Hesap

Aslında Aysun Kayacı belki de farkında olmadan Türkiye'deki azgın bir elitin kafa sesi oldu. Kartelin leşkerlerinden paradigmanın gizli maestrolarına, hukukun ardına saklanan laikçi jakobenlerden siyasî çalkantılardan kurduğu rant holdinginde oturanlara kadar birçok zümrenin içinde gizlediği ancak 'lanet olsun açıkça söyleyemiyoruz' diye içlerinde sakladıkları bir gerçek bu... Gerçekten de durup sakin bir kafayla düşünüldüğünde iş acayip karmaşıklaşıyor.

İşin içine adalet, hakkaniyet, sosyoloji ve siyaset bilimini katmadan tek gözle bakıldığında pekala haklı bir önerme gibi bile geliyor insana: Aysun Kayacı'nın oyu ile dağdaki çobanın oyu eşit midir?

Eşitlik, tuhaf bir kavram... Zamana, mekâna, zümrelere göre değişkenlik arz edebiliyor. Örneğin bir meslek liseli öğrencinin çözdüğü soru, düz liselinin çözdüğü sorudan daha değersiz! Sözgelimi İHL mezunu biriyseniz ÖSS'de tüm soruları dahi çözseniz, sizin yarınız kadar bile doğru cevabı olmayan öğrenciden daha az puan alırsınız. Şimdi bunu genel seçimlere uygulamak istiyorlar ama tabii biraz 'Yusuf' durumundalar. Yedikleri herzelerin sayısı bini geçtiği için nerede duracaklarını onlar bile bilemiyorlar, kızgın yağa damlatılan yumurta parçası gibi Aysun Kayacı gibilerin arkasına saklanıp başka hesap peşinde koşuyorlar.

Gelin bir hesap yapalım. Diyelim ki Aysun Kayacı'nın bir oyu 10 adet çoban oyuna eşdeğer. Peki bir Aysun oyu kaç Müjde Ar oyu yapacak? Madem sınıflandırmaya girdik, acaba Müjde Ar, kendisinin Aysun ile aynı klasmana sokulmasına razı olacak mı? Hadi diyelim o kabul etti ya diğer mankenler? Misal Çağla Şikel kalkıp 'ne münasebet, benim oyum ile Aysun'un oyu nasıl bir olur, bu saçmalıktır' derse... Bunlar bu tartışmayı yaparken, örneğin Çiğdem Anat, ortaya atlayıp 'hele bir susun siz, ben o kadar formasyon gördüm, sabahlara kadar haber peşinde koştum, hayatımı entelektüellik ve medyaya adadım, benim oyum sizinkinden on misli değerli' deme hakkına sahip değil mi?

İş karmaşıklaşıyor değil mi? Kolaylaştırayım sizin için. Çobana bir oy diyelim. Aysun 10 oy, Müjde 25, Çiğdem 50, Birand 100... Reha Muhtar'ınkini ölçebilecek aletimiz yok, kusura bakmayın. İlhan Selçuk herhalde bin oy filan etmeli, yoksa yanlış olur İlhan Abi'ye! Eee Sabih Bey var en az 367 oy olmalı... Darbe övücü bayan savcının oyu da şöyle birkaç yüz olmalı, eşininkini biraz kastırarak yüz filan yapabiliriz. Sonracığıma CHP mesela... Her CHP'li vekilin oy değeri 5 AKP + 2 MHP olmalı... Ancak yani. Bu memleket onların ya! Demirel'inki 3 bin olsun mesela. Hem 'baba'mız hem de deneyimli ya... Hüsam Bey'inki 200 olsun, ama ne yaparsak yapalım o bozulur. Deniz Bey'in oyu özel olmalı, 5 bin bonus filan etmeli... Yoksa mahkemeye başvurur alimallah! Rektörler kafadan biner oy ile girmeliler turnikeye, olmadı onlara eksi-artı 500 daha verilmeli. Eski YÖK başkanları 2 binden fazla olmalı. (Hiç öyle bozulmayın, darbe olmadan memleket nasıl kurtulur derdindeyim.) Seda Sayan mesela. Madem güvenilir de çıktı hazır, 3 bin oy olsun. Rektörler kızarlarsa onlar bonus kullansınlar. Andıç medyasının yazarlarına da kredi kartları gibi belli bir limitte oy koyalım. Misal 3 bin ila 10 bin arasında olsun. Ama diş olmadan önce damak olacağı için Andıç -pardon- Aydın Bey'in oyu 50 bin filan olsun. Yoksa yine kartel gazetelerinin ilk sayfasında ilahi okuyan kız resimleri çıkar! Ergenekonculara 100'er oy artı beşer el bombası verelim. AK Parti'yi kapatanlara sistemimiz düşük faizli oy kredisi açsın. Ama Ergenekon savcısının oyu geçersiz sayılsın hatta o sandığa gidemesin, Şemdinli Savcısı'nın zaten seçme ve seçilme hakkı olmasın...

Bütün bu komedinin arasında aklıma Sean Penn'in I Am Sam isimli filmi geldi. Filmde Penn spastik bir babayı oynuyor. Hukuk, çocuğu spastik bir adama vermek istemiyor, zekasını bahane ediyor. Tam bu esnada spastik adam mahkemede bir cümle oturtuyor ki hukukçuların tam şakağının ortasına: 'Aptal olmam çocuğumu sevmemem anlamına gelemez... Benim sevgim herkesinkinden büyüktür...' De hadi gidin bu lafın ağırlığının altından kalkın bakalım.

Zaman gazetesi