Hem Müslüman Hem Kapitalist Olunur mu?

Yazısında Sabahattin Zaim’den hareketle Kapitalist üretim-tüketim anlayışını İslam’la karşılaştıran Yaşar Süngü, Müslümanın aynı zamanda kapitalist olamayacağını belirtiyor ve ekliyor: “İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.”

Yaşar Süngü’nün konuyla ilgili bugünkü Yeni Şafak’ta (10 Eylül 2017) yayınlanan “Hem Kapitalist Hem Müslüman” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz:

Hocaların hocası merhum Sabahattin Zaim Hoca, İslam iktisat sistemindeki ‘Müslüman Adam’la bugünkü kapitalist modelde yer alan iktisadi adam arasındaki farkı şu şekilde açıklar:

Kapitalist modelde “homo economicus-iktisadi adam” vardır.

Ve bu insanın özellikleri şöyledir; Bu insan mantıkla, hesapla hareket eder.

Her hareketi hesap üzerinedir bu tipin.

Bütün davranışlarına menfaat yön verir.

Kalp ve ruh dünyası robottan farksızdır.

Batı'da bütün iktisadi hayat, böyle bir insan tipi oluşturmak için düzenlenmiştir.

Bu modelde esas olan kârdır .

Kazancın ahlaki veya gayr-ı ahlaki oluşu, meşru veya gayr-ı meşru oluşu çok önemli değildir. Esas olan sürekli kazançtır.

***

“Müslüman insan” modeli ise tam zıddıdır.

O sadece “iktisadi adam” değildir.

Menfaatlerine ve nefsine göre hareket etmez, edemez, etmemelidir.

Farkı nedir?

“Müslüman Adam”ın ilk vasfı güvenilir olmasıdır.

İkinci vasfı aldatmamasıdır.

Bu ilk iki madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

Devam edelim; Bu adamın kazancının meşru ve ahlaki olması lazımdır.

Malının ayıbını cesurca söyleyebilmesi lazımdır.

Stokçuluk yapmaması lazımdır.

Faizin her türlüsünden kaçınması lazımdır.

Aşırı kârdan uzak durması lazımdır.

Zekatını vermesi lazımdır.

Çokça şükretmesi lazımdır.

Kazancında yoksulun payının olduğunun bilincinde olması lazımdır.

Paylaşmayı vazife olarak bilmesi lazımdır.

Geçimini temin etmek için harcadığı çaba ve alın teriyle iftihar etmesi lazımdır.

Neden?

Çünkü bütün peygamberler geçimlerini alın teriyle bir meslek ifa ederek temin etmişlerdir.

Müslüman adam temiz olmalıdır.

Kılık kıyafetine özen göstermelidir.

İşini sevmelidir, işinin hakkını vermelidir, işin tam ve eksiksiz yapmalıdır, kontrol etmelidir, çabuk ve temiz iş çıkarmalıdır, işbaşında uygun şekilde hareket etmelidir, verimli çalışmalıdır, sağlık ve emniyet tedbirlerine riayet etmelidir.

***

İslam ekonomisi modeli, üretim-tüketim dengesini manevi prensiplerle çözmüştür

İslami iktisat veya İslam ekonomisi ile ilgili görüşleri de şu şekildedir:

İslam ekonomi sistemi diğer sistemlerden tamamen bağımsızdır.

Fakat İslam’ın diğer cepheleriyle irtibatlıdır. Çünkü İslam bir bütündür.

İktisadi davranış onun bir cüz’üdür.

İçtimai hadiselerin alt yapısını ekonomi, iktisat teşkil etmez.

Kapitalizm üretime önem vermiş, tüketimde dengeyi bulamamıştır.

Buhranlar buradan doğuyor.

Komünizm, tüketime önem vermiş, üretimde meseleyi çözememiştir.

İslam ekonomisi, üretim ile tüketim arasındaki dengeyi, iktisadi kaidelere göre ve İslam ekonomi modelinde, iktisat dışı, manevi sahalara kayan prensiplerinin yardımıyla sağlamıştır.

İslam’da mülkiyet hakları vardır.

Bu haklar, kullanma, usul, sınır ve gayesiyle birlikte tanınmıştır.

İslam’da topluma tanınan hak mutlak değil, sınırlıdır.

İslam’ın ekonomi modelinde kazanç vardır.

Fakat kazançta, öbür modellerde olmayan haram ve helal ölçüleri vardır.

İslam ekonomisinde kazanç iki temel unsur üzerine bina edilmiştir: Emek ve risk.

Bu unsurlara dayanmayan kazanç ve teşebbüsler yasak edilmiştir.

Riskle anlatılmak istenen yatırıma teşebbüs etmektir.

İslam’da paranın sırf para olduğu için para getirmesi prensibi yoktur.

Para, ancak emek ve riskle birleşirse para getirir.

Riske katlanmadan, emek sarf etmeden durduğu yerde para kazanma prensibi yoktur.

***

Hocanın kültür erozyonuyla ilgili endişeleri de vardır.

Burayı da bir problem sahası olarak kabul eder.

Televizyonun, basının, okulda verilen eğitimin halka verdiği telkinler sakıncalıdır.

Bu problem bütün İslam dünyasında vardır ve Müslümanlar için tedirgin edicidir.

Zaim Hoca'nın kaygılarının olduğu diğer bir husus ailedir.

Sosyal ve kültürel hayatın temeli ailedir.

İktisadi hayatın temeli işletmedir.

İkisine de hakim olamazsak ülke çöker.

Ülkemizde aile gittikçe küçülmektedir. Bunun sebebi şehirleşme ve sanayileşmedir.

Aynı apartmanda yaşayan insanlar birbirlerini tanımazlar.

Komşuluk hukuku büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.

İnsanlar ruhi sıkıntılar, bunalımlar içindedir.

Akraba bağları zayıflamış, sıla-yı rahim neredeyse yok olmak üzeredir.

Toplum giderek tüketim toplumu olmuştur.

Ve bu problemlerin çözümü ancak İslam ahlakı ve kültürüyle mümkün olabilir.

Hem kapitalist hem Müslüman olunmaz.

İslam dünyasının bugünkü perişan hali bunun en güzel delilidir.

Aliya İzzetbegoviç der ki; İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!