HDP'nin "Büyük İnsanlık"ı: Araplar, Kafkaslar ve Orta Asyalılar Giremez!

Cengiz Alğan yazısında, Maraş'taki CHP ve HDP faşizmini ele alıyor, HDP için "Böylece “Büyük insanlık” diye anlattıkları masalın yaldızları dökülüyor ve altındaki çirkinlik, gözlerimizin önüne alabildiğine seriliyor." diyor.

"Büyük İnsanlık" Yaldızlarını Dökerken

Cengiz Alğan / Serbestiyet

Geçtiğimiz günlerde, efsanevi rock grubu U2’nun solisti Bono, Suriyeli sığınmacı kamplarını ziyaret etmek üzere, Türkiye’ye geldi. Gözlemlerini şu cümlelerle dile getirdi:

“Bu sizin yaptığınız aslında sıra dışı bir şey, bir nezaket dersi. Senelerdir süren bu çatışma esnasında, bu ülkenin tüm şehirlerinde, tüm ilçelerinde insanlar ağırlandılar…”.

“Siz mültecileri ağırlama konusunda, dünyada zirvede olan ülkesiniz.”.

“Siz burada Türkiye'de bambaşka bir model uyguluyorsunuz ve sizin bunu nasıl başardığınızı, bu modeli anlamamız lazım. Eminim ki eksiklikler vardır fakat gurur duyulacak çok fazla iş yapılıyor.”.

Çankaya Köşkü’nde ağırlanan sanatçı buna benzer övgü dolu sözleri sıralarken, aynı sıralarda Maraş’ta, HDP ve CHP’nin başını çektiği gruplar, mültecileri çadırlardan (daha insani koşulları olan) konteyner kente taşıma kararını protesto eylemleri yapıyorlardı. Hem de ellerinde “Mülteci kampı istemiyoruz!” pankartı ve (inanması güç ama) dillerinde “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganıyla!

CHP’nin mültecilere yaklaşımını zaten biliyorduk. 7 Haziran seçimleri öncesi, savaştan kaçıp buraya sığınmış milyonlarca insanı geri göndermeyi, genel başkanlarının ağzından seçim vaadi olarak açıkça ilan etmişlerdi. Orada kalmadılar, Suriyelileri istemediklerini defaatle ilan ettiler. CHP’nin başındaki ağzı bozuk zat kısa süre önce Suriyelilerin içinden mafya örgütleri çıkacağını dile getirdi. Daha iki hafta önceki meclis grup toplantısında “Bu kadar Suriyeliyi getirdiniz. Bunlar ne olacak?” diye öfkeli bir tonda sorduğu sorusuna CHP’li vekillerden “Terörist olacaklar, terörist!” bağırışlarıyla cevap geldi. Ve bu bir de alkışlandı üstelik.

Fakat HDP’nin mültecilere yaklaşımını yeni öğreniyoruz. Seçimler öncesi kendilerinin “Büyük insanlık”ı temsil ettiğini, ülkeye bir “Yeni yaşam” vaat ettiklerini iddia eden, “İnadına kardeşlik” sloganı atan, sosyal medyada “Size insanlığı öğreteceğiz” etiketleri açan HDP’nin “büyük insanlık” prototipi erkek eş başkanı aynen şu sözleri sarf etti:

“Hükümet kimliksiz kentler yaratmak istiyor. Arap Suriyeli mültecileri vatandaş haline getirip buralara yerleştirme planı hazırlıyorlar. Daha önce baba Esat bu uygulamayı Kürtlerin yaşadığı bölgede yapmıştı. Sınır hattı boyunca Cizre, Silopi, Nusaybin, Ceylanpınar, Viranşehir ve o hattın tamamına Arap Suriyelileri vatandaş haline getirilerek yerleştirilmeye çalışılıyor. Bugün aynısını AKP hükümeti planlıyor. Orada o kasabaların yanına yeni kasabaları yapacaklarını söylüyorlar. Ancak masada alınan kararlar sahada kolay uygulanmaz. Ve uygulanmasına da müsaade etmeyeceğiz.".

“Müsaade etmeyeceğiz”. Ne yapacaksınız yani? Suriyelilerin yerleştirildiği bölgelere saldırıp sürecek misiniz onları? Kamplarını mı bombalayacaksınız? Suriye’deki uzantınız PYD’nin yaptığı gibi tehcir mi edeceksiniz? Gitmek istemeyeni öldürecek misiniz?

Evet, aynen öyle yapacaklar. İşte buyurun eş başkanın ipini elinde tutanlardan Duran Kalkan’ın çok daha açık sözleri:

“Kürdün evine mahallesine, Suriye’den, Kafkasya’dan, Orta Asya’dan birileri getirilip ‘ben bunu buraya yerleştireceğim ve buraya kamp kuruyorum’ derse hepsi yok edilir”.

Dikkat edilirse eş başkan “Suriyeli mülteciler” demiyor, özellikle “Arap Suriyeli mülteciler” diyor. Kürt Suriyeli mülteciler gelse pek sorun değil herhalde kendileri için. Arap Suriyelilerin yerleştiği yerler “kimliksiz” hale geliyor. Yalın bir ırkçılık var bu sözlerde. Baba Esad’a atıfta bulunuyor ama beş yıldır kaçıp gelenlerin de oğul Esad’dan kaçtığını söylemiyor. Kendisi Kürt olmayan Kalkan da Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlere başka etnik kimlik istemiyor, hatta gelirlerse hepsini öldürmekle (‘Nihai Çözüm’le) tehdit ediyor.

Böylece “Büyük insanlık” diye anlattıkları masalın yaldızları dökülüyor ve altındaki çirkinlik, gözlerimizin önüne alabildiğine seriliyor. Naziler genel kullanıma açık binaların kapılarına, camlarına “Yahudiler ve köpekler giremez” yazarlardı. Artık HDP’nin kapısında da “Araplar, Kafkaslar ve Orta Asyalılar giremez” yazıyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!