan 500.000 askere ilaveten on binlerce ek kuvvet kararına eşlik eden büyük bir güvenlik operasyonuna tanık oldu.
Abluka mesabesinde sıkı sokağa çıkma yasakları uygulandı, Hintli yetkililer binlerce insanı alıkoydu ve aylarca onlarla her türlü iletişimi kesti.
Cemmu ve Keşmir vilayetleri, doğrudan Yeni Delhi tarafından yönetilen bir bölgeye indirgenirken, Ladakh bölgesi ayrı bir idari bölge olarak kabul edildi.
Bu adım, Hindistan'daki 200 milyon Müslüman azınlığın, 'Modi'nin inkar etmesine rağmen bir Hindu devleti takdis etmesi' endişelerinin ziyadeleşmesine yol açtı.
Keşmir'de uzun süredir araştırma yapan Amerikan Syracuse Üniversitesi'nde antropoloji profesörü olan Mona Bhan şöyle diyor: "İcra edilmekte olduğunu gördüğüm şey, yapım aşamasında olan yerleşimci Hindu sömürge projesi."
Keşmir özel hükümlerine ne oldu?
Modi yönetimi, Keşmir'de 1927'ye dayanan özel ikamet düzenlemelerini kaldırdı ve yalnızca daimi sakinlerin arazi ve mülk sahibi olmalarını, devlet işlerine girmelerini, üniversitelerde yer almalarını ve yerel seçimlerde oy kullanmalarını sağladı.
Böylelikle Hindistan'ın herhangi bir yerinden farklı sınıftan bir grup insan, bölgede oturma izni başvurusunda bulunarak önceki tüm ayrıcalıklara sahip olabilecek.
Bunlar arasında Pakistan'dan kaçan yaklaşık 28.000 mülteci ve çoğu Hindu olan 1.75 milyon göçmen işçi dahil olmak üzere 15 yıldır Keşmir'de yaşayanlar da yer alıyor.
Tarihçi ve siyasi analist Seddik Wahid, bu kararı ''Bu değişiklikler, 1947'den bu yana yapılan en radikal değişiklikler, demografik bir selin kapılarını açmak amacıyla gerçekleştirildi" şeklinde yorumladı.
Bölge sakinleri ne yapmalı?
Yerel sakinlerin kalıcı oturma haklarını elde etmeleri için vatandaşlık sertifikasına başvurmaları gerekiyor.
Yeni daimi ikamet haklarını elde etmeleri için yerel sakinlerin, sıfır etkisi olsun diye 1927'de verilmiş daimi ikamet sertifikalarını ibraz etmeleri gerekiyor.
Bölge sakinleri "ekmek parası karşılığında" Hindistan'a siyasi sadakatlerini sunmaya zorlandıklarını söylüyorlar.
Ya insanlar şikayet ederse?
Bölgede Kovid-19 salgınıyla ilgili önlemlere rağmen yaklaşık 430.000 yeni ev sertifikası verildi. Ancak bunların kaçının Keşmir dışından insanlara ve kaçının yerel halka verildiği belirsizliğini koruyor.
Hayatlarını daha da zorlaştırmasına rağmen yerliler eski belgelerini teslim etmeyi reddediyorlar.
Bir öğrenci, "Öz ülkemde vatandaşlık hakları için yabancılarla rekabet etmem gerektiği bir saçmalık" yorumunda bulundu.
Kaynak: Mepa News