D. Mehmet Doğan / TYB
Kızılay’ı Kızılay’dan çıkaranlar!
Kızılay’a küskünlüğüm Kızılay’ı rant için terk etmesinden ötürüdür!
Biz Ankaralılar Kızılay’ı bir kurum olarak tanımadan önce meydan olarak biliriz. Ankara’nın en meşhur meydanıdır. İşte orada üç katlı, bahçeli, bahçesinde küçük bir fıskiyeli havuzu olan ve çatısında kızıl hilâl bulunan bir bina…
Kâh önünden geçer, kâh bahçesine uğrak verirdik. Bu meydana adını veren işte bu bina idi.
27 Mayıs darbesi oldu. Meydanın adını değiştirdiler, “Hürriyet meydanı” dediler. Fakat Kızılay orada idi…Darbecilerin “Hürriyet meydanı” sökmedi, millet Kızılay demeye devam etti. Milletin dediği oldu: Kızılay yine Kızılay’dı.
Bir gün bu bina yıkıldı. Gözümüzün önündeki Kızılay kaybolmuştu. Kaybolan Kızılay imajı idi! Onun nerede olduğunu bilemedik. Kızılay’da olmayan bir Kızılay olabilir miydi?
Kızılay meydanına Kızılay demenin manası kalmamıştı.
Kızılay Kızılay olmadan “Hilâl-i Ahmer”di. 1860’larda Kızılhaç hareketi başladığında Osmanlı’nın kendi kimliği ile katılmak için bulduğu isimdi bu. Batı bu yardım kuruluşunda haçı ile temsil ediliyordu, Osmanlı hilâlle temsili seçti.
Hilâl-i Ahmer adı, 1930’lu yıllarda hilâle duyulan antipati sonucu Kızılay’a çevrildi. Salib-i Ahmer Kızılhaç yapıldı, değişen bir şey yoktu o yine kızıl-haç olmaya devam ediyordu, biz hilâli, İslâm’ın sembolü olduğu için terk etmiş, Kızılhilâl, Kırmızıhilâl veya Alhilâl diyememiştik.
Türkiye’de Kızılay denildi ama Hilâl-i Ahmer, İslâm dünyasında (Arap ülkeleri, İran, Pakistan vd.) kullanılmaya devam ediyor. Bu ismi koyan merkez ülke, merkezliğini bir de böyle reddetmiş oldu. Türkiye Azerbaycan’ın hasassiyetini bile gösterememişti. Azerbaycan “Kızıl Aypare Cemiyeti” diyor. Aypare, yani hilâl!
Adı değiştirildiği zamanlarda Kızılay’ının baloları meşhurdu. İçkili toplantılar düzenleyen bir hayır kuruluşu! Sonra masonik bir yapıya dönüştü. İşte o zamanlarda olmalı, bir rant tesisi yapmak için Kızılay Kızılay’ı terk etti. Bir hayır kurumunun rant için adını verdiği mahalli terk etmesi kabul edilebilir değildi. Kızılay burayı rant için terk etmişti, fakat yaptırmak istediği rant tesisi şehrin bu meydanına bir heyula gibi çöküyordu.
Eski güzelin yerine yeni çirkin konuluyordu.
Bina inşaatı otuz küsur yıl devam etti, kâr bekleyen Kızılay’a ar oldu…Kızılay Ankaralının zihninde bir hayır kurumu idi, 32 yıl sonra “Kızılay AVM” olarak döndü!
Biz Kızılay’ı Kızılay’da kaybetmiştik. Bir vesile ile Kızılay’a yakın bir yerde, Karanfil Sokağında bulduk. İşte o zaman bir Kızılay başkanı tanımış oldum, bu rant için güzelim Kızılay binasını yıktıran şahıs olmalıydı. Yusuf İslâm ilk defa 1986’da Türkiye’ye geldiğinde, Ankara’da Türkiye Yazarlar Birliği’nin misafiri idi. Kızılay başkanı ile görüşmek istedi. Zar zor randevu aldık, Yusuf İslâm’ın şöhreti olmasa her halde görüşülemezdi.
Yusuf İslâm’ın Kızılay başkanından bir ricası vardı. İngiltere’de zor şartlarda yaşayan Müslümanlara destek olmaya çalışıyordu. Kızılay’dan yardım istedi.
Cevap muhteşemdi: “Kızılay din, dil, ırk ayırmaz, Müslüman diye onlara yardım edemeyiz!”
CHP’den siyasete atılan Kemal Demir, partiden ayrılan Turan Feyzioğlu’nun Cumhuriyetçi Güven Partisi’nde siyasete devam etmişti. Birkaç dönem milletvekilliği ve sağlık bakanlığı da dahil birkaç bakanlık yapmıştı. 20 yıl da Kızılay başkanlığı! 1999 depremi Kızılay başkanlığının sonu oldu. Adapazarı-İzmit depreminin enkaz altında kalan kurumu Kızılay’dı. Bölgeye gönderdikleri çadırlar, o kadar yıpranmıştı ki, bir işe yaramadı. Milliyet’in haberine göre, Kemal Demir, “söz verdiği” için bazı milletvekillerinin seçim bölgelerinde ihtiyaç olmamasına rağmen binalar yaptırmış, Kızılay’ın kaynakların siyasete tahsis etmişti. (26.8.1999)
Kemal Demir, 80 yaşında başkanlığı bırakmak zorunda kaldı, görevi ihmalden yargılandı. Yüksek dereceli bir mason olduğu için yahut yaş haddinden cezadan sıyırmıştır. Sanmayın ki onu bugünkü iktidar yargılattı. Ecevit başbakandı!