Özgür-Der İzmir Şubesinin aylık seminerlerinde bu ay, Diyarbakır/Sur bölgesine bizzat giderek yardım faaliyetlerinde bulunan Özgün-Der Şubesi Başkanı Hamza Akdeniz “Hendek Siyasetinin Ürettiği Mağdur Hayatlar ve Yardımlar” başlığında bir sunum yaptı.
Son sürece gelmeden önce kronolojik olarak bölgenin geçtiği aşamalara değinen Hamza Akdeniz, çözüm sürecinin birçok açıdan iyi yönetilemediğini ve kaçınılmaz bir sona doğru bölgenin itildiğini söyledi. Devletin sadece HDP ve muadillerini muhatap alarak başlatıp, sürdürdüğü çözüm süreci; PKK için geniş bir çalışma ve hâkimiyet alanı sunuyordu. Kendisi için bir nevi ‘boşaltılmış’ alanı fazlasıyla kullanan PKK, çatışmasızlık boyunca on binlerce militan yetiştirmekle kalmamış, halk üzerinde ki etkisini de vergi, ceza gibi uygulamalarla daha güçlendirmişti. Böyle bir politik ve psikolojik ortamda girilen 7 Haziran seçimlerinde halk, Hdp’ye potansiyelinin de üzerinde oy vererek destekledi. HDP’nin potansiyelinin üzerinde almış olduğu oyların devletin çözüm süreci politikaları ile yakın bir ilişkisi vardı; halk güce yaslanmıştı.
Propaganda gücü kahramanlık ve şehitlik anlatılarına dayanan PKK, çatışmasızlığın oluşturduğu kendisi için pasif, olumsuz atmosferi dağıtmak için ilk önce 6-8 Ekim olaylarında Kobani bahane edilerek İşidçi yaftasıyla Hüda-Par’ın ofislerini yaktı, onlarca Müslümanı şehid etti, seçimin ertesi günü ise Diyarbakır İhya-Der başkanı Aytaç Baran’ı şehid etti. Bu olayın ardından 20 Temmuz’da gerçekleşen Suruç katliamı PKK için oksijen niteliğindeydi ve artık devlete saldırabilirdi. Devlet zaten fazlasıyla göz yumduğu PKK’ya misliyle cevap verdi. Çözüm süreci buzdolabına kaldırıldı.
1 Kasım seçimlerinin ardından Sur, Silvan, Silopi, Cizre, Nusaybin gibi ilçelerde kazılan hendekler, yeni bir savaş konseptini doğuruyordu. Bu süreçte devlet 90’lara dönmedi ve halk ile PKK’yı tasnif etti. PKK ise özyönetim iddiasıyla başlattığı savaşta on binlerce mağduriyete sebebiyet verdiğini belirten Hamza Akdeniz insanlar yaşadıkları şehirlerde mülteci konumuna düştüklerini söyledi.
Kendi şehirlerinde muhacir olan kardeşlerimize ensar olabilmek için Diyarbakır’a giderek ‘Sur’daki muhacirlere ensar olalım’ isimli yardım kampanyasına katıldıklarını söyleyen Hamza Akdeniz, İslami kuruluşların duyarlı, samimi, disiplinli çalışmalarına dikkat çekerek, bölgeye yardımların birçok açıdan değerli ve anlamlı olduğuna ifade etti. Bu anlamda devletin vaad ettiği yardımları yapmasının yanı sıra mevcut bu durumun bir an önce normalleştirilmesi gerektiğini belirten Akdeniz, sürecin uzaması ile mağduriyetlerin artacağını ve propaganda gücü devletten daha fazla PKK’nın halkı tekrar kendi saflarına katacağını söyledi.