Rasim Özdenören tarafından kaleme alınan ve bugün Yeni Şafak gazetesinde “Dipsiz Ambar Boş Kile” başlığıyla yayımlanan yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:
Malcolm X, hayatının anlatıldığı kitabın bir yerinde, mücadelesinin başlangıç safhalarında, bir hak elde edebilmek için gürültü çıkarmak gerektiğini ileri sürer. “Ben bu durumu, der, daha çocukluğumda öğrenmiş bulunuyordum. Annem soframızda kardeşler arasında ekmeğimizi paylaştırırken ben bağırıp çağırmaya başlardım. Bağırarak öylesine tepinirdim ki, annem beni susturmak için bana biraz daha fazla ekmek vermek zorunda kalırdı. Ben de bunu öğrenmiş olduğumdan o fazlayı kapabilmek için kapıncaya kadar bağırırdım.”
Malcolm X bu yöntemi daha sonraları siyasal toplumsal mücadelesini yürütürken de uygulamıştır. Bir hakkı elde etmenin yolunun bağırıp çağırmaktan geçtiği hususundaki kanısını hep korumuştur.
Ancak burada şu hususu sanırım akılda tutmak gerekiyor. Malcolm X, beyazlara karşı kara derili insanların hakkını savunma adına böyle bir yönteme başvuruyordu. Gerçekten kişinin önünde olumlu bir hedef varsa ve elde edilecek hak somut bir gerçeklik olarak orada dururken ona ulaşmanın başka bir yolu bulunamıyorsa, gürültü çıkarmak bir davranış olarak işe yarayabilir.
Ancak ulaşılacak hedef belli değilse ve salt kendi üzerine dikkati toplama adına gürültü çıkarılıyorsa, orada artık amacını yitirmiş bir boş gürültüden başka bir şey duyulmaz. Buna da bizim dilimizde kuru gürültü denir.
Göğün yağmur bulutlarıyla dolu olduğu zaman bulutlar arasında ya da bulutlarla yer arasında akışan şimşeklerden sonra duyulan gök gürültüsünün bereketli gümbürdeyişi hemen fark edilir. Bazen de göğün uzak derinliklerinde beliren sönük şerarelerden sonra işitilen bir cılız gıcırtı sesi çalınır kulağa. Yürümeye yeni başlamış bir çocuğun dayandığı iskemlenin kaymasından doğan verimsiz bir ses, bir gıcırtı halinde...
Bu iskemle gıcırtısını insanlar koro halinde çığırmaya çalışsa bile, bu sesten kimse bir hâsıla beklemez. Çünkü bu kuru gürültünün doğada tekabül ettiği nesnel bir karşılık yoktur. Bu, boş bir tangırtıdan ibarettir. Devrilen bir kovanın rahatsız edici boş tangırtısı...
Kimi zaman siyasal hayatta da kerliferli adamların çıkarmaya çalıştığı kuru gürültü acıma duygusu uyandırıyor. Manzara zavallılığı işaret ediyor. Çaresizliğin resmini çiziyor. Bir boş kovanın tangırtısı...
Bu tangırtının arkasından tekrarlanan koro halindeki bağrışlar kuru gürültünün çoğalması. Bu gürültü ne bir bereketten haber veriyor, ne yağmurun dinlendirici şırıltısını umduruyor...
Kuru gürültü, boşlukta hiçbir iz, hiçbir yansıma, hiçbir yankı bırakmadan, zavallı bir sönüşle eriyip gidiyor...
Çaresizliğin buruk, acınası sızlanışları halinde...
Dipsiz ambara boş kileden zahire depolanamıyor...