Hiçbir Müslüman Baas Rejiminden Yana Olamaz!

Said Şahin, HÜDA-PAR’ın Suriye meselesindeki tutumuna ilişkin soruları cevaplamış!

HAKSÖZ-HABER

Hürseda sitesinde yayınlanan Suriye konulu yazının yankıları sürüyor. HÜDA-PAR Genel Başkan Yardımcısı Said Şahin Doğruhaber gazetesinde konuya değinmiş ve söz konusu yazı üzerinden camialarına yönelik bir yıpratma kampanyası yürütüldüğünden şikayet etmiş.

Said Şahin’in suçladığı “tekfirci siteler” ile kimi kast ettiğini bilmiyoruz, bu suçlamayı kendi üzerimize de almıyoruz. Çünkü tekfirciliği bir hastalık olarak gördüğümüzü bugüne kadar defalarca ifade ettik. Öte yandan sosyal medyada bu yazı üzerinden HÜDA-PAR’a saldırılar yürütülmesi konusunun da bizimle ilgili olmadığını belirtiriz.

Aşağıda Said Şahin’in söz konusu yazısını okuyabilirsiniz. Doğrusu söz konusu sitenin HÜDA-PAR camiasını bağlamadığını, yazarın da tanınmadığını ifade etmesi bizim için yeterlidir. Zaten biz konuyla ilgili uyarımızda doğrudan bir ithamda bulunmamış, sadece bu çirkin ve iftiralarla dolu yazının sahiplenilip sahiplenilmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiğini ifade etmiştik. Bunun için de “Bu sitedeki yazıyı kabul etmiyoruz, bizi bağlamaz!” denilmesi yeterliydi. Nitekim ilgili sitenin söz konusu yazıyı geç de olsa kaldırmış olması olumlu bir gelişmedir.  

Şüphesiz HÜDA-PAR’ın Suriye konusundaki düşünceleri ile birebir mutabık olmamız gerekmiyor. Suriye’deki direniş güçleri hakkında Müslümanlar arasında farklı kanaatler olabilir; birileri hepsini, birileri bazısını destekleyebilir; başka birileri hiçbirini desteklemeyebilir. Ama herhalde şu noktada hepimiz mutabık olmalıyız ki, tağuti bir diktatörlüğü desteklemek, onaylamak hiçbir durumda asla söz konusu olamaz, olmamalıdır!

Bu yaklaşımdan hareketle Esed zalimini dolaylı yollarla haklı çıkaran ve bu zalimin safında savaşan, mazlumları, Müslümanları katleden HizbulEsed taifesinin savunulmasının hiçbir İslami gruba yakışmayacağı kanaatiyle söz konusu yazıyı gündemleştirme gereği duymuştuk. Çabamız ve niyetimiz hususunda kimseyi ikna etme zorunluluğumuz olmamasına rağmen, konunun doğru anlaşılması için bu hususu bir kere daha belirtme gereği duyuyoruz. 

---

HÜDA PAR Esed’e destek veriyor mu?

Said Şahin / Doğruhaber

Hürseda haber sitesinde, kuvvetle muhtemel müstear olarak Muhammed Çermikli ismiyle Suriye üzerine bir yazı yazılmış. 

Bazı tekfirci siteler de bu yazıdan yola çıkarak HÜDA PAR, “Esed rejimine ve Hizbullah’a destek verdi” başlığı ile bunu haber yaptılar. 

Sosyal medyada da içlerinde bazı yazar, hukukçu, STK temsilcisi ve Mavi Marmara yolcularının da bulunduğu kimseler, bunun üzerinden HÜDA PAR’ı yargısız infaz ettiler. 

Ağzı olanın konuştuğu ve sosyal medyanın da işin cılkını çıkardığı, konuşmaların fitneye, hatta çatışmaya dönüştüğü bu zamanda ve zeminde, aslında en doğrusu sabredip susmaktır. 

(Özellikle de ümmet okyanusunda) Hava fırtınalı/kasırgalı ve deniz şiddetli dalgalı ise en iyisi ve akıllıca olanı, gemiyi limanın selametine çekmektir. 

Genellikle bu durumlarda, suskunluğun selamet limanına sığınırım. Bu meselede de şahsi suskunluğumu korumak istiyorum ama bazı şeylerin anlaşılması adına bir iki hususa değinmek de HÜDA PAR sözcüsü olarak vacip oldu. 

Her şeyden önce yazıyı yazan Mahammed Çermikli, HÜDA PAR’ın yöneticilerinden biri değildir. Hatta HÜDA PAR üyesi bile değil. Yazdıkları kendi şahsi görüşleridir, HÜDA PAR’ın açıklamaları değildir. Şahsi görüşleri doğruysa benimsenir, yanlışsa karşı çıkılır. Çok çok şahsı eleştirilir ve şahsına tepki gösterilir. 

HÜDA PAR yetkilisi ve üyesi olmayan bir şahsın yazdıkları üzerinden HÜDA PAR’a saldırmak, bu konuda amacın üzüm yemek olmadığını bilakis bağcıyı dövmek olduğunu gösteriyor. 

İkincisi; HÜDA PAR olarak Suriye meselesinde yetkili ağızlardan çok net yazılı ve sözlü açıklamalarda bulunduk. Ulusal kanallarda konuştuk ve ulusal medyaya röportajlar verdik. Bunları burada tekrar etmenin bir manası ve faydası da yok. 

Şimdiye kadar bizi anlayan anladı, anlamayanın da zaten anlamaya niyeti yok. 

Ortada ıspatlı fiil yoksa hukukta kişinin beyanı esastır. Avamı bırakalım da gençleri cihad meydanlarına süren, mangalda kül bırakmayan şu bizim öncü kardeşlerimiz bunu bilmezler mi? Bir de suçun şahsiliği diye de bir şey var. 

Biz hala söylediklerimizin üzerindeyiz ve bunun zıddına bir açıklamada ve eylemde de bulunmadık. Durum bu kadar net iken, bu insanlar bu ülkede yaşamıyor mu? Biz mi Türkçe konuşmuyoruz, onlar mı Türkçe anlamıyorlar? 

Şu hale, şu tabloya bakar mısınız Allah aşkına! HÜDA PAR üyesi ve yetkilisi olmayan biri, şahsi görüşlerini içeren bir yazı yazıyor. HÜDA PAR’dan buna dair açıklama da yokken, birileri çıkıp “HÜDA PAR Esed rejimine ve Hizbullah’a destek verdi” diye manşet atıyor, haber yapıyor ve sosyal medyada paylaşıyor. 

Sakın ortada bir anlama sorunu var demeyin. Ortada bir anlayış sorunu var. Daha vahimi; bu anlayış ya Suriye’ye savaşçı gönderiyor ve Suriye’de savaşıyor veya savaşanları destekliyor. 

Her şeyin bu kadar net olduğu bir meselede bırakın ilahi, beşeri hukukta dahi yeri olmayan haksızlıkla HÜDA PAR’ı yargısız infaz edenler, Suriye gibi kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir yerde savaşıyor. 

Suriye’de Rusya, İran ve Hizbullah var da ABD, İsrail ve Suud yok mu? İsrail’in kuruluşu dahil binlerce yıldır bütün plan ve savaşların bu coğrafyaya hakim olmak için verildiği Bilad-ı Şam meydanını, çok farklı ülkelerden gelen ve de gönderilen gençlerin cihadı için boş bıraktıklarını mı sanıyorsunuz! 

Buranın aydınlığında kafamıza sıkanlar, Suriye’nin karanlığında ne yapıyor, nasıl isabet ediyor, kime sıkıyor, kimin adına sıkıyor acaba? 

Dillerin konuştuğu bir yerde bizi anlamayanlar, silahların konuştuğu bir Suriye’yi nasıl anlamış olabilirler? Hele hele bir de kendileri de silahı konuşturuyorlarsa! 

İşte bu sebeplerden dolayı biz Suriye sahasında yokuz dedik ancak bir şey daha dedik: Esed cehennemlik bir zalimdir ve halk mazlumdur. Elimizden geldiği kadar da mülteci Suriye halkına yardım ettik. 

Bir şey daha söylüyoruz: Bugünkü Suriye, Suriye’de elinde silah olan herkesin eseridir. Kimin ne kadar payı var onu ancak Allah ayrıştırır. 

Bir de Suriye konusunda bizim hakkımızda kafaları karışık diyorlar. Başından beri kafamız çok net ancak birileri gençlerimizin kafalarını karıştırmaya çalışıyor. 

Varsayalım dedikleri gibi Suriye konusunda bizim kafamız karışık olsa da bu bizden dolayı değil ki, Suriye’nin karışıklığından ve Suriye’yi karıştıranlardan dolayıdır. 

Karışıklığın olduğu bir yerde kafası net olmak da bir yanılgı olmasın mı? Biraz uç bir örnek olacak ama anlaşılsın diye söyleyeyim; Haricilerin de kafalarını net görüyorlardı.

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!