Hem suçlu hem güçlü!

Tesettürlü insanlara hakaret eden Pınar Türkoğlu bir de utanmadan kendisine hakaret edildiğini öne sürdü!

HAKSÖZ HABER

2019 senesinde İstanbul İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde çalışan Araştırma Görevlisi Dr. Pınar Türkoğlu, hastaneye tedavi için gelen çarşaflı insanların fotoğrafını izinsiz bir şekilde çekip ‘Söyleyecek bir şey bulamıyorum’ notuyla paylaştı.

Tesettürlü kadınları tahfif eden Türkoğlu’na sosyal medya platformları üzerinden ciddi tepkiler gelmesi üzerine  İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından araştırma görevlisi hakkında soruşturma başlatıldı. 

İlerleyen zaman diliminde ise Pınar Türkoğlu, Erdem Özveren ve Muhsin Şenol isimli iki kişinin yaşanan hadiseler sebebiyle kendisine hakaret ettiğini iddia ederek Özveren ve Şenol’a dava açtı. Türkoğlu ayrıca bu iki şahsın kendisine ait bilgileri ifşa ettiğini de ileri sürdü.

İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada Erdem Özveren ve Muhsin Şenol, Pınar Türkoğlu’nun iddialarını reddettiler. Özveren hakaretin söz konusu olmadığını söylerken Türkoğlu’nun gerçeği çarpıttığına dikkat çekti. “Paylaştığım veriler basitçe ulaşılabilecek verilerdir. Üniversitenin sitesinde vardır. 'Yaratık' ifadesini kullandığıma dair bir bilgi yok. Kullanmış olsam dahi yaratık sözcüğünün Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamı, 'Allahu Teala'nın yaratmış olduğu yaratıklardır.' şeklindedir. Hakaret kapsamına girmez.

Muhsin Şenol ise gazeteci olduğunu belirttikten sonra dava konusu olan sosyal medya paylaşımlarının kendisine ait olmadığını başka hesapların yorumlarını paylaştığını söyledikten sonra suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.

Böylece Pınar Türkoğlu’nun hakaret ve kişisel bilgilerin paylaşımı hakkında öne sürdüğü tüm iddialar çürütülmüş oldu. Duruşma esnasında tanık olarak dinlenen ve asıl mağdur konumunda olan hanımefendilerin anlattıkları ise Türkoğlu’nun meşum zihniyetini gözler önüne serdi.

Tanık Selfinaz Saral şunları belirtiyor: "Biz hastaneye muayene için gitmiştik, 5-6 saat orada kaldık. Sıramızı bekliyorduk. Olaydan haberimiz yokken bu durum yaşandı. Biz onun hastası da olabilirdik. Olayı medyada paylaşıldıktan sonra öğrendik, çok üzüldüm. Hem dinim açısından hem de şahsi değerlerim açısından çocuklarıma dahi fotoğraf çektirmezdim."

Tanıklardan Gönül Polat ise Türkoğlu’nun kendilerini hedef göstermesinden sonra yaşananlara dikkat çekiyor:  "Biz dişçiye gittik. Sade yaşayan insanlarız. Sıramız geldi. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Muayene olduk, çıktık. Aylar sonra olaydan haberimiz oldu. Bizim için 'Yobazlar hastanemizi bastı.' dediler. Bu olaydan dolayı panik atak hastası oldum."

Sanık ve tanıkları dinleyen mahkeme tüm suçlamaları düşürerek Pınar Türkoğlu’nun yalancılığını da kanıtladı. Ancak buradaki asıl problemi görmek gerekiyor. Kendisi gibi olmayan tüm insanları düşmanlaştıran laik-seküler küstahlık, dayatmacı duruşundan hiçbir zaman taviz vermiyor. Suçlu olduğu bir konuda dahi üste çıkmaya çalışan bu insanların, nefret merkezli tavır alışları toplumsal normalleşmenin önündeki en büyük engeli oluşturuyor!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!