HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, dün düzenlediği basın toplantısında, bakın ne demiş: “Bugünkü yapısıyla HSYK’nın başkanlığını Adalet Bakanı yapmakta, müsteşarı katılmadığı takdirde toplantı yapılamamakta, Bakanlığa bağlı adalet müfettişlerinin yaptığı soruşturmalar sonucunda hazırladıkları rapor çerçevesinde karar vermekte, idari ve mali özerkliği, binası ve sekreteryası bulunmamaktadır.”
Sayın Özbek’in bu paragrafta eleştirdiği 7 değişik konu var.
Bunlar neler?
1) Adalet Bakanı, aynı zamanda HSYK’nın Başkanı.. Her toplantıya katılma hakkı var.
2) Müsteşar katılmazsa, HSYK toplanamıyor.
3) Müfettişler Adalet Bakanlığı’na bağlı..
4) HSYK’nın idari özerkliği yok.
5) HSYK’nın mali özerkliği yok.
6) HSYK’nın binası yok. (Adalet Bakanlığı bünyesinde, kiracı gibi.)
7) HSYK’nın sekreteryası yok. (Adalet Bakanlığı personelini kullanıyor)
Peki yeni taslakta bu hükümler nasıl düzenlenmiş?
Adalet Bakanı, Kurul’un değil, Genel Kurul’un başkanı olmuş. Dolayısı ile düzenli olarak yapılan toplantılarda artık Adalet Bakanı yok. Yani, 1. maddedeki eleştiri düzeltilmiş.
Yeni taslakta, müsteşarın katılmaması halinde HSYK’nın toplanamaması diye bir şey yok. Çünkü müsteşar, zaten Dairelerden sadece birisinde üye. Ve sadece üye... Gelse de toplantı yapılır, gelmese de. İkinci eleştirideki hata da düzeltilmiş.
Müfettişlerin Adalet Bakanlığı’na bağlı olmasına da son veriliyor. Müfettişler, HSYK’ya bağlanıyor. Böylece üçüncü eleştiri de karşılanmış oluyor.
İdari ve mali özerklik eleştirileri de, bina ve sekreterya konusu da tümüyle yeni taslakta, eleştiriler doğrultusunda düzeltilmiş.
O halde?
O halde, Sayın Özbek’in dün eleştirisini yaptığı bu 7 nokta da düzeltilmiş!
Özbek dünkü basın toplantısının devamında da şu eleştiriyi yapmış: “Teftiş Kurulu, Adalet Bakanı’na bağlıdır. Kurul gündemi Adalet Bakanı’nca hazırlanmaktadır. Kurul üyelerinin gündem sırasında sadece acele ve günlük işlerin gündeme alınıp görüşülmesi yönünde önerge vermeleri imkânı bulunmaktadır. HSYK Kanunu’nun 10. maddesi gereğince Kurul, üye tam sayısıyla toplanabilmekte, salt çoğunlukla karar alabilmektedir. Bu haliyle mevcut Kurul bağımsız değildir.”
Bu bölümde de, Sayın Özbek’in üç ayrı eleştirisi var.
Bu üç eleştiri ile ilgili olarak, bakın yeni taslak ne yapmış?
Teftiş Kurulu’nun, Adalet Bakanlığı’na bağlı olması, yeni taslakta kaldırılmış. HSYK’ya bağlanmış. Demek ki bu eleştiri cevaplanmış.
HSYK’nın gündeminin Bakan tarafından belirlenmesi noktası da, yeni taslakta kaldırılmış.
Üye tam sayısı ile toplanma zorunluluğu da, yeni taslakta tek Daire uygulamasına son verildiğinden, artık fiilen ortadan kalkmış.
Demek ki, Sayın Özbek’in, yargı bağımsızlığını zedelediğini ileri sürdüğü tüm hususlar, yeni taslakta düzeltilmiş!
Düzeltilmiş de, Sayın Özbek yine de itiraz ediyor!
Kendi ağzı ile, “Bu haliyle mevcut Kurul bağımsız değildir” diyor.
Yani, “Biz aslında bağımsız değiliz, bağımlıyız” diyor. “Bizden öncekiler de, aslında bağımsız değillerdi. Biz Yargıtay’a seçilirken, bağımsız bir SYK tarafından değil, bağımlı bir SYK tarafından seçildik, dolayısı ile durumumuz biraz tartışmalı” diyor. Bunu kabul ediyor.
Sonra dönüyor; kendi konumu ve oturduğu koltuk, kendi beyanına göre tartışmalı olduğu halde, eleştirdiği tüm hususlar da yeni taslakta düzeltildiği halde, yine de “istemezük” diyor..
Peki siz ne istersiniz?
Örneğin; önceki gün HSYK toplantısında çıkarttığınız krizde, yapmak istediğiniz neydi?
Ankara’ya Başsavcı tayin etmek istiyorsunuz (Mevcut Başsavcı, Yargıtay’a seçilmişti) değil mi?
Soruyorum size, kimi getirmek istiyorsunuz Başsavcılığa? Sivaslı hemşehrinizi mi, yoksa üye arkadaşlarınızdan birisinin yakın dostunu mu?..
“Hayır” diyorsanız, bunun çözümü kolay..
Ne kadar Başsavcı olmaya ehil aday varsa, çekin kurayı, yapın atamayı.
Var mısınız?
Biliyorum, yoksunuz...
Çünkü sizin derdiniz, boşalan makamı doldurmak değil, “belli adam”la doldurmak!
VAKİT