Hem Mezhepçiliğe, Hem Demagojiye Devam!

Yeni Şafak’ta Ehli Beyt sevgisi adı altında açıkça mezhepçilik yapan Hüseyin Hatemi demagojik söylemlerle gerçeği ters yüz etme çabasını sürdürüyor.

Haksöz Haber

Suriyeli devrimcilere harami, haydut, canavar vb. sıfatlarla hakaretler yağdırdığı 7 Ağustos tarihli yazısına Haksöz’de tepki gösterilmesine fena halde içerlediği anlaşılan Hatemi eleştirileri hezeyan olarak niteliyor ve cevap vermeye tenezzül etmeyeceğini söylüyor.

Aslında katil bir rejimin savunuculuğunu üstlenmenin kendisi yeterli bir cevap sayılabilir! Bu yüzden ayrıca bir cevap beklentimiz olmadığını hatırlatmakta yarar var.

Yalnız Suriye İhvanı lideri Riyad eş-Şukfa’nın İran, Hizbullah ve Maliki yönetimi aleyhine sözlerini tezine delil olarak ortaya koymasını geçmeyelim.  Şukfa’nın bu açıklaması bizim perspektifimizden de hoş bulunan, tasvip edilen sözler değil. İslam ümmeti içinde ayrılığı derinleştirmeye, var olan sıkıntıları büyütmeye aday ifadeler. Bu yüzden, haklı olup olmamasından öte Ümmetin maslahatına hizmet etmeyen bu tür açıklamaları hayırlı ve yararlı bulmadığımızın altını çizelim.

Ne var ki, bu açıklamanın ne zaman yapıldığı önemli. Şukfa bu sözleri ne zaman sarf etmiş? Mayıs 2012’de. Peki, Suriye’de katliam ne zaman başlamış? Mart 2011’de!

Şimdi düşünelim, tam bir yıldan fazladır, katil bir rejimle işbirliği içinde halkını katleden güçler hakkında Şukfa’nın ne demesini bekliyorsunuz? Bu süre zarfında işlenen inanılmaz suçların suç ortakları hakkında Şukfa’nın iyi dilekler ifade etmesi mi gerekiyordu? Halkına bomba yağdıranlara, işkence yapanlara, tecavüz edenlere destek olanlar hakkında lanet okuma hakkı da olmasın mı? Unutulmasın ki, Kur’anı Kerim’de zulme maruz kalanların kötü söz söylemesi bile kınanmaz!

Altını bir kere daha çizelim; Suriye’de Baas katliamı Şukfa’nın ya da İhvan’ın şu açıklaması, bu sözü ya da muhaliflerin şu veya bu eylemleri yüzünden ortaya çıkmadı. Aksine Baas vahşeti bu tür tepkileri doğurdu. Dolayısıyla sonuçları alıp sebepmiş gibi göstermek kurnazlığına kimse tevessül etmesin!

Hatemi’nin fazla söze hacet bırakmayan delili!

Hatemi Suriyeli devrimcileri karalama sadedinde bugün Şii kaynaklı bir sitede yer alan ve Şam’dan gönderildiği iddia edilen bir mektuba da atıf yapıyor. Mektupta muhaliflerin acımadan ve ayrım gözetmeden insanları katlettiği ifade ediliyor ve dünyaya “feryadımızı duyun” diye sesleniliyor.

Çok enteresan! Tüm dünya Baas rejimi halkı katlediyor derken yanılıyor, kandırılıyormuş; Vehhabi teröristler masum Suriyelileri katlediyorlarmış! İnanmayan açsın mektubu okusun! Delilse delil işte! 

Bu arada Hatemi’nin kaynak gösterdiği mektubun son paragrafını alıntılayalım da, okuyucularımız müstefid olsunlar:

“…Aziz üstadım Ehli Beyt imamlarından zikredilen bir hadisi burada zikretmek ve mektubuma son vermek istiyorum. Umulur ki bu hadis vicdanı körelen Müslüman kardeşlerimize basiret ve uyanış vesilesi olur. Zuhur alametlerinde imamlar beyan ediyor ki: Ne vakit Rumlar ve Türkler Şam’a girer ve fesat yaratırlarsa, o vakit Süfyani zuhur eder ve Şam toprakları işgal edilir. O vakit İmam Mehdi’nin zuhuru yakınlaşmış demektir ve hazırlıklı olun. Fitne ve zulüm hepinizi ve herkesi saracak ve açlık, sefalet ve ölüm sizleri kuşatacaktır.”

Kendisinin eleştirilmesine yönelik ifadeleri hezeyan olarak tanımlayan Hatemi acaba delil gösterdiği şahsın bu sözlerini hüccet olarak mı görüyor?

Sözün özü, bugüne dek ellerindeki imkânlarla kimi zaman doğrudan, kimi zaman dolaylı biçimde Suriye’deki kan içici Baas rejiminin savunuculuğunu yapanların sayısız görüntüyü, binlerce şahitliği, harabeye dönen Humus’u, Halep’i görmezden gelip, Esed rejimi güzellemelerine devam etmeleri gerçekten inanılmaz bir suçtur! Hüseyin Hatemi bunca yıllık birikimini bu şekilde neticelendirmemeliydi!   

Medya Haberleri

Facebook, Filistinli haber kaynaklarını yüzde 77 kısıtladı
İsmail Saymaz sen tam bir yalan makinesisin!
Yeni Akit bu saçmalıklara yer vermek zorunda mı?
Milyonların katili Esed'in Halk Tv’de CHP’ye teşekkürünü unuttunuz mu?
Nagehan Alçı’nın başörtülü yayın performansı: Suriye Devrimi’ni DAEŞ’le aynı kefeye koyma çabası